SÖZ KONUSU OLAN TÜRKİYE

12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurulu’nda ant içerek görevine başladı. Halkın seçtiği, ilk Cumhurbaşkanı olarak da siyasi tarihimizdeki yerini aldı. Ancak yemin töreninde, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay,...

12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurulu'nda ant içerek görevine başladı. Halkın seçtiği, ilk Cumhurbaşkanı olarak da siyasi tarihimizdeki yerini aldı. Ancak yemin töreninde, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in, kendisine söz vermemesini eleştirip, TBMM İç Tüzük kitapçığını, yere fırlatması, yanındaki CHP'li vekillerle birlikte, Genel Kurul'u terk etmesi, törene gölge düşürdü.
CHP Milletvekilleri, bu tepkiyi neden gösterdi, en iyi kendileri bilir ama Sayın ERDOĞAN' ın, seçilmesine, en büyük katkıyı da kendileri yaptı. Çünkü muhalefet, çatı adayını, antidemokratik olarak ve vatandaşların siyasi tercihlerini, hiçe sayarak, özgür seçim hakkını çiğnemiş, seçmen ve partilerin tabanına rağmen, çatı adayı, adeta dayatılmıştır.
Ayrıca muhalefet, çatı aday formülü ile seçimi fiilen, tek turlu hale getirdi. Oysa ilk turda, siyasi partiler, kendi tabanları tarafından sahiplenilecek, ancak diğer muhalefet partilerinin, tabanına da itici gelmeyecek, adaylarla seçime katılsalardı bugün tablo, daha değişik olabilirdi.
Sayın ERDOĞAN' ın, seçilmesine, CHP ve MHP' nin de katkısı oldu. O nedenle de bu partiler ve liderleri, mazeret üretmemeli, Sayın ERDOĞAN' a da tepki göstermemelidir. Çünkü ortada bir sorumlu arıyorlarsa, öncelikli sorumlu, CHP ve MHP liderleridir.
Elbette Sayın ERDOĞAN' ın da tutum, davranış ve uygulamalarında, hatalar oldu. Özelikle de Anayasa' nın 101. maddesindeki "Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer." hükmünü yok saydı. Ak Parti Kongresinde, kürsüde, parti lideri gibi, konuşması ve muhalefete eleştirmesi ve Genel Başkan seçimi için, oy kullanması, tepki aldı.
Öte yandan Sayın ERDOĞAN, Ak Parti kongresindeki, konuşması ile "partili cumhurbaşkanı" görüntüsü verdi. Şayet Partili Cumhurbaşkanı olursa, sadece hükümeti değil, AKP, TBMM Grubu'nu ve parti teşkilatını da kontrol etmek isteyecektir. Ancak Sayın Erdoğan, Sayın Davutoğlu' nun "emanetçi" olmayacağını ısrarla vurguladı.
Sayın Erdoğan' ın, yemin metnine uyması, 12. Cumhurbaşkanı olarak, TBMM'deki törenin ardından, Anıtkabir'e gitmesi, Atatürk'ün mozolesine çelenk koyarak, saygı duruşunda bulunması, aklıselim insanlarımız tarafında olumlu karşılandı. Bazı kesimlerinde, beklentisini de boşa çıkardı.
Elbette Sayın ERDOĞAN ile muhalefetin gerginliği, ne kadar sürer zaman gösterecektir. Ancak ülkemizin, gerginliklerle zaman kaybedecek vakti yoktur. Çünkü ülkemizin, çevresi ateş çemberidir. Çözüm bekleyen, hayati sorunları var.
Sayın ERDOĞAN' ın, kongrede, "Hukuk sistemi bir avuç haşhaşının şantajına, mahkûm bırakılamaz. " sözleri, kabul edilecek nitelikte değildir. Çünkü Yargıda hatalar varsa, kendi kurları içinde çözülmelidir. Bu tür söylemler, yargıyı erozyona uğratırken, güven de kaybettirir.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, yemin töreninin ardından, TBMM'den ayrılıp Anıtkabir'e giderek, Atatürk'ün mozolesine çelenk koyması, Başbakanlığı döneminde, "Atatürk" demekten kaçındığı gözlenen Erdoğan' ın, cumhurbaşkanı sıfatıyla Anıtkabir özel defterine yazdığı ilk yazıya, "Aziz Atatürk" diye başlaması, olumlu bir davranıştı.
Öte yandan Sayın Erdoğan, Anıtkabiri ziyarette, "...Vefatınızın ardından cumhurbaşkanlığı makamı ile cumhur arasındaki bağlar zayıfladı. " diye yazarak, Atatürk'ten sonra görev yapan, tüm cumhurbaşkanlarını, bir anlamda sorumlu tuttu. Oysa geçmişte görev yapan insanları, o günün şartlarını bilmeden, eleştirmek veya suçlamak yerine, yanlışlıklarından ibret, doğrularından, örnek alarak, icraat yapmak gerekir.
Şu bir gerçek ki gerginlikler ve kutuplaşmalar, ülkemize, bugüne kadar yarar getirmedi. Bilakis kutuplaşmaları artırdı. O nedenle de ülkemizde, herkes beyaz sayfa açmalı, gerginlik ve kutuplaşma yaratacak, söz ve davranışlardan uzak durmalıdır. Bu alanda, başta Sayın Erdoğan olmak üzere, iktidar, muhalefet ve ülkemizdeki tüm kesimlere, ciddi görevler düşüyor.
Şu bir gerçek ki Türkiye' nin, 12. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan' dır. Bu gerçeği, herkesin kabul etmesi, kedisine de yardımcı olması gerekir. Sayın ERDOĞAN' da, parti kimliğini bırakmalı ve her türlü ideolojik düşünceden arınarak, Cumhurbaşkanlığı makamı ile cumhur arasındaki bağları güçlendirmeli, 77 milyon insanımızın, Cumhurbaşkanı olmalıdır.
Ayrıca Cumhurbaşkanı, İktidar, muhalefet ve tüm kesimler, kutuplaşma ve gerginlik yaratacak, her türlü söz, davranış ve icraatlardan da uzak durmalı, ülkemizi, muasır medeniyetler seviyesine, ulaştırmak için, güç birliği oluşturulmalıdır. Çünkü söz konusu olan TÜRKİYE' dir...

Haberleri