TEKNİK DİREKTÖR SAVAŞLARI!

Beklediğimizden değişik bir kadroyu gördük Beşiktaş karşısında.
Çalımbay'ın rakibine karşı bir taktik anlayışıdır diye düşündük.
Ki;
Sahaya dizilim açısından baktığımızda işler iyi gidiyordu.
Uzun toplar yerini buluyor, ani ataklarda bindirmeler etkili oluyor, çoğu zamanda orta saha mücadeleleri kazanılıyordu.
Tüm bunlara birde 20 dakikada atılan iki gol eklendi.
Maça böylesine güzel başlamak, hem de İstanbul deplasmanında bunun bunu yakalamak kime nasip olurdu?
Eskişehirspor bunu yakaladı işte!
İyi, mücadeleci ve akılcı bir başlangıç ve atılan iki gol!
***
Daha sonra oyun içerisinde değişiklikler bekledik.
Ancak ne hikmetse, Eskişehirspor maça başladığı gibi oyuna devam ediyordu.
Gol ihtiyacı ile saldırdıkça saldırmaya başlayan rakip, artık orta sahayı kolayca geçmeye başlamış;
Bunun yanı sıra artık topu kenarlara bile indirmeyi beceriyordu.
Tamda 'şu dakikaları gol yemeden geçirmeliyiz' dediğimiz anda geldi Beşiktaş golü.
Sonrasında ise zaten iş tamamen değişti.
***
İkinci yarıya aynı kadro çıktı EsEs.
Hala Çalımbay'dan maçı tutması için bir adım bekliyorduk.
Fakat bu yönde tek bir atak gelmedi.
Aksine rakip teknik direktör maçı kazanacak hamleleri yapmaya başladı.
Hem de tam zamanında doğru teşhislerle!
Sonuçta Beşiktaş kazandı.
Biraz daha zaman olsa daha da gol atarlardı.
***
Kaybetti Eskişehirspor, hem de kendisine altın tepside hediye edilmiş iki golün ardından kaybetti.
Bu kaybedişin ardından
Maçı anlatan spiker bile konuyu özetlemişti.
'Mustafa Denizli teknik direktörlük dersi verdi'
Gerçektende öyle oldu.
Bir tarafta erkenden yenilen iki golü çevirmeyi başaran bir hoca;
Diğer tarafta kazandığı maçı tutamayan bir Çalımbay.
Ne diyelim?
İki hocanın savaşına dönen maçı Mustafa Denizli kazandı.
Çalımbay'da yine kritik bir maçta taktik anlayışı bakımından sınıfta kaldı.
Elbette telafisi var.
Bu takım daha önemli işler başaracak.
En azından bugün kalbimizi durduracak bir heyecanla bir maç sundular.
Her şeye rağmen kutluyoruz takımımızı...
***
Hedefte asla sapma yok.
Bir kaza yaşandı diye bakalım geçelim...
Dövünmek, pişmanlık vs hepsi boş!
Bu maçı herkes hemen unutsun...
En önemlisi de bu!