TERMİK SANTRAL VE CED

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın ALBAYRAK, Alpu’da yapılması düşünülen ve büyük tartışmalar da yaratan, Termik Santral hakkında, yerinde bilgi aldı ve santral yapılması planlanan, bölgeyi, havadan inceledi.Türkiye’de,...

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın ALBAYRAK, Alpu'da yapılması düşünülen ve büyük tartışmalar da yaratan, Termik Santral hakkında, yerinde bilgi aldı ve santral yapılması planlanan, bölgeyi, havadan inceledi.
Türkiye'de, 141 ova tarımsal sit alanı (Büyük Ova) ilan edildi. Anadolu'nun, buğday deposu, Alpu Ovası da, bu kapsamda, Büyük Ovadır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, 51 bin hektar,Alpu Ovasını, havadan izlerken, Alpu Ovası, hakkında, ne düşündü bilinmez ama insan, Termik Santrasız yaşar ama topraksız yaşayamaz. Çünkü toprak yaşamdır.
Ayrıca Termik santralin, 32 yıl sonra, işlevi sona erecek. Ancak Anadolu'nun, buğday deposu,51 bin hektar Alpu Ovası ve Termik santrale 100 km uzaklıktaki doğa, özellikle de tarım alanları, büyük zarar görecektir.
Termik santrali, gündeme getiren, Eskişehir Milletvekillerinden, Sayın Hasan Murat Mercan, Alpu ilçesi' nde, 1.3 milyar ton ispatlanmış ve yaklaşık, 2 bin 500 kalorisi olan, kömür rezervi bulunduğu söylemişti. Ancak o günlerde, 10 bin megavat civarında, bir santral olabileceğini söylemesi, zihinleri karıştırmıştı.
O günlerdeki bir yazımızda, " Sayın MERCAN' ın, Alpu'ya kömür enerjisi santrallerinin kurulabileceğini müjdesi, aslında Eskişehir açısından, hiçte hayra alamet değildir. Çünkü Türkiye'deki, Termik Santraller, çevreye zarar vermektedir. Nitekim Yatağan Termik Santrali, 400.000 dekarlık kızılçam ormanına, zarar vermiştir." demiştik.
Yıllar önce, gündeme gelen, defalarca da köşemizde yer verdiğimiz, Alpu Kömür Rezervi ve Termik Santral, Eskişehir' de, gündem olmadı. Geçte olsa, bugün gündemdedir. Ancak hala arzu edilen boyutta, bir mesafe alınamadı. Termik santraller ve çevreye verdiği zararları üzerinde, kamuoyu, hala yeteri kadar bilgilendirilmedi.
Ancak termik santrallerle ilgili olarak, ülkemiz ve Eskişehir' de, bilinçli şekilde mücadele eden ve kamuoyunu, bilgilendirmede etkili olan, en etkin sivil toplum örgütümüz, TEMA Vakfıdır.
TEMA' ya göre, son dönemde benimsenen kömür odaklı enerji politikaları, nedeniyle Türkiye, tarımının geleceği için, tablo karanlık görünüyor. Tarımsal açıdan önemli bölgelerimiz olan, Adana, Çanakkale, Eskişehir ve Konya Havzası, büyük kömür yatırımları ile karşı karşıya. Kömür ve linyitle çalışan termik santrallerin, insan sağlığına, doğaya ve tarım arazilerine verdiği zararları, her platformda, kamuoyu paylaşıyor.
Yine BM Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporları, Türkiye'de yıllık ortalama sıcaklığın 2,5 ila 4 derece arasında artacağını gösteriyor. Raporlara göre, bu artış Ege'de ve Doğu Anadolu'da 4 derece, iç bölgelerde ise 5 dereceyi bulacak. Ülkemizdeki mevcut ve yapımı devam eden veya yapılacak olan termik santraller, ülkemizde sıcaklıkları daha da artıracaktır. O nedenle de fosil kaynaklı yakıtların, tamamen terk edilmesi gerekiyor.
NASA bilim adamlarının, yaptığı araştırmalara göre de Türkiye toprakları, bu şekilde kullanılmaya devam ederse, 2040'da çöl olacak. Çölleşme Ege ve Akdeniz'den başlayacak. Çölleşmeyi önlemek ve doğanın korunması amacıyla, termik santraller kapatılarak yenilenebilir enerjiye, geçilmesi bir zorunluluktur.
Türkiye' de, çevre, madenler ve termik santrallerle harap edilirken ve ülkemiz çölleşme ile karşı karşıya iken, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Torba tasarıdaki 54.maddesi ile Maden Yasanının "Madencilik Faaliyetlerinde İzinler" başlıklı 7.maddesinde değişikliğe gidiliyor. Buna göre çevreye ilişkin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) ve diğer izin süreçleri 3 ay içinde bitirilmezse izin verilmiş sayılacak.
Ayrıca tasarı ile Anayasanın 56.maddesi ile Çevre Kanunu ile Türkiye'nin taraf olduğu çevre koruma sözleşmeleri, çevre tahribi, göz ardı edilerek, madencilik faaliyetleri için yürürlükten kaldırılmak isteniyor.
Tasarı ile madencilik faaliyetleri için, alınması zorunlu ÇED kararı, çevre izin ve lisansları, orman tahsisi, işyeri açma ve çalışma (gayrisıhhi müessese) ruhsatları, imar izinleri, kamu hizmetine ya da umumun yararına ayrılmış yerlere, 60 metre, özel mülklere 20 metre dahilinde madenciliğe izin ile diğer izin ve ruhsatlar için, yapılan başvurular, 3 ay içinde sonuçlandırılmazsa, izin verilmiş sayılacak. Böylelikle termik santraller ve madencilik faaliyetleri, her türlü denetimden, muaf ve dokunulmaz faaliyetlere dönüştürülüyordu.
Bu yasa teklifi ve AKP iktidarın, çevre ile ilgili tutumu, iktidarın, Çevre Etki Değerlendirme (CED)ile ilgili gelişmelerden rahatsızdır.
Oysa CED, çevrenin, korunması açısından, en önemli unsurdur. Çünkü Çevresel Etki Değerlendirmesi, gerçekleştirilmesi, planlanan projelerin, çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi, ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde, en aza indirilmesi için, alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmalar bütünüdür.
O nedenle de Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED), sağlıklı, dengeli ve yaşanabilir, bir doğal çevre, için, bir zorunluluk olup, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED), göz ardı etmek, çevreye telafisi olmayan, büyük bir yanlışlık olacaktır.

Haberleri