TEMA VAKFI VE TOPRAK
Dünyada ve ülkemizde, her alanda, özellikle de halka yönelik hizmetlerde olmazsa, olmaz konumda olan, TOPLUM KATILIMI veya. Kendi kedine yeterlilik ve kendi kaderini belirleme kavramlarını da içeren bu kavram, Tüm dünyada,...
Dünya'da ve ülkemizde, her alanda, özellikle de halka yönelik hizmetlerde olmazsa, olmaz konumda olan, TOPLUM KATILIMI" veya. "Kendi kedine yeterlilik" ve "kendi kaderini belirleme" kavramlarını da içeren bu kavram, Tüm dünyada, toplumun, birey, ya da grup olarak, planlama ve uygulama sürecine katılımını, hem bir hak, hem de bir ödev olarak görülmektedir.
Toplum katılımı, toplumun ihtiyaçlarının, daha uygun şekilde karşılanmasını ve kararlarda, toplumun ihtiyaçlarının. daha iyi yansıtılmasını sağlar. Toplumun kaynaklarını harekete geçirir. Yapılan hizmetlerde, maliyetleri düşürür. Toplum katılımı, kişi/kişilerin hizmet aldığı ve ihtiyaç duyduğu alanlarda, daha çok bilinçlenmesini sağlar.
Ülkemizde, toplum katılımını, başarı ile bünyelerine hâkim kılan, sivil toplum örgütlerimiz var. Bunlardan biri de, TEMA (Türkiye Erozyonla Mücadele, ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruna Vakfı) dır.
TEMA Eskişehir İl Temsilciliği, Sayın Halil GÜNGÖR' ün, kendi isteğiyle ayrılmasından sonra, hoş olmayan gelişmeler, ne gibi sonuçlar getirecek, zaman içinde görülecektir. Ancak arzu edilmeyen gelişmeler, bir an önce bitirilmelidir.
Çünkü TEMA Vakfı, "Erozyon Sorunu" ve " Çölleşme Tehlikesi" ni, kamuoyuna anlatmak ve bugüne kadar elde ettiği bilgi birikimini de paylaşmak amacıyla, her yıl düzenlenen " Erozyonla Mücadele Haftası" etkilikleri çerçevesinde, 20-27 Kasım tarihleri arasında çeşitli faaliyetler yapardı. Tema Eskişehir İl Temsilciliğinde yaşanan olumsuz gelişmelerden dolayı, bu yıl Eskişehir'de, "TOPRAĞA SAYGI YÜRÜYÜŞÜ " düzenlenemedi.
Oysa yürüyüşle, toprağın insan yaşamı açısından, önemi gündeme getirilecekti. Çünkü İnsanoğlunun, dünya üzerindeki varlığı boyunca da, en çok kullanılan kaynak topraktır. Bu değerli varlığımız, büyük tehdit altındadır. Erozyon, bu kaynağımızı inanılmaz şekilde yok ediyor. Hâlbuki toprak yaşamdır.
Yapılan araştırmalara göre, ülkemizde yüzeyin % 90' nında, toprak erozyonu vardır. Bu alanın %63' ünde, erozyon şiddetli ve çok şiddetli düzeydedir. Tarım alanlarında ise %75' dir. Ülkemizde, taşınan ve kaybolan toprak miktarı km2, başına ortalama 487 ton' dur.
Erozyon, topraklarımızın fakirleşmesine ve baraj göllerimizin de dolmasına, en önemlisi de ülkemizin, giderek çölleşmesine neden olmaktadır.
Ülkemiz yüzeyinin tamamına yakının da, şiddetli ve çok şiddetli erozyonun hüküm sürdüğü ve yılda 600 bin tondan fazla verimli tarım topraklarının, nehir ve ırmaklarla akıp gitmesi ülkemizde, en öncelikli sorundur. Çünkü toprak, insan yaşamı açısından olmazsa olmaz konumdadır. Bir santimetrelik toprağın meydana gelmesi için, 100 yıl, 30 cm' lik tarım toprağı için, 3000 yıl gerekmektedir.
Topraklarımızı, yalnız erozyon yok etmiyor. Son yıllarda, kırsal kesimden kente göçün artması neticesinde, büyük yerleşim merkezlerinin çevresindeki tarım toprakları ve sulanan tarım alanları üzerine, konut ve sanayi tesisi yapılması suretiyle, tarım toprakları, narinciye bahçeleri ve zeytinlikler yağmalama derecesinde hızla yok olmaktadır. Son 15 yılda bu şekilde yok olan tarım alanları, 400.000 hektardır. Bu alan, Eskişehir Ovası sulamasının 25 katı, Manisa sulamasının 20 katı, Seyhan sulamasının da 4 katına eşittir.
Oysa Anayasa'nın 44. maddesinde, 'Toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek'; 45 inci maddesinde, '...tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek'; Devlet'in görevleri arasında gösterilmiştir. Bu nedenle de tarım alanlarını yok etmek, anayasal suçtur.
Vilayet ve belediyelerin, ilgisizliği ve hataları sonucu, kaybettiğimiz sulama alanlarının ve tekrar geri gelmesi, mümkün olmadığı gibi bu topraklarımıza, değer biçmek de mümkün değildir. Ayrıca ülkemizi çöle çeviren ve tarım alanlarını yok edenler, ülkemize, torunlarımıza ihanet içindedir
Her türlü olumsuzluğa rağmen, bilimin ışığında, gönüllü kuruluşlar, eğitimciler, halkımız, hatta çocuklarımız, yeterli olmasa da erozyonla mücadele ve kaybolan tarım alanları ile ilgili olarak harekete geçmişlerdir.
Bu kuruluşlarımızdan olan TEMA, yıllardır erozyon, ağaçlandırma ve mera ıslah çalışmalarında, ülkemizde çok başarılı ve verimli, bir performans sergiledi. Bu alandaki eğitimi de sürekli; kalıcı ve sonuç alıcı bir şeklide gündemde tuttu, Halkın, daha da bilinçlenmesini sağladı.
Ayrıca TEMA' nın, Toprak Dede Sayın Hayrettin KARACA ile başlayan, "Türkiye Çöl Olmasın" sloganı, herkes tarafından kabul gördü. Toplumda, büyük yankı uyandırdı. Türk halkı, ilk kez, önlem alınmazsa, ülkemizin, çöl olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu TEMA vasıtası ile öğrendi.