PKK terörü, insanları, kalleşçe öldürülüyor, toplumdaki herkes, hedef alınıyor. Günahsız insanlar, pusuya düşürülerek, hayatlarına son veriliyor. Nitekim Hakkâri'nin Çukurca ilçesi, Dağlıca kesiminde, PKK'nın düzenlediği kalleşçe pusu sonrası, biri yarbay 16 askerimiz şehit oldu.
Aslında CHP milletvekillerinin, 26-29 Ağustos tarihleri arasında yaptıkları, Van-Hakkâri-Yüksekova temasları ve bölgedeki terör olayları konusunda, hazırladıkları Raporda: "Yörenin örgüt tarafından, adeta teslim alındığı, örgütün bölgede güçlü olduğu, HDP' li belediyelerin, dağa eleman kazandırdığını, belirttikler.
Yine raporda, YDG-H' nin, özyönetim ilan ettiği. Köyleri, şehirleri militanlaştırdıkları, 'Kobanileştirmeye çalıştıklarını, yollarda barikat ve bomba düzenekleri kurduklarını, belirtildikten sonra " HPG, mühürlü makbuzlarla, ev başı 20 TL örgüte para toplanıyor. Bölgede, İhalelere kimlerin gireceğine, örgüt karar veriyor. İhalede, fiyat kırımını belirliyor. Kazanan firmalara, silah ve lojistik taşıma işini yaptırıyor. "ifadeleri de yer aldı.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan' nın,, "Terör örgütü, çözüm sürecini, silah stoklama süreci olarak değerlendirdi" açıklaması da CHP heyetini doğrular niteliktedir.
Aslında, bu gelişmeleri, ilgililerde biliyordu. Nitekim Cumhurbaşkanı Sayın Gül'ün, eski danışmanı ve Yeniçağ Gazetesi Köşe Yazar Sayın Ahmet TAKAN, " TSK, sınır güvenliği... Çerçevesinde, Hakkâri ve Şırnak Valiliklerinden yeni taleplerde bulundu. Yeni üs bölgeleri kurulması ve mevcut birliklerinde takviye edilmesi için, izin istedi. Hakkâri ve Şırnak Valileri, "bölgeye yeni birliklerin gönderilmesi ve sınıra yerleştirilmesi çatışma çıkarır. "ÇÖZÜM SÜRECİ!" zarara uğrar" gerekçeleriyle, TSK 'nın taleplerini reddetti" demişti
1992 yılında, bugün olduğu gibi, Devlet Güneydoğu'da otorite kaybediyordu. Bu gidişi durdurmak ve çözümde bulunmak zorunda idi. Ve aranan çözüm, nihayet 1993 yılında bulundu. PKK ya karşı, onun taktikleriyle savaşılacak, PKK ya destek olanlara da terörist muamelesi yapılacaktı.
Şu bir gerçek ki siyasi iktidarlar, maziden, ne ders, ne de örnek aldılar. Geçmiş yıllarda, özellikle de Başbakan Çiler döneminde, terörle mücadele de çok başarılı uygulamalar oldu. Terör, adeta yok oldu. AKP iktidarı geldiğinde, terör yok denecek kadar azdı.
Sayın Tansu Çiller, terörle ilgili olarak,"Ya bitecek ya bitecek" diyerek, PKK'ya, haraç veren işadamlarının listesini çıkartıldı.. Çiller döneminde, PKK'ya karşı çok yoğun operasyonlar yapıldı. Kardak krizinde " O bayrak! ya inecek, ya inecek" diyerek, sorunu halletmişti.1994 yılında, Meclis'te bulunan DEP milletvekillerini işaret eden Çiller, "PKK'yı Meclis'ten atacağız" dedi. Leyla Zana ve diğer milletvekilleri cezaevlerine gönderildi.
AKP döneminde ise "AÇILIM" la vakit kaybedildi. , PKK' daha da güçlendi. O nedenle de siyasi iktidarın, terörle mücadelesinde, açılım süreci, çözüm olmadı. Terörle mücadele, mutlak Özel Harekât Timleri veya bölgeye has ordu ile yapılmalıdır.. Bu güçler, bölgede sürekli ve kalıcı olmalı, geniş yetkiler verilmelidir. Aksi halde, vatan evlatlarımızı, şehit vermeye, devam edeceğiz.
Ayrıca terörle mücadele ile ilgili, mevzuatta değiştirilmelidir. Çünkü AB uyum yasaları gereği, Emniyet Teşkilatı'nda, Özel Hareket Timleri için de düzenlemeler getirildi. Bu düzenleme gereği, güvenlik güçleri, artık operasyonlara hemen başlayamayacak, operasyon yapılacak kişi, ya da kişiler, bu görüşmeciler tarafından önce konuşarak ikna edilmeye çalışılacak. Bu kişiler, psikologlar tarafından eğitilen ve uzman kişilerden oluşacak. Bir operasyon anında, Cumhuriyet Savcıları talimatı doğrultusunda hareket edecek. Suçlular ikna etmeye çalışacak. Silahlı çatışma, artık Özel Hareket Timleri'nin en son çaresi olacak.
Bugünkü, mevzuatla, terörle mücadele edilemez.
Yıllardır, asker, bu zorlukları bizzat yaşadığı için, bu düzenlemenin değiştirilmesini istiyor ama hala siyasi iktidar, tereddüt içindedir. Dış ve iç şer odakları ise insan hakları ve demokrasiyi gerekçe göstererek, bazı kesimlerde, AB'ye üyeliği öne sürerek, bu düzenlemelere karşı çıkıyorlar. Oysa askerimizin, yaşama hakkı, her şeyden önemlidir.
Ayrıca AKP iktidarının, buzdolabına koyduğu, açılım süreci, terörü bitirmek için, çözüm değildir.,Nitekim TASAV Başkanı Sayın İsmail Faruk Aksu " Açılım sürecinin, "Millî Birlik Projesi"nin gerçekleştirileceği iddiasının, tam aksine, millî birliğin sarsılmasına, toplumda kutuplaşmanın ve ayrılıkçı hareketlerin artmasına, sebep olurken, devletin temel ilke ve niteliklerinin aşındırılmasıdır," tespitine katılmamak mümkün mü?
Elbette terörle mücadelede, siyasi mücadele boyutunun ihmal edilmesi, bir yönü ile terör örgütlerine, yeni katılımlara yol açmakta, diğer yönü ile de terör örgütü, uluslararası alanda zamanla, destek ve meşruiyet kazanmaktadır. O nedenle de silahlı mücadele yapılırken terörün siyasi yönü de ihmal edilmemeli ve. TBMM' deki siyasi partiler de terörle ilgili olarak, ortak çözüm üretmelidir. Çünkü terör, insanlığın müşterek sorunudur
TERÖR İHMALE GELMEZ
PKK terörü, insanları, kalleşçe öldürülüyor, toplumdaki herkes, hedef alınıyor. Günahsız insanlar, pusuya düşürülerek, hayatlarına son veriliyor. Nitekim Hakkârinin Çukurca ilçesi, Dağlıca kesiminde, PKKnın düzenlediği...