TERÖRLE MÜCADELE

Türkiye’nin, en büyük esnaf, işçi çiftçi, avukat ve patron örgütleri ’teröre karşı’ yürüyecek. Yürüyüşe tüm vatandaşlar davetlidir. 17 Eylül Perşembe günü, saat 16.30’da Ankara Sıhhiye’de toplanacak olan...


Türkiye'nin, en büyük esnaf, işçi çiftçi, avukat ve patron örgütleri 'teröre karşı' yürüyecek. Yürüyüşe tüm vatandaşlar davetlidir. 17 Eylül Perşembe günü, saat 16.30'da Ankara Sıhhiye'de toplanacak olan örgütler, Ulus'taki 1.Meclis'e kadar ellerinde birliğin, bütünlüğün ve bağımsızlığımızın simgesi olan ay yıldızlı bayraklarla "Teröre hayır, kardeşliğe evet" diyecekler.

Aslında siyasi iktidar, 'terör'le mücadelesinde,diyalog yolunu kullandı.. 2012'nin son aylarında, istihbarat teşkilatı, MİT ile PKK'nın hapisteki lideri Abdullah Öcalan arasındaki görüşmeler, Kürt sorununa siyasi çözüm sürecini başlatması, aklıselim insanlarımız tarafından, ihtiyatla karşılanmıştı.

Bu gelişmeden sonra, Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Koordinasyonu adlı oluşum meydana getirildi. .Oluşum, Türkiye'ni, Güneydoğu'sunda yaşayan Kürtlerin çoğunluğunu temsil eden, siyasi parti, STK temsilcileri, kanaat önderleri, değişik dini, mezhep gruplarını bünyesinde bulunduruyor.

Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Koordinasyonu ; "çözüm sürecinin sağlıklı yürümesi, demokratik ve güven verici bir ortamın sağlanması için, aciliyet arz eden kısa vadeli hukuki ve demokratik adımların atılması temelinde, safsata talepleri de sıralamıştı.

Ana dilde eğitimin önündeki, tüm engeller kaldırılmalı, Kürtçe, resmi dil olarak kabul edilmelidir. Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanunu değiştirilerek, tüm siyasi tutsakların özgürlüklerine kavuşmaları sağlanmalıdır. Düşünce, ifade, örgütlenme ve inanç özgürlüğü önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Ayrıca adaletin sağlanması için, seçim barajı kaldırılmalı, siyasi partiler yasası değiştirilmelidir. Aidiyetimizi temsil eden, Kürt ve Kürdistan isimlerinin, siyasal, sosyal, kültürel yaşamın, tüm alanlarında kullanılmasının önü açılmalıdır.

Öte yandan Öcalan'ın, çözüm sürecine daha etkin katılımı sağlanması için güvenlik, sağlık ve özgürlük, koşulları sağlanmalı, PKK kadro ve gerillaların, siyasal hayata sorunsuz bir şekilde katılabilmesi için, demokratik siyasete, katılım yasası hazırlanmalıdır.

Koruculuk sistemi lağvedilmeli, karakol yapımına son verilmeli, mayınlı araziler temizlenmeli, köye geri dönüşlerin, koşulları sağlanmalıdır. Hakikatleri araştırma komisyonu kurularak, geçmişle yüzleş ilmeli, Kürt halkına yönelik yapılan insanlık dışı uygulamalardan dolayı Kürt halkından, özür dilenmelidir gibi, akıl almaz talepleri gelmişti.

Ayrıca siyasi iktidar tarafından belirlenen, ülkemizin, her bölgesinde çalışma yapmak üzere, yedi gruba ayrılan "akil adamlar" çalışmalarını, rapor ederek, ilgili mercilere sunmuşlardı. Raporlarda, Doğu ve Güneydoğu bölgeleri dışında kalan bölgelerde, öne çıkan hususlar, devletin doksan yıldır oluşturduğu algının dönüşümü mahiyetinde idi. Liberal bir takım çevrelerin, anayasal haklar çerçevesinde, özgürlüklerin artırılması dileklerinin yanında, kaygılar, süreç boyunca devletin PKK'nın,taleplerine karşılık, taviz vermesi noktasında odaklanmaktaydı..

Doğu ve Güneydoğu heyetlerinin, raporunda ise, istek ve öngörüler tam tersi bir resim oluşturuyor. Öne çıkan taleplerin, tamamı, bir arada düşünüldüğünde, sürece taraf olan PKK'nın, dillendirdiği taleplerden, daha fazlasını bulmak mümkündür. Raporda, Kürt çözümüne dair, bu güne kadar söylenen, hemen her şeye değinilmişti.

Oslo, Dolmabahçe ve diğer alanlarda, yapılan toplantı ve görüşmelerden bir sonuç alınamadı. Sonuçta da bugün, arzu edilmeyen gelişmeler, meydana geldi. Kısa sürede, onlarca Mehmetçiğimizi şehit verdik.

Aslında dünyada, hiç bir devlet, terör örgütünü muhatap alarak, masaya oturmadı ve terör örgütü ile çözüm süreci yürütmedi. O nedenle de iktidarın, PKK veya yandaşları ile çözüm süreci yürütmesi, yanlıştı. . Çünkü PKK ve yandaşlarının istekleri, "İNSAN HAKLARI" değil, önce özerklik, daha sonra da bağımsız Kürdistan' dır. Nitekim ABD kanalı CNN, geçen yıl Türkiye'nin, bir bölgesini Kürdistan olarak gösteren harita yayınlamıştı.

Türkiye, PKK ve yandaşlarının, hatta batı ülkelerinin, hedefleri ortada iken hala görüşme yolu ile terörü çözme gayretleri beyhudedir. Ayrıca terörle mücadele de yeni stratejiler belirlemek ve operasyon yetkisi de valilerden almak zorundadır.

Nitekim Emekli Orgeneral Edip Başer "Komutanlık, bir validen, 103 defa talepte bulunmuş, sadece 3 tanesine olumlu cevap almış. Düşünün, yani bir valiye bırakılacak bir şey midir bu? Strateji bilmez, konsept bilmez. Terör örgütünün, niteliklerini değerlendirme imkânına sahip değil. Bu kendi kusuru değil, belki gördüğü eğitim itibari ile bunları yapabilecek durumda değil." Demiştir. O nedenle de Türkiye, terörle mücadelede, yürüyüş yapmalı, tepki göstermeli ama yeni stratejiler ve yöntemler de belirlemeli, mevcut terör yasalarını değiştirmeli, güvenlik güçlerine, geniş yetkiler verilmelidir.

Haberleri