DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve Türk Diş Hekimleri Birliği, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı'na karşı bugün saat 14.00'te tüm Türkiye'de kitlesel eylemler gerçekleştirecek.
Eylem, siyasi otorite tarafından dikkate alınır mı bilinmez ama sosyal güvenlik, bireyle toplum, toplumla, devlet arasında bir temel sözleşmedir, tarafların hak ve sorumluluklarını belirler. Sosyal güvenlik ve sağlık hizmetlerinden yararlanmanın tüm vatandaşlar için garantiye alınması, sürekli ve düzenli karşılanması için devletin etkin bir şekilde çaba göstermesi gerekmektedir. Bu yükümlülük, bir Anayasa zorunluluğudur
Nitekim Anayasa'mızın 60'ıncı maddesinde de "Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar." hükmü yer almaktadır. Bu hüküm de devletin sosyal sorumluluğuna işaret etmektedir. Sosyal güvenlik kişilere sağlanan anayasal bir güvencedir ve devlet sosyal güvenlik hakkını, bu konudaki gerekli önlemleri almakla yükümlüdür
Öte yandan Sosyal Güvenlik Kurumu Tahsisler Daire Başkanlığının son verilerine göre, ülkemizde, toplam 7 milyon 850 bin emekli yurttaşımız var. Bunların 4,5 milyonu Sosyal Sigortalar Kurumundan, 1 milyon 600 bin kişisi Emekli Sandığından, 1 milyon 500 bini Bağ-Kur'dan, 200 bini de özel sandıklardan emekli maaşı almaktadır. SSK emeklilerinin en büyük bölümü 558 YTL maaş alıyor. Ortalama maaşı ise 636 YTL. Bağ-Kur'a baktığımızda çoğunluk 436 YTL maaş alıyor, ortalaması ise 512 YTL. Tarım kesimindeyse alt sınır 293 YTL, ortalama 467 YTL. Emekli Sandığında da alt sınır 740 YTL. Türkiye'de açlık sınırının 715 YTL, yoksulluk sınırının da -4 kişilik bir aile için- 2.328 YTL olduğunu göz önüne alırsak, bu durumda Türkiye'deki emeklilerin yüzde 80'i açlık sınırının altında yaşamaktadır.
Avrupa Birliği üyesi ülkelerde millî gelirden sosyal güvenliğe aktarılan kaynaklar ve de sosyal güvenliğin finansmanında devlet katkısı oldukça yüksekken, yeni yasayla Türkiye'de devletin sosyal güvenliğe katkısı yüzde 1'e indirilmeye çalışılmaktadır. Yine Avrupa Birliği üyesi ülkelerde, sosyal güvenliğe devlet katsının bütçe içindeki payı yüzde 40 iken, Türkiye'de bu oran yüzde 19,3' dür.
Devletin Sosyal güvenliğe aktardığı pay gelişmiş ülkelerin çok gerisinde olmasına rağmen "ekonomi için kara delik" nitelemesiyle artık taşınamaz ve böyle sürdürülemez bir noktaya geldiği söyleniyor. Siyasi iktidar, 1991'den 2007'ye kadar sosyal güvenlik açıklarının reel olarak 137 katrilyona ulaştığını, bu rakamı 2008'e taşıdığımızda maliyetin 851 katrilyon liralık bir yük oluşturduğunu söylemiştir. Hatta sosyal güvenlik sisteminin bütünüyle değiştirilmesi ve yenilenmesi artık ertelenemez ve ötelenemez bir zorunluluk haline geldi deniyor ama bu alanda esas yapılması gerekenler sürekli göz ardı ediliyor. Elbette sosyal güvenlik açıklarının, sebep/sebepleri vardır. Özellikle de 1991 yılından sonra yaşananlar bu sistemi çökertmiştir. Özellikle aktif sigortalılar ile emekli maaşı alanlar arasındaki dengenin bozulmasına neden olarak, erken emeklilik, iktisaden faal nüfusun yeterince aktif hâle getirilememesi, prim miktarı ile emekli aylığı arasındaki ilişkinin sağlanamaması, sigorta primlerinin yüksekliği ve tahsil edilememiş olmasıdır.
Ayrıca sosyal devlet, hukuk devletinin sağladığı hukuki güvenceleri fiilen geçerli kılacak ekonomik ve sosyal güvenceleri sağlamaktadır. Dolayısıyla, hukuk devleti ilkesi ile sosyal devlet ilkesi birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Sosyal devlet ilkesinin yara alması, hukuk devleti ilkesinin de işlevsiz kalmasına zemin hazırlayacaktır.
Sosyal güvenlik hakkı uluslararası belgelerde de güvence altına alınmış en temel insan haklarından biridir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 22'nci maddesinde "Herkes, toplumun bir ferdi olarak sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Sosyal güvenlik, bireyin onuru, kişiliğinin geliştirilmesi için kaçınılmaz ekonomik, sosyal ve kültürel hakların tatmin edilmesine dayanır." ifadesi yer almaktadır.
Hülasa bir ülkenin çağdaşlık, gelişmişlik ve yaşanabilirlik seviyesi, millî gelirinin yüksekliğinden önce, sosyal bir hukuk devleti olmasıyla ölçülür. Adaleti temin eden bir hukuk ve onurlu bir yaşamı mümkün kılan bir sosyal güvenlik sistemi, çağımızın vazgeçilemez temel değerleridir ve birbirini tamamlayan iki ayağıdır. İnsanlık bu noktaya uzun yılların mücadelesiyle gelmiştir. Sosyal güvenlik hakları, çalışan kesimlerin mücadele vererek kazanılmış ve geliştirilmiş haklarıdır. Bundan geri adım atılmamalıdır.
SOSYAL GÜVENLİKTE GERİ ADIM ATILMAMALIDIR
DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve Türk Diş Hekimleri Birliği, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısına karşı bugün saat 14.00te tüm Türkiyede kitlesel eylemler gerçekleştirecek.Eylem, siyasi otorite tarafından...