Afganistan'ın başkenti Kabil'de, Şii türbesini hedef alan bombalı saldırıda 55 kişi can verdi. İntihar saldırısını henüz üstlenen olmadı. Sünni ve Şii toplumlar arasında yer yer gerginlik yaşansa dahi, mezhepler arası saldırıların azalmaya yüz tuttuğu, bir sırada meydana gelen dehşet verici saldırı, ülkede korku ve panik yarattı
Aynı senaryo, Türkiye'de de hayata geçirilmek isteniyor. Bugün siyasiler ve sanal aydınlar! DERSİM İSYANI, Maraş ve Sivas katliamlarını, tartışma konusu yaptılar.
Maalesef ülkemizde, onlarca çözüm bekleyen sorunları varken, "DERSİM İSYANI gündeme getirilerek, Etnik ve dinsel nefret artırılıyor. O dönemde görev yapan ve Cumhuriyeti kuran insanlarımız, adeta haksız olarak suçlu ilan ediliyor. Hatta isyancılar, kahraman ilan edilirken, Cumhuriyeti kuranlar, nedeyse hain ilan edilecekler.
Ayrıca Cumhuriyetin ilk yıllarında, kurulana İstiklal Mahkemeleri gündeme getirilerek, Cumhuriyeti kuranlar suçlanmıyor. Oysa İstiklal savaşında asker kaçakları, casus, bozguncu, vatana ihanet suçlarını yargılamak, iç güvenliği sağlamak amacıyla 14, Cumhuriyet'in ilanından sonra Türk inkılabının gerçekleşmesi amacıyla 3 istiklal mahkemesi kuruldu. İstiklal mahkemelerinde 55 bin kişi yargılandı, 1352 kişi idam edildi. Yaklaşık 3 bin kişi hakkında idam hükmü verilmesine karşılık uygulanmadı.
İstiklal Mahkemelerinde, asker kaçakları, casus, bozguncu, vatana ihanet edenler yargılanmıştır. Hal böyle olduğu halde, bunların gündeme getirilmesi tamamen Cumhuriyet ve kurucuları ile hesaplaşmadır. O gün istiklal mahkemeleri olmasaydı, belki de bugün Türkiye Cumhuriyeti olmayacaktı.
Ayrıca ebediye intikal eden insanları, eleştirmek veya suçlu ilan etmek kime ne kazandıracaktır?
Öte yandan Türkiye etnik kutuplaşmadan sonra, hızla dinsel kutuplaşmaya doğru hızla sürükleniyor.
Nitekim Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, CHP liderinin "soy sop üzerinden siyaset" eleştirisini "Kılıçdaroğlu Dersimli Kürt Alevi ama korkusundan Türkmenim diyor" sözleri ile ortamı daha da gerdi.
CHP Milletvekili Sabahat Akkiraz ise "Peki, siz Maraş katliamı ile yüzleştiniz mi? Sivas katliamıyla yüzleştiniz mi? Peki sizler Meclis'te kimlerle yan yana oturuyorsunuz? Sivas'ta 7 yaşındaki Koray'ı yakan katillerin avukatı bugün sizin bakanınız değil mi? Onunla yan yana otururken mutluluk duyuyor musunuz? Cemevleri yıkılıyor, taşlanıyor siz hala yüzleşmekten bahsediyorsunuz." "Kaç Alevi müsteşar, vali, emniyet müdürü ya da genel müdür olduğunu" soran CHP'li Akkiraz, "Sen bu insanları devletin dışına ittin. Yani 'zamane Yavuz Sultan Selimi' diyebiliriz sana. Dün dağ başlarında yaşamaya mahkum edilmiştik, bugün şehrin varoşlarına, işsizliğe ve açlığa mahkum ediliyoruz. AKP iktidarı asla Alevilikle yüz yüze gelmiyor. Yüzleşemiyor. Yani Alevileri biliyorlar. Bakıyorlar ama görmüyorlar" sözleri hiçte hayra alamet değildir.
CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, Dersim olaylarından sonra İstiklal Mahkemeleri'nin de tartışmaya açılmak istenmesini ABD'nin, Türkiye üzerindeki bölünme planlarından ayrı düşünülemeyeceğini söyledi. Gök, tartışılması gereken konuların başında yakın tarihimizde başta Sivas Madımak'ta yaşanan, Çorum ve Maraş'taki olaylar ve AKP zihniyeti olduğunu kaydetti. Gök, Dersim olaylarından sonra İstiklal Mahkemeleri'nin gündeme getirilmesini siyasi provokasyon olarak nitelendirdi.
Türkiye siyasiler tarafından, ETNİK ve "DİNSEL nefret artırılıyor. Oysa
CİA Başkanlarından George. J. TENET, "NEREDE BİR ÖNYARGI VE NEFRETLE KARŞILAŞIRSAN KARŞILAŞ, MÜCADELE ET. NEREDE KAOS VARSA, BİLKİ ARKASINDA, DİNSEL VE ETNİK NEFRET VARDIR" demiştir
Asırladır, SÜNNİLER ve ALEVİLER birlikte yaşadılar, kız aldı ve vererek akraba oldular. O nedenle de Dersim olayı, zannedildiği gibi, "Alevilerin Sunilere veya Devlete karşı bir isyanı", ya da "yöre halkının Cumhuriyete yönelik bir başkaldırısı" olmuyordu. Tam aksine, dış güçlerce, Mustafa Kemal'i başarısız kılmak ve Türkiye Cumhuriyetini yıkmak için, kandırılıp kiralanmış veya kasıtlı olarak taciz edilip kışkırtılmış bazı aşiret reislerinin ve bir kısım dedelerin başlattığı "Kendi derebeyliklerini koruma" kavgasıydı.
Şu bir gerçek ki Türkiye'de çatışma ortamında dahi bir TÜRK-KÜRT veya" SÜNİ-ALEVİ" kutuplaşması yaşanmadı. Anlaşılan bugün, birileri halk arasında da, "ETNİK" ve "DİNSE" kutuplaşma yaratma programını yürüterek hedeflerine ulaşmak istiyor.. En tehlikeli gelişme de bu olsa gerek.
TEHLİKELİ KUTUPLAŞMA
Afganistanın başkenti Kabilde, Şii türbesini hedef alan bombalı saldırıda 55 kişi can verdi. İntihar saldırısını henüz üstlenen olmadı. Sünni ve Şii toplumlar arasında yer yer gerginlik yaşansa dahi, mezhepler arası...