TOKİ, Eskişehir'e yapacağı yeni stadyum karşılığında mevcut Atatürk Stadyumunun yerini istedi.
Hemen verdiler...
-"Ne olur ne olmaz belki vaz geçilir" endişesiyle de protokolü yapıverdiler.
Böylece...
Sazova'ya 33 Bin kişilik bir Stadyum yapılması ve mevcut Atatürk Stadyumunun yerinin de TOKİ'ye verilmesi gerçekleşmiş oldu.
Onlar belki "Eskişehir yeni stadyum yapılacağını duyunca gerisiyle ilgilenmez" diye düşündü ama...
Tam tersi oldu.
Eskişehir, Sazova'ya yapılacak olan yeni Stadyumdan çok, bunun karşılığında TOKİ nin aldığı Atatürk Stadyumu ve çevresinin ne olacağıyla ilgilendi.
Ve ardından...
-"Şehrin merkezinde ki değerine paha biçilemeyen bu yer ranta kurban mı gidecek?" sorusu sorulmaya başlandı.
TOKİ burasını AVM ve Otellerle dolduracak endişesi ciddi olarak yaşanmaya başlandı.
Hatta...
Eskişehir'de yaşayanlar "Madem burayı TOKİ'ye veriyorsunuz, o halde TOKİ buraya Eskişehir halkının kullanabileceği ve yapılaşmanın olmayacağı şekilde değerlendirsin" dedi.
Son olarak da...
Eskişehir'in Meydanı olmadığından yola çıkılarak, "Yenisi yapıldığı için yıkılacak olan Atatürk Stadının yeri meydan olsun" isteğinde bulunuldu.
İşte bu süreç devam ederken, önce İktidar Partisi Milletvekili Nabi Avcı çıkıp;
-"Burası ranta manta kurban gitmez. Hiç merak etmeyin. Buranın teminatı biziz" dedi.
Ardından, iktidar partisinin diğer Milletvekili Salih Koca çıkıp;
-"Burasının sürekli peşkeş çekileceği söylenip duruluyor. Böyle bir şey yok. Bir bölümünde yapılaşma olabilir ama, büyük kısmı meydan ve halkın kullanabileceği alanlar olacak" dedi.
O da tıpkı Nabi Avcı gibi, kendisinin teminat olduğunu söyledi.
Üçüncü Milletvekili Ülker Can da katıldı diğerlerine.
Benzeri söylemlerle, yıkılacak Atatürk Stadyumunun bulunduğu alanın meydan yapılacağını dile getirdi.
Aradan geçen sürede ne olduysa oldu ve "Teminat biziz" diyen söylemler "Biz de buranın meydan olmasını istiyoruz" a dönüverdi.
-"Kesinlikle meydan olacak" söylemleri, yerini "Biz meydan olsun istiyoruz ama" lara bırakıverdi.
Süreç içinde söylemleri değişen iktidar milletvekillerinin, ileriki yıllarda söylemlerinin ne hale geleceğini isterseniz tahmin edelim.
TOKİ'ye verilen Atatürk Stadyumunun olduğu yer AVM ler, Rezidans'lar ve 5 Yıldızlı Otel binalarıyla dolacak ve iş işten geçtikten sonra bizimkiler çıkıp;
-"Biz meydan olmasını çok istiyorduk, bu konuda çok da gayret gösterdik ama, mevcut durum bu bölgenin bu hale gelmesini zorunlu kıldı" falan diyecekler.
Çünkü...
TOKİ , hem yapacağı yeni stadyumun parasını çıkartmak, hem de üstüne para kazanmak için burasını binalarla dolduracak.
Netice olarak...
Yapacağı en son iş de, bir meydan yapmak olacak ki, bununla da para kaybedeceğini hiç sanmıyorum...
.........
Haftaları o'nun kutlama mesajlarından öğrenir olduk...
Osmangazi Üniversitesinden düzenli olarak gelen Basın duyuruları var.
Ama özellikle hemen her hafta gelen bir kutlama mesajı artık otomatiğe bağlanmış durumda.
Her hafta bir kutlama olduğu için, her hafta Osmangazi Üniversitesi Rektörü Hasan Gönen'in o hafta ile ilgili kutlama mesajı hiç sekmiyor.
Örneğin önceki gün Mevlana haftasıymış.
Tabi ki her hafta olduğu gibi Hasan Gönen'den Mevlana haftası ile ilgili mesaj gelmekte gecikmedi.
İş öyle bir hal aldı ki, çoğu haftayı biz Hasan Gönen'in yayınladığı kutlama mesajlarından öğrenir olduk.
Yine iş öyle bir hal aldı ki...
Kabotaj haftası bile atlanmaz hale geldi.
Hasan Gönen ya bunu bilerek ve bizzat yaptırıyor.
Ya da...
Haberi yok ama, (birilerinin elinde haftaları gösteren bir ajanda olmalı) ki, bu ajandaya göre Gönen adına kutlama mesajları gönderiyor...
Her neyse...
Bu çok kötü bir durum değil ama, bazen Eskişehir ile alakalı olmayan haftalar için yayınlanan kutlama mesajları garip kaçabiliyor.
.....
Eskişehir'in meydana ihtiyacı yok ki!
-"Hayda! Bu da nereden çıktı şimdi?" diye hemen tepki göstermeyin.
Köşeyi sürekli takip edenler çok iyi bilir ki;
Eskişehir'in, meydanı olmayan bir kent olduğunu defalarca yazdık bu sütunlarda.
Eskişehir'in meydana ihtiyaç duyduğu bir kent olduğunu da çoğu kez dile getirdik.
Yukarıda ki başlık bize ait değil.
İlginç ve doğru saptamaları nedeniyle zaman zaman bu köşeye konuk ettiğimiz Serdar Demirhan'a ait.
Serdar Demirhan, çoğunlukla Eskişehir dışında olmasına rağmen, Eskişehir'i ve Eskişehir gündemini olabildiğince yakından takip eden bir kişi.
Son yaptığı saptamada, Eskişehir'in meydana ihtiyacı olmadığını söylüyor...
Nasıl mı?
Aynen şu sözlerle açıklıyor durumu Serdar Demirhan;
-"Eskişehirliler meydan istiyorlarmış... Bir kent meydansız olur muymuş?..
Yaa kardeşim meydan yaptık ya size...
Hava meydanı ne güne duruyor? Gidin yürüyün, koşun, bisiklete binin, buz pateni yapın... Nasıl olsa inen kalkan yok...
Hem öbür arazi TOKİ'ye lazım"
Gerçekten çok hoşumuza gitti bu zeka dolu saptama.
Öyle ya...
Eskişehir'in Meydanı yok, TOKİ'nin Eskişehir'e meydan yapacağı yok.
Diğer tarafta ise...
Milyonlarca lira harcanıp yapılan hava meydanında, uçak seferleri yok.
Ne diyelim.
Bir taşla üç kuş birden vurmuş bu saptama...
.........
Biraz da gülmek lazım
Kral ülkenin yalancıları arasında bir yarışma açtı. "İşte bu yalan," diyebileceği bir yalan uydurana bir küp altın vadetti. Yalancılar akın akın saraya gelip yalanlarını söylediler, fakat yalanlar ne kadar akıl almaz olursa olsun kral hep, "olabilir, niye olmasın ..." gibi cevaplar veriyordu. Böylece hem eğleniyor, hem de bir küp altından olmuyordu.
Derken kahramanımız elinde boş bir küple huzura çıktı ve konuştu:
"-Rahmetli dedeniz bir savaşa çıkacaktı, ancak o günlerde hazinede yeterli para yoktu. Dedeniz dedemden bu küple bir küp altın borç aldı ve 'bu borcumu torunum torununa ödeyecek,' diye söz verdi. Şimdi, dedenizin borcunu bana ödemeniz için buraya geldim."
Kral, "işte bu kuyruklu bir yalan!" deyince adam, "o halde ödülümü alayım," dedi.
Kral, "ımm şeyy doğru da olabilir" deyince adam, "o halde borcunuzu ödeyin" dedi.
"Teminat biziz" söylemleri "biz de meydan olmasını istiyoruz"a dönüşüverdi iyi mi...
TOKİ, Eskişehire yapacağı yeni stadyum karşılığında mevcut Atatürk Stadyumunun yerini istedi.Hemen verdiler
-"Ne olur ne olmaz belki vaz geçilir" endişesiyle de protokolü yapıverdiler.Böylece
Sazovaya 33 Bin kişilik bir...