TERÖRLE MÜCADELEDE, OTOKONTROL ŞART

İnegöl ilçesi yakınlarında yapılan operasyonda, bir araçta 2 bin 580 gram C-4, 4 bin 130 gram C-3 plastik patlayıcı, 2 bin 100 gram TNT… Van’da yakalanan minibüste ise 27 kilogram 760 gram TNT, 16 kilo 450 gram PE 4A plastik patlayıcı,...

İnegöl ilçesi yakınlarında yapılan operasyonda, bir araçta 2 bin 580 gram C-4, 4 bin 130 gram C-3 plastik patlayıcı, 2 bin 100 gram TNT... Van'da yakalanan minibüste ise 27 kilogram 760 gram TNT, 16 kilo 450 gram PE 4A plastik patlayıcı, 810 gram peritonal, 10 kilogram 115 gram peritonal ve TNT ele geçirildi. Bu gelişmeler gösteriyor ki, terör ülkemizin, her kentini tehdit ettiği gibi, Eskişehir'i de tehdit etmektedir.
Terör olaylarının, esas amacı provokasyondur, yani eylemi planlayanlar insanları öldürmeyi değil, insanları öldürmek yoluyla, bir grubu harekete geçirmeyi hedeflerler. Özellikle de etnik ve dinsel önyargı ve nefretti yaratmak için de gayret ve caba gösterirler.
Nitekim Diyarbakır'daki hain saldırıyı, terör örgütü PKK üstlendi. Açıklamada, "Terörist bir devletin vahşi saldırılarına karşı, halkın öz savunmasını geliştirerek eylem geliştirmesi kutsaldır. Bölgedeki gelişmelerin hangi yönde olacağı noktasında tahmin yürütmek için kahin olmaya gerek yok. Böyle bir süreçte, Diyarbakır'da patlamadan herkesin bir sonuç çıkarması gerekiyor" denildi. PKK, bu açıklaması ile de ne kastettiği ortada.
Ayrıca Genelkurmay Başkanı Sayın Orgeneral Büyükanıt' ın "Bunu bir veya iki terörist yapabilir. Ama mutlaka işbirlikçisi var bilgi veriyor. Olmaması mümkün değil. İşbirlikçilerle teröristler arasında hiçbir fark yok. Dolayısıyla halkımız duyarlı olduğu takdirde, hassas olduğu takdirde, birçok işbirlikçi de yakalanabilir. " sözleri ile terör eylemlerinin önlenmesinde halkın önemini vurguladı.
Öte yandan Terör eyleminin, kimin tarafından yapıldığı değil de "ne amaçla" yapıldığı da halkımız tarafından dikkate alınmalıdır. Çünkü yapılacak olan her eylem, bir politikanın sonucudur ve karşı tarafı, bir yöne sevk etmek amacını taşır.
Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı, Türkiye'de 'aktif' durumda olan 12 terör örgütü tespit etti. Bu terör örgütleri, Eskişehir açısından da tehlikelidir. Eskişehir olarak, tüm bu gruplara karşı stratejiyi, eylem üzerinden tasarlarsak edilgen konuma düşeriz. Ayrıca güvenlik güçleri, karşılık olarak operasyon yapabilir, Ancak bu gibi durumlarda,soğukkanlılık esastır.
Elbette Eskişehir'de, görevli güvenlik güçleri, terör örgütleri ile her an mücadele ediyor. Ancak yeterli değildir. Eskişehirlilerinde, otokontrol yöntemiyle güvenlik güçlerine yardımcı olmak zorundadır. Çünkü halka rağmen, terörle mücadele etmek çok zordur.
Nitekim Ankara Emniyet Müdürlüğü, 155 Polis İmdat telefonuna yapılan, "Diyarbakır'daki patlamadan etkilenip aradığını ve o bombalamayı yapan şahısların, Van Emniyeti ile Ankara Kızılay'da bombalama eylemi yapacağı" ihbarı üzerine, Van polisi'nin ihbarı değerlendirerek sonuçlandırması, halkımızın, terörle mücadeledeki önemini gösterdi.
Teröre karşı, en etkili araçlardan bir tanesi de eylemcinin hedefi ne olursa olsun, bunun çarpıtılması ve eylemcinin, hedefini sergilemesine asla izin verilmemesidir. Özellikle de ülkemiz ve Eskişehir'deki yerel TV'ler ve gazeteler, terör odakları ile ilgili haberleri dikkatli vermek zorundadır. Çünkü medya, her iki tarafın da elindeki en güçlü silahtır. Kim daha iyi kullanırsa o kazanır.
Kentlerde terör olayları, kırsaldan çok daha etkilidir ve iç huzuru bozması ihtimali çok yüksektir. Etnik ve dinsel gelişmeler üzerinden yapılan siyaset anlayışları, bunu teşvik eden ana faktördür. Etnik ve dinsel, önyargı ve nefret meydana geldiği andan itibaren toplum ayrışmaya ve diğerine kin tutmaya başlar. Bu durumu istismar edecek olanlara karşı mücadele en az teröre karşı yapılacak mücadele kadar önemlidir.
Eskişehir'in, demografik yapısı "ETNİK" ve "DİNSEL" önyargı ve nefreti körükleme açısından, terör örgütlerinin iştahına kabartabilir. Halkımız, bu iki unsur üzerinde oluşacak gelişmelere meydan vermemeli, verecek olanlara da demokratik kurallar içinde tepkisini göstermeli veya güvenlik güçlerine de ihbar etmelidir. Çünkü dinsel ve etnik nefretin sonu kaostur.
Bu gerçeği bilen, Batı ülkeleri, yıllardır taşeron terör örgütleri, özellikle de PKK aracılığıyla, "Kürt-Türk" arasında etnik ve "Alevi-Sünni" mezhepleri arasında da "Dini" nefreti körükleyerek, ülkemizi kaosa sürüklemek veya bölmek ve parçalamak istiyorlar.
Nitekim Türkleri, Avrupa'dan atmak için geçmişte, Avrupa ülkeleri tarafından, Balkanlar'da, "IRKİ" ve DİNİ" taassuplar körüklendi. Bu uğurda büyük propagandalar yapıldı. Balkan toplumlarının milliyetçilik hisleri kamçılandı. Önce ayaklanmalar, sonra da savaşlarla istenen sonuca ulaşıldı.
Bugün de aynı senaryolar ve stratejiler, Türkiye' nin gündeminde.

Haberleri