Eskişehir, fay hatlarının üzerinde bulunan bir yerleşim birimi…
Deprem riski oldukça yüksek…
Bu, herkesin bildiği tartışma götürmez bir gerçek…
‘’Depreme hazır’’ olması gerekir.
Bu da herkesin bildiği, kabullendiği bir gereklilik…
Yapılması gerekenler de belli…
Kısaca ‘’yapı stokunu sağlıklı hale getirmek’’ olarak özetlenebilir.
Yapı stokunu sağlıklı hale getirmenin tek yolu var.
O da kentsel dönüşüm…
Bu da herkesin bildiği bir hazırlık…
Deprem riskinin yüksek olduğu da, depreme hazır olunmasının şart olduğu da, depreme hazır olmanın tek yolunun kentsel dönüşüm olduğu da biliniyor.
Her şey biliniyor da yapılması gereken yapılmıyor.
Sürekli konuşuluyor, onlarca laf ediliyor ama tek adım atılmıyor.
Yalnızca ‘’suçlama yarışı’’ yapılıyor.
Merkezi iktidarın temsilcileri belediyeleri, özellikle de Büyükşehir ve Odunpazarı belediyelerini suçluyor.
Tepebaşı Belediyesi’ne yönelik tek laf söyledikleri yok.
Hoş Tepebaşı Belediyesi’nin bu konuda varlığı da hissedilmiyor.
Sanki ‘’Tepebaşı, deprem riski olmayan, yapı stoku sağlıklı bir yerleşim birimi’’ imiş gibi…
Oysa Tepebaşı’ndaki yapı stokunda da ciddi sorunlar var.
İlçe sınırlarında ‘’Afet riskli alan’’ ilan edilmiş bölgeler de bulunuyor.
Neyse…
AK Parti İl Başkanı Gürhan Albayrak ve Milletvekili Nebi Hatipoğlu, belediyelere ağır suçlamalar yöneltiyor.
Sanki ‘’merkezi iktidar tarafından yapılması gerekenler yapılmış’’, ‘’kentsel dönüşüm yalnızca belediyelere kalmış’’ gibi bir tavır sergiliyorlar.
Gerçekler elbette ki öyle değil…
Merkezi iktidar tarafından yapılması gerektiği halde yapılmayanlar oldukça fazla…
Belediye başkanları da bunları öne çıkartıp merkezi iktidarı suçluyor.
‘’Haksız’’ oldukları söylenemez…
Her şeyden önce kentsel dönüşüm, yalnızca belediyeler tarafından gerçekleştirilebilecek bir şey değil…
‘’Afet riskli alan’’ ilan edilen bölgelerde tüm yetki merkezi iktidarda…
Belediyelerin yapabileceği bir şey yok.
Elbette ki, işin bir de maddi boyutu var.
Belediyeler, kentsel dönüşümü gerçekleştirmeye yetecek bütçeye sahip değil… Tüm gelirlerini ayırsalar bile işin üstesinden gelemezler.
Bunlar da dillendiriliyor.
Ancak bir ‘’orta yol’’ bulunabilmiş değil…
Karşılıklı açıklamalar bir birlerini izliyor.
Doğal olarak bir işe de yaramıyorlar.
Bir araya gelip ‘’ortak çözüm arayışı’’ da yapılmıyor.
Taraflar ‘’kendilerini haklı gösterme’’ çabası içerisinde…
Bunu noktalamak gerekiyor.
Bir işe yarar mı bilemiyoruz…
Kentsel dönüşüm konusunda ilgili bir meslek odası (İnşaat Mühendisleri Odası olabilir) bir panel düzenlese…
Merkezi iktidar temsilcileri ve belediye temsilcileri panelde bir araya gelseler de şu işi enine boyuna masaya yatırsalar…
‘’Ortak bir çözüm’’ bulunabilir mi bilemiyoruz…
Keşke bulunabilse…
O olmuyorsa bile kentsel dönüşümle ilgili gerçekler netleşir…
Bu bile yarar sağlar.
Gerçekler netleşince somut adım atmak daha kolay olabilir…