TSK HALKI TATMİN EDİCİ AÇIKLAMAYAPMALI

Dün bir toplantıda, Genel Kurmay Başkanı Org Başbuğ " Yanlış bilgi felakettir; önce her işin hakikati aranmalı" diyerek, bir gerçeği gündeme getirdi ama Genel Kurmay ve hükümet, son günlerdeki gelişmeler hakkında, kamuoyunu,...

Dün bir toplantıda, Genel Kurmay Başkanı Org Başbuğ " Yanlış bilgi felakettir; önce her işin hakikati aranmalı" diyerek, bir gerçeği gündeme getirdi ama Genel Kurmay ve hükümet, son günlerdeki gelişmeler hakkında, kamuoyunu, tatmin edici bir açıklama yapmadı. Tablo bu olunca kamuoyunda ve medyada farklı görüşler yer alıyor. Nitekim bir okuyucumuz Pazar günkü yazımdan sonra, " ... Sürekli askeri savunuyor, askerin bazı kesimlerce yıpratılmak istendiğini, yazıyorsunuz. Peki, askerin, özellikle de Evren, Özkök, ve Büyükanıt gibi, generallerin, hiç mi sorumluğu yok?" diyerek, sitem etmiş.
Doğrudur. Bugüne kadar bazı çevrelerce, askerin etkisiz hale getirilmek istendiğini, TSK' nın, asimetrik ve psikolojik savaşla, karşı karşıya olduğunu, her vesile kamuoyu ile paylaştık. Ancak Türk Silahlı Kuvvetlerini, etkisiz hale gelmesinde veya kamuoyun da güven kaybetmesinde, bazı kesimleri payı olduğu gibi, Orgeneraller, Hilmi ÖZKÖK, EVREN ve BÜYÜKANIT' ın da payı var.
Hatırlıyorum da, o günlerde, Cumhurbaşkanı, A. Necdet Sezer'in, görev süresinin dolması ile de Türkiye'de, bir cumhurbaşkanlığı krizinin çıkması kaçınılmaz görünüyordu. Bu aşamada, ÖZKÖK' e, kim söyledi veya yönlendir bilinmez, Genel Kurmay Başkanı ÖZKÖK, taraflarca kabul edilebilir bir cumhurbaşkanı adayı profili vermeye başladı. Hatta aile fotoğrafı çektirdi. AKP hükümetiyle "uyum" içinde çalışmaya gayret etti. ÖZKÖK' ün, AKP 'ye karşı tavrı da değişti. Sonuçta beklentisi, boşa çıktı ama Orgeneral ÖZKÖK' ün, bu tutumu, TSK' ya güven ve itibar kaybettirdi.
Orgeneral ÖZKÖK, Milliyet`e, 9 Temmuz 2008`de yaptığı açıklamada da,"Darbe girişimi var da demem, yok da demem` diye konuşmuştu. Oysa General Çetin Doğan imzalı 'Balyoz' darbesini, dönemin Genelkurmay Başkanı ÖZKÖK 'ün önlediği söyleniyor. Bu durum ve muallâkta kalan ifadeler, TSK' yı da töhmet altında bıraktı
Yine Genelkurmay yaptığı açıklamada, 5-7 Mart 2003'te yapılan toplantıların dış tehditlere karşı bir tatbikat programı olduğunu öne sürmüştü. AKP'yi devirmek için, Balyoz planının hazırlandığını söyleyenleri, "akılsız" ve "vicdansız" olmakla suçlamıştı. Daha sonra Milliyet'ten Fikret Bila' ya konuşan askeri yetkililer, darbe planının kişisel hareket eden ve yetki alanının dışına çıkan, askerlerce hazırlanmış olabileceğini açıkladılar. Böylece darbe planı Karargâh tarafından doğrulanmış oldu.
Diğer yandan Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN, Genel Kurmay Başkanı BÜYÜKANIT' la yaptığı görüşmenin, kendisiyle mezara gideceğini söylemesi, pek çok soruyu da gündeme getirdi. Bugüne kadar bu görüşmenin içeriği hakkında, her iki tarafta bir açıklama yapılmadı. Elbette TSK' nın, en üst makamında bulunan kişilerin, beklenti içinde olması veya mezara gidecek görüşmeler yapması, Türk Silahlı Kuvvetlerine, halk nazarında güven kaybettirdiği gibi, pek çok söylentiyi ve soruyu da beraberinde getirdi. Şayet, ÖZKÖK ve BÜYÜKANIT, döneminde darbe girişimi olmuşsa, her iki komutanda, yargı önüne çıkartılmalıdır. Çünkü TSK' da işler, emir-komuta zinciri içinde yapılır.
Gelişmeler bu olunca da, Genelkurmay, TSK' yı, töhmet altında bırakanlardan da hesap sormalıdır. Çünkü her iki komutanın da yargıya gitmeme gibi bir ayrıcalığı ve lüksü yoktur. Hükümet de, gereğini yapmalıdır. Çünkü darbe planının, AKP hükümetini düşürmeyi hedeflediği söyleniyor. Ancak Başbakan Erdoğan "Bizi karanlık tünellere sokmak istiyorlar, bu hain planlara boyun eğmeyiz, biz zaten zamanında bunları biliyorduk" sözleri ile zihinlerdeki soruları daha çoğalttı. Mademki o günlerde darbe planları biliniyordu, Hükümet gereğini niçin yapmadı veya Orgeneral ÖZKÖK, görevden neden alınmadı? Ümraniye davasında darbe günlüklerini tutan gazeteciler tutuklanırken, onlar neden tutuklanmadı? Hükümet ve Genelkurmay, insanların zihninde oluşan bu tür sorulara, en azından bir açıklık getirmek zorundadır. Çünkü bu belirsizlik, A&G araştırma şirketinin, yeni anketine göre %90 civarında olan, halkın orduya güveni, son darbe ve suikast iddialarıyla % 63.4'e düştü..
Darbe ile ilgili işin özü acilen aydınlığa çıkartılmalı, tartışmalar da bitirilmelidir. Bir sürecin uzatılması hukuka saygı, demokrasi gereği demek de yanlıştır. Ne yapılması gerekli ise o en kısa zamanda yapılmalıdır. Çünkü TSK ile ilgili tartışmalar, Türkiye'ye ve Silahlı Kuvvetlere çok ciddi zarar verdiği gibi, dünyada da itibar kaybettiriyor.
Her türlü olumsuzluğa rağmen, Türk Silahlı Kuvvetleri' ne karşı, asimetrik ve psikolojik savaş açanlara karşı, halkımız tepki göstermek ve vatanın, güvenliğini, bütünlüğünü ve bağımsızlığını teslim ettiğimiz, TSK' ya da sahip çıkmak zorundadır. Çünkü birkaç komutanın hatasını veya darbe girişimini, Kuruma yüklemek haksızlıktır. Hedef, TSK olmamalı, varsa kurum içinde yanlışlık yapanlar, hem TSK, hem de yargı, gereken cezayı vermelidir. Çünkü rütbesi ve makamı, ne olursa olsun, kimsenin, Türk milletinin gözbebeği olan TSK' yı, yıpratmaya veya TSK' ya, kamuoyu nazarında, itibar kaybettirmeye de hakkı yoktur. Çünkü başka bir Türk Silahlı Kuvvetleri yok.

Haberleri