Eskişehir'de yeni yapılan stadyuma verilecek isim meselesi tartışma konusu.
Stadyum isminin "Atatürk" olarak kalmasını isteyenler var.
Bir hayli de çoğunluktalar.
Bunun yanı sıra, İstanbul takımlarının stadyumları gibi "Arena" olmasını isteyenler var.
Bunun yanı sıra...
Sponsor olan firmanın adı ile anılmasının abes olmadığını söyleyenler var ki, bunlar "Parayı veren düdüğü çalar" düşüncesi taşıyanlar.
Baştan söyleyelim, biz olabilirlik ölçüsünden yeni stadyum isminin "Atatürk" olarak kalmasından yanayız.
Önceki gün Vali Tuna'nın, Eskişehirspor ile ilgili olarak yaptığı açıklamada söylemiş olduğu bir söz dikkatimizi çekti.
Stadyum ismi ile ilgili tartışmalara gönderme yaparak "Atatürk'ün hepimizde ayrı yeri var. O yüzden ismini istismar etmesinler" dedi.
Bu cümleyi okur okumaz kendi kendimize "Doğru söylüyor. Atatürk isminin kesinlikle istismar edilmemesi lazım. O yüzden yeni stadyuma Atatürk isminin verilmesi gerekiyor" diye düşündük.
Düşündük düşünmesine de, buna sadece bizim böyle düşünmemiz yetmiyor.
Zira...
Futbol büyük bir endüstri haline gelmiş.
Her şey para ile yapılır olmuş.
Bu parayı bulabilme adına her yolun denendiği ve özellikle de stadyumların para karşılığında sponsorlara açıldığı bir sektörün içinde sadece düşünüyor olmak yetmiyor.
Para yoksa.
Bu paranın bulunması gerekiyorsa...
Elde para edecek bir tek Stadyum varsa...
Bu stadyum para karşılığı bir sponsora verilecekse...
Bu sponsor da vereceği para karşılığında bu stada ismini verecekse, elden de fazla bir şey gelmiyor.
Yukarıda da söylediğimiz gibi, düdüğü ancak parayı veren çalıyor.
Tamam, bu yeni stadyumu sponsor falan yapmadı.
Tamam, bu yeni stadyum, Türk dünyası vakfı tarafından Anadolu Üniversitesi kaynakları kullanılarak yapıldı.
Tamam, o yüzden her türlü isim rahatlıkla verilebilir.
Ancak...
Ortada yine de, Eskişehirspor'a kaynak yaratma adına stadyuma sponsor karşılığında isim verme durumu var.
Görünen o ki bu yönteme de başvurulacak.
Daha önce de yazdık, tekrarlayalım.
Gönül istiyor ki:
Bir firma çıksın.
Eskişehir'in yeni stadyumunun isim hakkına talip olsun.
Bunun karşılığında gerekli parayı kulübe versin ve...
-"Ben sponsor olup parayı veriyorum ama bunun karşılında "stadyumun ismine kendi firmamın ismini değil, Atatürk" isminin konulmasını istiyorum" desin.
Harika olur değil mi?
Stadyumun, kendi firma ismi ile anılmasının kat be kat fazla reklamını yapmış olmaz mı bunu söylemesiyle?
Türkiye'de bir ilki geçekleştirip, büyük kitlelerin gönüllerine kadar girmez mi o firma?
Şüphesiz müthiş bir konum yaratır kendisine.
Ama bizim bu söylediğimiz olur mu?
Hiç zannetmiyoruz...
Hele böylesine hassasiyetlerin yaşandığı bir dönemde bu söylediğimizi belki çok sayıda firma yapmak ister ama...
Hiçbiri yapamaz. Buna emin olun!
***
Hangi yöneticide bu kriterler var?
1. Objektif Olmak
İyi bir yönetici, her durumda, herkese karşı eşit uzaklıkta olabilmeli, objektiflik ve tarafsızlığını koruyabilmelidir.
2. Analitik düşünme
Yönetici, çalışanlardan bir işin yapılmasını isterken ya da çalışmalar sırasında bir sorunla karşı karşıya kaldığı zaman, konunun tüm kollarını hem kendi içinde, hem de bütünle bağlantılı olarak incelemeli, parçaların birbirine etkilerini görebilmelidir.
3. Doğru ifade yeteneği
İyi bir yöneticinin kendini doğru ve rahat ifade edebilmesi çok önemli. Üzerinde çalışılacak iş konusundaki beklentilerini, çalışanlardan hangi noktaları yapmalarını istediğini doğru ve net olarak ifade edebilmelidir ki, geri dönüşlerde problem yaşanmasın.
4. Kontrolü kaybetmemek
İyi bir yönetici, koşullar ne olursa olsun, durumu kontrol altında tutabilmelidir. Çalışmaların ve ekibin başarısını olumsuz yönde etkileyecek her türlü kriz ya da beklenmedik durum karşısında soğukkanlı olmalı, ekibi rahatlıkla toparlayabilmelidir.
5. Öngörü yeteneği ve B Planı
Her zaman en azından birkaç adım sonrasını görebilmeli, olasılıkları değerlendirmeli ve bir B planı bulundurmalıdır. Mutlak başarıya ulaşmak ve çalışanların güvenini yitirmemek için, herkesin telaşa kapıldığı anda bir B planı çıkarmak, herkesin gözünde prestijinizi artıracaktır.
6.Kendi hatalarını açıklıkla üstlenebilmeli
Yöneticiler de hata yapar. Yaptığı hatayı yüreklilikle üstlenebilen ve bunu kısa sürede düzelten yöneticinin bu davranışı, yaptığı hatanın yarattığı etkiyi azaltacak ve yöneticinin saygınlığını korumasını sağlayacaktır.
7. Ekibinin başarılarını ödüllendirmeli
Elde edilen başarılar, sadece yöneticinin değil, aynı zamanda ona bağlı çalışan ekibin emeğinin bir eseridir. Başarının sürekliliğini sağlamanın yolu, ekibi doğru motive etmekten, motivasyonu sağlamanın yolu da, başarıları takdir etmekten geçer. Başarıların devamlılığını sağlayabilmek için, iyi bir yöneticinin yapması gereken, ekibinin başarılarını ödüllendirmektir.
8. Ekibin birlik ve devamlılığını korumalı
Bir yöneticinin başarısı, ekibin birlik bütünlüğünden de anlaşılıyor. Ekip sürekli mutsuzsa, o ekipteki çalışan sirkülasyonu normalden fazlaysa ve ayrılış gerekçeleri hep yönetim kaynaklıysa, çıkan işler ne denli başarılı olursa olsun, bu başarıda süreklilik ve ilerleme sağlanamaz.
9.Yeniliklere açık olmalı
İyi bir yönetici olmak, yenilikleri ve gelişmeleri devamlı takip etmeyi ve gerektiğinde geleneksel bilgi ve alışkanlıklardan uzaklaşmayı gerektirir. Teknoloji gelişiyor, dünya değişiyor. Şirket yönetimleri geleneksel anlayıştan uzaklaşıyor, yerini modern yönetim tekniklerine bırakıyor. İyi bir yönetici, iş dünyasının yeniliklerine açık olmalı, hızlı öğrenmeli ve uygulamaya koyabilmelidir.
10. İşleri takip ve kontrol etmeli
Yöneticilik, talimatları verip kontrolü tamamıyla ekibe bırakmak değildir. Elbette çalışmalarını rahatça yürütebilmeleri için sürekli müdahale etmemek gerekir. Fakat önceden belirlenen aşamalarda çalışmayı kontrol etmek, değerlendirmeleri yapmak, hem ekibin takibi hem de çalışmada yaşanacak olası bir problemin erken tespit edilip düzeltilebilmesi adına gereklidir.
Bunlar, yöneticilerde olması gereken kriterler.
Uzun uzadıya yazmayacağız.
Sizi yönetenleri şöyle bir aklınızdan geçirin?
Hangisinde bu kriterlerin yarısı var? Karar verin...
***
Biz de farklı bir
şey söylemiyoruz ki?
Eskişehir'in İstanbul'a karşılıklı uçak seferleri vardı.
Hem de haftada 9 sefer yapılıyordu.
Sefer saatlerini bir türlü ayarlayamadılar.
İstanbul'da inecek havaalanını da bir türlü doğru dürüst tespit edemediler.
Eskişehirliler çok basit bir sistem önerdi.
-"Eskişehir'den sabah kalkan uçak Atatürk hava limanına insin, aynı uçak gece saatlerinde Eskişehir'e gelsin."
Yapacakları sadece buydu.
Ama yapmadılar.
Eskişehir'den uçakla gidenlerin, ancak ertesi gün dönebilecekleri şekilde yaptılar seferleri.
Kimse gitmedi tabii.
Bu kez "yolcu yok. Zarar ediyoruz" gerekçesiyle haftanın iki gününe düşürdüler seferleri.
Küçük uçaklar Atatürk hava limanına inemediği için Sabiha Gökçen'e indirdiler.
Durdum böyle olunca da Uçak tercih edenlerin sayısı iyice azaldı.
Sonunda da Uçak seferlerini tamamen kaldırdılar.
Halbuki...
Hem sefer saatleri Eskişehirlilerin istediği gibi düzenlenmiş olsa, hem de uçaklar İstanbul'da Atatürk hava limanına inmiş olsaydı, Eskişehirliler uçak seferlerinden fazlasıyla yararlanacaktı.
Ama yapmadılar.
Şimdi Türk Hava Yolları yeni bir slogan bulmuş.
Diyor ki sloganında:
-"Türkiye'de uçmadığımız tek bir yer kalsa, Dünyada en çok noktaya uçmuşuz, ne fayda"
Eskişehirliler olarak aslında biz de aynı şeyi söylüyoruz Türk Hava Yolları'na...
-"Dünyada en çok noktaya uçmuşsunuz ne fayda, Eskişehir'den uçuş seferlerini kaldırdınız ya..." diyoruz...
Bu yazıyı kaleme almıştık THY'nin reklamları televizyon kanallarında dönmeye başladığı zaman.
O günden bu güne THY nin uçmadığı Dünyanın hiçbir köşesi kalmadı.
Keza...
Ülke içinde de öyle.
Bir tek Eskişehir kaldı uçmadığı.
"Yapılıyor, ediliyor, araştırılıyor, olacak galiba" denildi ama, hala bir sonuç alınamadı.
THY hala her yere uçuyor...
Bir tek biz kalkan uçağa hala el sallayamıyoruz...
Stadyum ismi ve istismar üzerine...
Eskişehirde yeni yapılan stadyuma verilecek isim meselesi tartışma konusu.Stadyum isminin "Atatürk" olarak kalmasını isteyenler var.Bir hayli de çoğunluktalar.Bunun yanı sıra, İstanbul takımlarının stadyumları gibi "Arena"...