Son yıllarda ülkemizde, devlete ve stratejilerini yön vermek isteyen ve kendilerini de aydın olarak kamuoyuna dekara eden bir kesim var. Bu kesimler, ülkenin üniter yapısı bozulacakmış, bağımsızlığı tehlikeye düşecekmiş, umurlarında değil, her gelişmede ahkâm kesiyor. Hatta dış ve iç şer odaklara da bilerek veya bilmeyerek söylemleri, özellikle de yayınladıkları bildirilerle de adeta çanak tutuyorlar.
Yine Türkiye' yi yıpratmak, zayıflatmak, bölmek uğrunda, Batılı, Doğulu, Ortadoğulu, Balkanlı... irili ufaklı pek çok devlet, örgüt, cemaat ve siyasi kuruluş, ve AB, çeşitli komplolar uygulamakta, kimisi de birleşik çalışarak, orta senaryolar yürütüyorlar. İçimizdeki sanal aydınlar da, bu kesimlerin, Türkiye'deki taşeronluğunu yapıyorlar.
Nitekim bir grup aydın! Avrupa Birliği' nin örtülü stratejilerini ve politikalarını gözetmeden, hükümeti Avrupa Birliği konusunda uyararak somut adımlar atma çağrısında bulundu. Bu yönde bir bildirge yayımlayarak, imza kampanyası başlatmışlar! Cumhurbaşkanlığı ve Türbanla ilgili sorunların bittiğini de gerekçe göstererek,". '2008 AB yılı olacak'sa eğer, sizden söz değil, somut adımlar bekliyoruz. AB sürecine laiğiyle sahip çıkmanızı, kaybedilen zamanı telafi etmenizi istiyoruz. Özgürlük anlayışınızın sadece türbanla sınırlı olmadığını, çoğulcu demokrasinin gereği olan tüm hak ve özgürlüklere sahip çıktığınızı, bunları belirli hedeflere ulaşmak için bir araç değil, amaç olarak gördüğünüzü, laiklikten taviz verme, Türkiye'yi Batı'dan ve dünyadan uzaklaştırma niyetiniz olmadığını kanıtlayacak icraat bekliyoruz." demişler. .
Yine başka bir aydın heyeti, ilgililere, Kürt sorunu konusundaki talep ve önerilerini içeren, mektuplar da sunarlar. Bu mektuplarda, , Kürt dili konuşulabilir, yazılabilir, eğitilebilir bir dil haline gelmeli. Af düşünülmeli.", "eyalet sistemine geçilmeli ." Öncelikle anayasa değişmeli. Kürt kimliği güvenceye alınmalı" gibi önerilerde bulunurlar. Ancak Türkiye' de, pek çok etnik grubun olduğunu Kürtçe kursların açıldığı halde kimsenin gitmediğini de göz ardı ederler. Ayrıca onlara göre, "Siyasi reformlar hızla hayata geçirilmeli, ifade özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmalı, Türkiye, 301 gibi sembolleşmiş demokrasi ayıplarından kurtulunmalıdır." Görüşleri ile de asıl niyetlerini ortada Oysa TCK' nın, 301 maddesini kaldırmak, Türkiye' ye ihanetten başka ir şey değildir. .
Ayrıca TCK' nın, 301. maddesinin kaldırılmasını, Türk halkı da istemiyor hatırlıyorum da, Kanal Türk' de yayınlanan Ceviz Kabuğu Programında izleyicilere, "Türklüğe hakareti cezalandıran 301. madde kalksın mı?" sorusu yöneltildi. 34 bini aşkın kişinin katılımıyla büyük bir rekorun kırıldığı ankette, halkın yüzde 95'i "Hayır, 301. madde kaldırılmasın" cevabını verdi Öte yandan 301. maddeden rahatsız olanlar, yargıya bile güvenmemektedir. Oysa Uygulamada, hâkimler değerlendirecek ve mahkeme kararları gerekirse Yargıtay'a gidecektir. Bazı yazarlar ve kendi kendini entel ilân eden kesimler, acaba yargının yerine mi geçmek istemektedirler? Bilsinler ki yargı erki de devredilemez. Bu, antidemokratik ve çirkin bir tavırdır. Yargının yerine geçme merakı, herkesin temel hak ve özgürlüğünün aleyhinedir. Geçmiş yıllarda da aydınlar! gibi, Ankara'da, hükümet binalarının yanında, büyük boy pankartlarda: " 1 Haziran Türk Ceza Kanunu değiştiriliyor. O halde mücadeleye devam." İfadeleri yer almıştı. Pankarta ki isimler ise, İsveç, Norveç, Kanada ve Danimarka Büyükelçilikleridir.
Oysa 1961 tarihli, "VİYANA DİPLOMATİK İLİŞKİLER SÖZLEŞMESİ" nin, 41/1. maddesi'ndeki hüküm ortada. Ayrıca "Diplomatik ayrıcalıklar ve dokunulmazlıklardan yararlanan tarafların tamamı, o devletin "İÇİŞLERİNE KARIŞMAMAKLA" yükümlüdür." Anlaşma hükmü ortada iken, nasıl oluyor da, AB ülkelerinin 4 büyükelçisi TCK ile ilgili pankart asabiliyor? Veya ABD ve AB ülkelerinin, Büyükelçileri, Türkiye'nin iç işlerine karışıyorlar? Doğrudur görünürde, AB üyeliği Türkiye'de, laik demokrasinin, ekonomik ve siyasi istikrarın, sosyal refahın güvencesidir. 50 yıldan beri de bir devlet politikası olarak varlığını sürdürmüştür. Ancak AB ile olan ilişkilerde, bu unsurlar ön plana çıkmadığı gibi, mevcut üniter yapıyı bozacak ve Türkiye' yi, zor durumda bırakacak istekler, hep ön planda oldu. Aydınlar! Hiç merak etmesinler, Rumlarda dahil, hiçbir Avrupa ülkesi, Türkiye ile olan görüşmeleri kesmek niyetinde değil. Çünkü amaçlarına ulaşmak ve Türkiye üzerindeki senaryolarını gerçekleştirmek için, Türkiye' nin, AB kapısında bekletilmesi, onlar açısından ciddi olanaktır.
TAŞERON AYDINLAR!
Son yıllarda ülkemizde, devlete ve stratejilerini yön vermek isteyen ve kendilerini de aydın olarak kamuoyuna dekara eden bir kesim var. Bu kesimler, ülkenin üniter yapısı bozulacakmış, bağımsızlığı tehlikeye düşecekmiş, umurlarında...