Tepebaşı Ziraat Odası Başkanı Süleyman Buluşan, Tarımla ilgili açıklamaları ile dikkat çekiyor. Özellikle de tarım arazileri üzerindeki açıklamaları kaygı vericidir. Nitekim Eskişehir'de, 11 bin dönüm verimli tarım arazisinin, son beş yıl içerisinde imara açılarak, yok edildiğini söyledi.
Sayın BULUŞAN'nın, kent merkezine yakın bölgelerdeki ve kente yakın köylerdeki, tarım arazilerinin, konut arzının artmasıyla son iki-üç yıl içerisinde imara açıldığını da söyledi. Bu gelişme ve tarım alanlarından, daha önemli kamu yararı olmadığı halde, İçişleri Bakanlığı'nın, kamu yararı kararı aldığı, Tarım Bakanlığı'nın da, 2012 yılında 'olur' verdiği, 75 hektarlık, kentin merkezinde kalan, tarım arazisi, konut, ticaret ve kentsel gelişim alanı olarak işlenmesi, aylardır gündemdedir.
Türkiye ve Eskişehir'de, valilik ve belediyeler, tarım alanlarını, iskâna açarak hem bu alanları, hem de sulama tesislerini, yok ediyorlar. Devlet kamu kurumlarının üst derecedeki yetkilileri ve medya, tarım toprakları üzerine yapılan tesislerin, temel atılış ve açılışlarında, bu çelişkiye seyirci kalıyorlar.
Devlet kurumu olan TOKİ, Şeker Fabrikası' ın, en verimli arazisi olan tarım alanlarına konut yaparak, Belediyeler' de, imara açarak, bu alandaki yağmalamaya ortak ve önder olurken, devlet yönetiminde olan kişi/kişilerin, dünyadan haber olmadığının ve geleceğe nasıl baktıklarının da tescili oldu.
Oysa Anayasanın, 45. maddesinde tarım arazileri, çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribatını önlemek devletin asli görevleri arasındadır.
Yine İmar ve Çevre kanunları ve yönetmelikleri tarım topraklarının, özellikle sulanan tarım alanlarının, tarım dışı gayeleri ile kullanılmasını yasaklamıştır. Ne hazin ki anayasa, kanun ve yönetmeliklerin açık v emredici hükümlerine rağmen, ülkemizin tarım topraklarını, hızla kaybediyoruz..
Ülkemizde, 77 945 200 hektar olan yüzölçümü içerisinde tarım yapılabilir 28 059.000 hektar arazi bulunmaktadır. Devlet Su işleri verilerine göre, bu alan içinde ekonomik olarak sulanabilir tarım arazisi 8.500.000 hektardır. Hala kamu yatırımları ile gerçekleştirilen sulamalar ve halk sulamalarının toplam alanı 3 829 175 hektardır.
Ülkemizde, Devlet Su İşleri tarafından inşa edilerek, işletmeye açılmış tarım alanı, 2.072.571 hektardır. Bu alanın, 169.737 hektarlık kısmı, imar ve imarsız yapılaşmalarla, tarım dışı bırakılmıştır. Hâlbuki bu topraklar 1.sınıf tarım toprağı vasfında, sulama ve drenaj tesisleri yapılmış, kısmen de yılda iki ürün alınan tarım alanlarıdır. Son 20 yıl için de bu şekilde yok olan tarım alanı, Bursa, Manisa, Tokat, Bolu, Söke, Mersin ve Eskişehir ovaları sulama alanlarından daha büyüktür.
Görüldüğü kadar, ülkemizde ne sanıldığı kadar, tarım toprağı, ne de sulanabilecek tarım alanı bulunmaktadır. Kullanılabilir tarım alanlarımızın sınırlarına dayanmış durumdayız. O nedenle de mevcut tarım alanlarını, korumak zorundayız.
Çok partili dönemde, büyük yerleşim merkezlerinin çevresindeki tarım toprakları ve sulanan tarım alanları üzerine, konut ve sanayi tesisi yapılmak suretiyle, tarım toprakları, zeytinlikler, narinciye bahçeleri, yağmalama derecesinde hızla yok olmakta, Kamuoyu Cumhuriyet Savcıları ve yargı da seyretmektir.
Son 20 yılda, 3 milyon hektar verimli tarım arazisi amacı dışında kullanıldığı için yok oldu. Tarım arazilerinin 26,83 milyon hektardan 23,81 milyon hektara gerilediğini belirtildi. Tarım arazileri, en çok sanayi, konut, turizm, madencilik ve ulaştırma amaçlı kullanılıyor.
Türkiye'nin, 77,94 milyon hektar karasal alanıyla, Avrupa'da Rusya'nın ardından en geniş karasal alana sahip, ikinci ülkedir. Birinci ve ikinci sınıf tarım toprağımız yetersiz. 5,1 milyon hektar her türlü tarıma ve işlemeye elverişli, birinci sınıf, 6,7 milyon hektar da işlemeli tarıma orta elverişli, ikinci sınıf tarım toprağımız var. Sanıldığı kadar tarım toprağımız yok ama mevcut tarım alanlarını da devleti yönetenlerin, ihmali yüzünde hızla kaybediyoruz.
TÜİK' in 2007- 2012 yıllarını kapsayan verilerine göre, Türkiye genelinde 2007 yılında çayır ve mera alanları hariç, 248 milyon 873 bin 935 dekar toplam tarım arazisi, 10 milyon 924 bin 298 dekarlık kayıpla, 2012 yılında 237 milyon 949 bin 637 dekara düştü. Tarım arazilerinin, büyük bölümünü oluşturan 'tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerin' ekili olduğu alan miktarı, 2007'de 169 milyon 449 bin 599 dekar iken, 2012 yılında bu rakam 154 milyon 644 bin 523 dekara düştü.
Öte yandan Türkiye'de, tarım arazileri küçük, dağınık ve parçalı bir yapıya sahiptir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın, yaptığı hesaplamalara göre; tarım arazilerinin küçük, parçalı ve dağınık olmasından kaynaklanan, toplam ekonomik kaybın 17 milyar lirayı bulduğunu söyleniyor. Bu parçalanmanın, önüne yasal olarak geçilmesi sonrasında parçalı arazilerin toplulaştırma yapılarak, geri kazanılması gerekmektedir.
Dünyada ve ülkemizde, tarım arazilerinin sonuna gelindiği, su sıkıntısının arttığı, tarım topraklarının kirlendiği, ekolojik dengenin değiştiği, herkesin malumudur. Oysa dünya ve Türkiye' nin, geleceğini, gıda, (beslenme, su) belirleyecektir. Hal böyle olunca da Tarım alanlarını yok etmek, ülkemize, kentlere, özellikle de, "TORUNLARIMIZA" ve
"ÇOCUKLARIMIZA" ihanet değil de nedir?
TARIM ALANLARI YOK OLUYOR
Tepebaşı Ziraat Odası Başkanı Süleyman Buluşan, Tarımla ilgili açıklamaları ile dikkat çekiyor. Özellikle de tarım arazileri üzerindeki açıklamaları kaygı vericidir. Nitekim Eskişehirde, 11 bin dönüm verimli tarım arazisinin,...