Toplumsal Maskeler ve Kendini Kandırma

Toplumda kabul görmek ve dışlanmamak adına her birey bir maske takar. Bu maske, toplumun normlarına uyum sağlamak için şekillenir.

Toplumda kabul görmek ve dışlanmamak adına her birey bir maske takar. Bu maske, toplumun normlarına uyum sağlamak için şekillenir. Ancak zamanla bu maske, insanın gerçek benliğini öyle bastırır ki, birey kendisinin bile unuttuğu bir gölge yanı yaratır. Carl GustavJung’a göre, bireyin kabul etmek istemediği tüm düşünceler, dürtüler ve duygular bilinçaltına itilir ve "gölge"yi oluşturur.

Kendi gerçekliğine yabancı insan ya da "kendini bilmez" insan tanımı işte budur. Tarihteki tüm filozoflar, peygamberler, evliyalar ve psikanalistler, insanın kendi gerçeğiyle yüzleşmesi gerektiğini savunmuştur. Hepsi, insanın kendini gerçekleştirmesinin ve iç huzuru yakalamasının tek yolunun "kendini bilmek" olduğunu vurgulamıştır. Bu öğreti, yüzyıllardır insan gelişiminin en önemli konularından biri olsa da, insan kendi gerçeğinden kaçarak, hedef saptırarak ve kendini kandırarak yüzleşmekten kaçınan bir varlıktır.

Oysa Aristoteles’in dediği gibi: "Kendini bilmek, bilgeliğin başlangıcıdır." Yunus Emre de, "İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir," diyerek gerçekte yapmamız gereken en önemli şeyi tarif etmiştir.

Kendi Gerçeğinden Kaçmak

Etraflıca baktığımızda, insanların kendi gerçekliklerini saptırmak ve kendilerini olmadıkları biri gibi görmek için sürekli dış dünyaya yöneldiklerini görürüz. Yargıları, hor görmeleri, nefretleri hep kendi dışlarındaki insanlar içindir. Ancak kendi karanlıklarıyla yüzleşmekten kaçan insan, aslında kendi tekâmül sürecini de kaçırmış olur. Taktığı maskelerle, sahte benliklerle ve sahte bir mutluluk illüzyonuyla yaşamayı tercih eder.

Oysaki maskeler gerçeği gizler ama onu değiştiremez. Bastırılan yönler ortadan kaybolmaz; aksine, bastırıldıkça daha güçlü bir şekilde geri döner. İnsan kendi gerçeğini, kendi karanlığını ne kadar inkâr ederse, o kadar bölünür. Oysa tam bir birey olmak ve gelişmek için, gerçekliğe cesurca bakmamız gerekir. Gördüklerimiz hoşumuza gitmeyebilir, ancak kendi parçalanmış benliğimizi toparlamak ve maskemizin altındaki gerçek benliği tanımak, çok daha üstün bir varoluş ve bakış açısı geliştirmemizi sağlar.

Ne kadar reddedersek reddedelim, gölgemiz bizimle hep beraberdir. Hatta bazen farklı yollarla kendini gösterir. Belki de başkalarında en çok rahatsız olduğumuz şey, aslında içimizde bastırdığımız duyguların bir yansımasıdır.

Bugün kendimize şu soruyu sormaya cesaret edelim: Başkalarını yargılamadan önce, kendi içime bakmaya hazır mıyım?

Güncel Haberleri