Maliye Bakanı Sayın Unakıtan' ın, "Beylikova'da hayvancılık organize bölgesini kurmak için imza attık," sözleri, Eskişehir' de tarımla uğraşan vatandaşlarımız arasından heyecan yarattı. Ancak kırsal kesimde kuraklık, en önemli gündem maddesidir. Hükümetin kuraklık nedeniyle, aldığı kararların, hayata geçirilmesini istiyorlar. Köylünün, beklentileri gerçekleşir mi önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ancak son yıllarda çeşitli nedenlerle köyden, büyük kentlere göç hız kazandı. Tarım alanlarının büyük miktarı atıl olarak bekletiliyor. Özellikle de meyve ve sebzeye pazar bulunamadığından, ya tarlada çürüyor, ya da yok pahasına satılıyor.
Oysa çok partili dönemde, her gelen siyasi iktidar, "Kalkınma Köyden başlayacaktır" ifadesini kullandı. Ancak hiçbir siyasi iktidar, bu vaadini yerine getiremedi. Hatta bu vaat entelektüel çevrelerce yadırgandı ama aynı çevreler,"Serbest Pazar Ekonomisini" öne sürerek, tarımın desteklenmesini söylediler.
Ayrıca Türkiye'de, köylüyü destekleme girişimleri devede kulak oldu. Çünkü batı ülkelerinde çiftçinin genel nüfusa oranı %5-6 arasındadır. Bizde ise bu oran, %40'ın üstündedir. AB'de nüfus aktif nüfusun %5'i olurken, AB'de bütçesinden ayrılan pay,%46'dır. Yani AB'de bütçesinin, yarıya yakın kısmı tarım kesiminin desteklenmesine ayrılmıştır. Buna rağmen de AB, bu desteklemeyi yetersiz görmektedir.
Türkiye'de ise destekleme oranları her geçen yıl azalıyor. Girdi fiyatları yükselirken mahsullere verilen taban fiyatlarda, ciddi düşmeler var. 1980'li yıllardan itibaren, yanlış ve haksız tarım politikaları, yanında tarım ürünlerinin ithalatının serbest bırakılması da kötü gidişin tuzu biberi oldu. Bu nedenle de, geçmişte tarım ürünleri açısından kendi kendine yeterli yedi ülkeden biri olan Türkiye, Bugün siyasi otoritenin hataları nedeniyle, tarım ürünleri ithal eden bir ülke haline getirildi.
Kırsal kesimdeki diğer bir tehlike de, "EROZYON" dur. Bu yolla yılda 1.4 milyon ton verimli toprak yok oluyor. Her yıl, KKTC kadar bir toprağı kaybediyoruz. Erozyonun önlenmesi için, mutlaka mera ıslah çalışmalarına ve ağaç dikimine hız verilmeli, mevcutları da en iyi şekilde korunmalıdır.
Elbette Eskişehir'de, Türkiye'deki tarım politikalarından etkilenmektedir. Özellikle de hububat ve pancara verilen taban fiyatlar, Eskişehir çiftçisini sürekli mağdur etti. Çünkü Eskişehir tarımı, iki temel ürüne dayanmaktadır. Hububat ve şeker pancarıdır. Bu iki temel ürün de, siyasi otoritenin, "HALKIN EKMEĞİ" ne bakış açısıyla, sürekli fiyat baskısı altında tutulmuş, İki ürün de uluslararası pazarlara açık olmadığı için, kaynak yaratamamıştır.
Şu bir gerçek ki, hububat ve pancara, Ankara'da taban fiyat verilmektedir. Ankara daki taban fiyatı belirleyicisi siyasi irade ise siyasi geleceğini ve çıkarını düşünerek, halka ucuz ekmek ve şeker yedirebilmek için maliyet ve fiyat ilişkisini hiç dikkate almaksızın, Eskişehir'deki iki temel ürünün fiyatını, sürekli baskı altında tuttu ve Eskişehir çiftçisini de sürekli mağdur etti.
Eskişehir' in, ekonomisine tarımın katkısı yıllarca küçümsenmeyecek boyutlarda oldu. Bu katkı daha da artırılabilir ve sanayi ve ekonominin motoru haline de getirilebilir. Yeter ki tarım alanları, daha verimli kullanılsın, tarıma dayalı sanayi yatırımları teşvik edilsin ve destek verilsin. Dünyadaki, tarımla ilgili teknolojiler de zamanında tarım sektörüne aktarılsın. Çiftçi ile ilgili seminerlere de, süreklilik kazandırılsın.
Elbette çiftçi ile ilgili alanda siyasi otorite kadar, çiftçi ile ilgili sivil toplum örgütlerinin, özellikle de Ziraat odalarının da sorumluluğu vardır. Ancak ziraat odaları Noter görevi görmekte, tarımda verimi artıracak tek girişimde bulunmamaktadır. Bu duruma pek çok kere yasal çözüm bulunması için, milletvekillerine ilettik ancak çözüm bulunamadı.
Nitekim Eskişehir Milletvekili Murat Mercan'a, meslek odalarının, özellikle de Ziraat odalarının durumunu ve yapılması gerekenleri detaylı bir şekilde aktardık. Kendisinden, TBMM' de çözüm bulunmasını istemiştik. Ancak bir gelişme olmadı.
Yıllardır, ülkemiz ve Eskişehir'de tarımdan beklenti, sadece nüfusu doyuracak bir araç olarak değerlendirildi. Oysa tarım ürünlerinde global ve ulusal pazarlarda rekabet edilmek isteniyorsa, tarımda sanayileşmeden başka çıkar yol olmadığını vurgulamak ve buna göre de stratejiler belirleyerek hayata geçirmek daha akıllıca bir yol olacaktır.
TÜRK TARIMI, HER GEÇEN GÜN KAN KAYBEDİYOR
Maliye Bakanı Sayın Unakıtan ın, "Beylikova’da hayvancılık organize bölgesini kurmak için imza attık," sözleri, Eskişehir de tarımla uğraşan vatandaşlarımız arasından heyecan yarattı. Ancak kırsal kesimde kuraklık,...