TERÖR BARIŞIN ÖNÜNDE ENGELDİR

Türkiye’ yi, yönetenlerin tavizkar politikaları ve olayları zamana bırakmalarının faturası çok ağır oldu. Nitekim Hükümet Sözcüsü, Cemil ÇİÇEK, 1984 yılından, bu yana Türkiye’nin, hesaplanabilir terör kaybının, 1...

Türkiye' yi, yönetenlerin tavizkar politikaları ve olayları zamana bırakmalarının faturası çok ağır oldu. Nitekim Hükümet Sözcüsü, Cemil ÇİÇEK, 1984 yılından, bu yana Türkiye'nin, hesaplanabilir terör kaybının, 1 trilyon dolar olduğunu söyledi.
Türkiye'deki ve dünyadaki terör denen olgu sadece bir kısım, bir avuç kandırılmış, dağa çıkarılmış insandan ibaret değildir. Arkasında uluslararası, güçler var. Bunların da kimler olduğunu da biliyor.
Bugün, gündemde olan ve 1978 yılında kurulan HAMAS' da, İsrail askeri otoriteleri tarafından desteklenmiş ve teşvik görmüştür. El Kaide ise 1988 yılında, Usamin Bin Ladin tarafından, Sovyet birlikleri ile savaşmak amacıyla, soğuk savaş döneminde SSCB' nin Afganistan'ı işgal edebileceği öngörüsü üzerine kurulmuş ve ABD' den de destek görmüştü. Zaman içine, her iki örgütte, destek gördükleri ABD ve İsrail' in başına bela oldu.
Şu bir gerçek ki Batı ülkelerindeki insanlar, çeyrek arayla gelen iki büyük savaştan gözleri korktu. Bu korku içinde, paktlar ve İttifaklar oluşturuldu. Siyasetçiler, "Barış" kavramını söylemlerinden düşürmediler. Hatta savaş yapmamakta karar kıldılar. Bu durum, Batı ülkelerindeki politikacıların elini, kolunu bağladı.
Batı ülkeleri, savaşın yerini alabilecek, dünyaya yönelik politika, strateji ve senaryolarını yürütebilecekleri, özellikle de dünyadaki çıkarlarını koruyabilecekleri, şiddete yönelik bir arayış içine girdiler. Sonuçta da "TERÖR" denen belayı buldular. Böylece dünyada, savaşların yerini de terör aldı. Politikacılar açmaza girdikleri yerlerde, savaşa değil, teröre başvurdu. Politika ve stratejilerini ve senaryolarını da savaşlarla değil de terörle gerçekleştiriyorlar. Artık dünya ve ülke başarışını, savaşlardan çok, "TERÖR" tehdit ediyor.
Aslında politika-terör, öyle arsız bir biçimde yürütülüyor ki, bütün dünya, tanıyor ve biliyor bu terörist politikacıları. Bu politikacılara göre, bir adam, üç, beş kişi öldürse katil. Birkaç bin kişi öldürürse, terörist ilan ediliyor. Bu insanlar kimlik veriliyor. Daha da ileri gidilerek, uluslararası kimlik kazandırılıyor.
Türkiye'de, teröre, sebep olduğu söylenen ekonomik, Sosyo-kültürel, eğitim sistemi ve psikolojik unsurlar, neden olarak değil, hedef saptırmak için, araç olarak kullanılıyor. Çünkü terörün arkasında, batı ülkelerinin hedef ve stratejileri var.
Türkiye, değişen dünya dengeleri içerisinde Ortadoğu, Balkanlar, Kafkas ve Orta Asya ekseninde kilit ülke durumundadır. Jeostratejik önemi de artmıştır. Ayrıca, Ortadoğu ile birlikte, Kafkas ve Orta Asya' nın, zengin enerji kaynakları, Batı tarafında kontrol altında tutulmak isteniyor. Bu nedenle de Batı ülkeleri, bu bölgelerde kilit durumuna gelen güçlü bir Türkiye istemiyor. Terör denen belayı, sürekli gündemde tutarak de hedeflerine ulaşmak istiyorlar.
PKK, Batı ülkelerinden ciddi destek görüyor. Bu güçler tarafından da taşeron olarak kullanılıyor. Türkiye' nin, teröre verdiği para ile 10 GAP biterdi. Sırf terör olayı sebebiyle Türkiye'nin kaybı, asgari 300 milyar dolardır. Oysa GAP projesinin maliyeti 32 milyar dolardır. Türkiye 10 tane GAP projesini şimdiye kadar çoktan bitirmiş olurdu. 4 milyon insan iş bulabilirdi. Güneydoğu bölgesi dünyanın, en zengin bölgeleri arasındaki yerini alırdır.
Elbette dünyadaki, pek ülkede olduğu gibi, ülkemizde de etnik topluluklar vardır. Aynı dil, aynı soydan gelen gruplar, toplu veya dağınık bağımsız bir kültür oluşturamazlar. Etnik gruplar milletin içinde, milletin yapıcı unsurlarına katılırlar. İradelerinin de millet iradesi ile birleştirirler. Milli kültürün doğuşuna da, katkıda bulunurlar. Şayet etnik gruplar, kendi yetersizliğine rağmen, millet olma iddiasına kalkarsa, mensup oldukları toplumda bunalımlara, anarşilere sebep olurlar. DTP ve PKK buna en güzel örnektir. Etnik grupların millet olma iddiası, tarih bilinci ve tarihi kadere aykırı olduğu için, hangi siyasi endişeden doğarsa doğsun, gerçek dışı ve hatalıdır
Nedenleri veya hangi yollarla olursa olsun, terör eylemleri, başta yaşama hakkı olmak üzere insan hak ve özgürlüklerini tahribe yönelik eylemlerdir. Terör; ister bireysel, ister örgütsel olsun, isterse devlet yönünden gelsin, yıkıcı ve yok edici tahripkâr sonuçlar doğurur.
Türkiye, terörle mücadele etmelidir. Komşusu olan İran ve Suriye ile çok iyi ilişkilere sahip olmalıdır ama Suriye, HAMAS, İran, Hizbullah çizgisinde, yer almamalıdır. Bunun görüntüsü bile yanlış olur. Bu nedenle de Sayın Erdoğan, HAMAS' savunduğu kadar, Örgütün, terör kulvarını terk etmesi içinde gayret göstermelidir. Çünkü TERÖR, BARIŞIN ÖNÜNE EN ÖNEMLİ ENGELDİR.

Haberleri