Siyasi partiler, her seçim öncesi, kamuoyunun hassas gördüğü konuları ele alıyor ve bu konu üzerinden, seçmene mesajlar gönderiyorlar. Son yıllarda, "TERÖR" ve "DİNİ" konular, ön planda. Yerel seçimler öncesi, türbanın gündeme getirilmesi de bu geleneğin bir devamıdır.
Nitekim MHP Lideri Bahçeli, "Başörtüsü sorunu kangren haline gelmiştir. Türk Milleti'ni inciten bu sorunun, zaman içinde kemikleşerek çözümsüzlük sürecine itilmesinin en büyük sorumlusu, başörtüsünü siyasi amaçlarla istismar eden siyasi zihniyetlerdir" ve "Siyaset, başörtüsünden elini çekmelidir. Bu konuyu, ekonomik geçim kapısı olarak gören çevreler bundan vazgeçmelidir." sözleri ile bu durumu, en güzel şekilde ifade etti ama kendisi de türban tartışmaları içinde yer aldı.
Yerel seçimler öncesi Türkiye, Ak Parti' nin önerileriyle alevlenen, türban tartışmalarına odaklandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, çıkışıyla başlayan ve MHP'nin önerisiyle de yeni bir boyut kazanan tartışmalar, kurumları da karşı karşıya getirdi
Hukukçulara göre, AKP ve MHP tarafından önerilen, "Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetinin sunulmasında ve bu hizmetlerden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır" ibaresini içeren öneri kabul edilirse, türban, ordudan, mahkemelere, okullardan, hastanelere kadar girecektir.
Bugün, Genelkurmay Başkanlığı ve orduevleri dahil, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tüm kademelerinde 'siyasi simge' olarak kullanıldığı için, türbana izin verilmiyor. Anayasa'da söz konusu değişiklik olursa, her türlü kamu hizmetinin sunulmasında serbestlik olacağından, TSK' da da türban tartışmasının kaçınılmaz olacaktır. En azından, bir kesim tarafından mutlaka istismar ve tartışma konusu yapılacaktır.
Danıştay Başkanlar Kurulu, "Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Bu dört nitelik cumhuriyetin değiştirilemeyecek, değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek anayasal temel hükümleridir" denildi. Ve "söz konusu girişimlerin eğitim kurumları ile sınırlı kalmayacağı ve sonuçta toplumsal barışı da zedeleyeceği kaygı ile izlenmektedir" denildi.
Meclis Başkanı Köksal Toptan ise "Yargı ancak normları, Anayasa ve Hukuk Devleti ilkelerine göre yorumlar ve bir sonuca varır. Burada da kendisinin yasa koyucu yerine koyamaz. Norm ihdas edemez. Keyfiliğe yönelemez" diyerek, ortamı daha da gerdi.
Yargıya göre, bu dört nitelik, Hukukun evrensel ilke ve kurallarını yaşama geçirmeyi amaç edinen devletler, kişi hak ve özgürlükleri konusunda, yargısal denetim yapan ulusal ve uluslararası yargı organlarının kararlarını, göz ardı etmemeli, bu kararları bertaraf edici anayasal ve yasal düzenleme yapmaktan da kaçınmalıdır.
Ankara' da, tansiyonu yükselten türban tartışması, farklı değerlendirmeleri de beraberinde getirdi. Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, gündeme getirilen değişikliklerin, Anayasa'nın değiştirilemez nitelikteki maddelerine aykırı olduğunu ve parti kapatmayı gerektirdiğini savundu. "AKP şimdiye kadar kapatılmalıydı" diyen Sayın Savaş, Fazilet ve Refah partilerinin kapatılmasını örnek göstererek, "Cumhuriyeti koruyacak güçler devreye girer" dedi.
Elbette Türbanla ilgili gelişmeler, parti kapatır mı önümüzdeki günlerde görülecektir. Ancak bunun kolay olmadığı da ortada ama en azından ülkede huzursuzluk yaratır, dış ve iç şer odaklarında, ekmeğine yağ sürer.
Hele bu konuda, bir halk oylaması gündeme getirilirse, bu ülkeyi çok tehlikeli bir sürece götürür ve bölünme noktasına taşır. Zaten etnik temelde bölücü tehdidiyle karşı karşıya olan Türkiye, bir de din temelinde, bir ayrıma sürüklenir.
Ayrıca üniversitelerde, türban serbest bırakılsa bile, mezun olanlar, mutlaka kamuda görev almak isteyecektir. Bu istekler, yerine getirilmediği ve türban çıkar malzemesi yapıldığı sürece de, türbanı ilgili tartışmalar gündemi sürekli işgal edecektir.
Öte yandan tanınmış işadamı George Soros, dünya piyasalarını alt üst eden finansal sarsıntıyı, "60 yılın en kötü piyasa krizi" olarak nitelendirdi ama Türkiye' de, iktidar ve muhalefet hala ekonomik krizle değil de türbanla meşgul.
Buca hercümercin bir anlamı var.
Türkiye, "değişememe" krizi yaşıyor.
Ne değişebiliyor, ne de eskisi gibi yaşayabiliyor. O yüzden de yönetilemiyor.
TÜRBAN TARTIŞMASI BİTMEZ...
Siyasi partiler, her seçim öncesi, kamuoyunun hassas gördüğü konuları ele alıyor ve bu konu üzerinden, seçmene mesajlar gönderiyorlar. Son yıllarda, "TERÖR" ve "DİNİ" konular, ön planda. Yerel seçimler öncesi, türbanın gündeme...