Bir şövalyenin yaşamı romantik sayılır mı? Şövalyeler soğuk, rutubetli şatılorda yaşarlardı. İşe çıktıklarında da karşılarında "sıcağı, soğuğu, açlığı, ağır işi, az uykuyu ve uzun çalışma saatlerini" biliyorlardı. Genelde genç yaşta ölürlerdi. Başı dertte olan küçük hanımların imdadına nadiren yetişirlerdi. Ve çoğu da meteliksiz terk ederdi dünyayı. Bir tarihçinin dediğine göre, vakitlerinin çoğunu "romantik ilişkiler yerine para peşinde" koşarak harcarlardı.
Ama şövalyeler turnuvalara katılırlardı, değil mi? Aslında çoğu katılmazdı. Turnuvalar -Orta Çağ'ın ancak son dönemlerinde popüler olmaya başlamıştı.
Turnuvalar Hollywood'un gösterdiği kadar romantik de geçmezdi. Sık "kaza" görülürdü. "Kazara" kör uçlu yerine keskin uçlu mızrak kullanıp mızrak dövüşü yaptığı rakibinin ölmesine neden olan Roger de Lembum'un başına gelen gibi. Bu tür olaylar o kadar sıklıkla ortaya çıktı ki, sonunda hem Katolik kilisesi hem de Fransız Krallığı turnuva yasağını destekler oldular.
Şövalyeler parlak zırhlı elbiseler giyerlerdi, değil mi? Aslında, Orta Çağ'ın büyük bir bölümünde şövalyeler basit tel ağlı elbise giydiler. Parlak zırhlı elbiseler bu dönemin son yıllarına doğru moda olmaya başladı. (Ve önceden olsaydı bile şövalyelerin çoğunun onu alacak parası yoktu.)
Şövalyeler şövalyelik kurallarına göre yaşadılar. Kısmen doğru. Ama bu kurallar dizisi bize garip gelebilir. Diyelim ki şövalyesiniz ve aranızın açık olduğu birini kaçırmak istiyorsunuz.
Kurallarına göre kaçırabilirsiniz. Kuralın tek şartı fidye talebinizin mantıklı olmasıdır. Mantıklı fidye ne demekti? Ne kadar isterseniz mantıklısı oydu. Kuralların güzelliği buydu işte. Her kalıba uyarlardı.
Kurallar dizininin garip bir diğer özelliği de şuydu: Beyefendiler sadece diğer beyefendilere karşı beyefendi gibi davranmak zorundaydılar. Eğer bir şövalye bir köylüye iyi bir kötek atmak istiyorsa atabilirdi. Şövalyeler hakkındaki bir değer yanlış inanç da her zaman at üstünde dövüştüklerinin sanılmasıydı. En azından İngiliz şövalyeleri genellikle bu yola başvurmazdı. Fransızlar ise bunu çok aptalca bulurdu ve Yüzyıl Savaşları'nda İngilizlerin yayan dövüştüklerini gördükleri her an gülmekten kendilerini alamazlardı. "Ha, ha, ha..." derlerdi. "Yayan savaşan şu aptal İngilizlere bakın." Ve sonra İngilizler savaşı kazanırdı-her zaman sürpriz olurdu bu Fransızlar için.
İngilizler neden at üstün dövüşmezdi? Çünkü genellikle at alacak paraları yoktu. Ayrıca, uzun yayları olan okçuların at üstündeki şövalyeleri kolaylıkla avladıklarını fark etmişlerdi. V.Henry Fransızları Agincourt'da böyle mağlup etti.
İngiliz şövalyelerin çoğu ne yayan ne de at üstünde dövüştü. İşin aslı İngiliz şövalyelerin çoğunun hiç dövüşmediydi. Tarihçi Stanley Painter'a bakılırsa, "İngiliz şövalyelerin çoğunun gerçek savaşla ilişkisi savaş bedeli ödemekten öteye gitmiyordu." Orta Çağ'da İngiltere'nin savaşlarında kılıç sallayıp savaşı kazananlar genelde şövalyeler olmuyordu; işi yapanlar paralı askerlerdi. Bir kralın paralı asker tutmasının avantajı şuydu; savaşların çoğunun gerçekleştiği Avrupa'da kolayca bulunuyorlardı. İngiliz şövalyeleri Avrupa'ya götürmek pahalı olurdu.
Ayrıca, paralı askerler öldüğünde kralın ailelerin tepkilerinden çekinmesi için de bir neden yoktu. Memleketteki insanlar kendilerine yeni bir kral bulup bulmama konusuyla ilgilenmeye başlamadan önce kral, aptal ve savaşlarda çok sayıda paralı asker kaybedebilirdi. Kralın ölüme sürükledikleri kendi türlerinden olduğunda insanlar o kadar yumuşak davranmıyorlardı.
ŞÖVALYELER HAKKINDA BİLMEDİKERİMİZ
Bir şövalyenin yaşamı romantik sayılır mı? Şövalyeler soğuk, rutubetli şatılorda yaşarlardı. İşe çıktıklarında da karşılarında sıcağı, soğuğu, açlığı, ağır işi, az uykuyu ve uzun çalışma saatlerini biliyorlardı....