Bir okyucumuz, “İlahiyatçı, Prof. Dr. Mustafa Karataş'ın 7 ekranlarındaki canlı yayında, " Bölücülüğü ortaya attılar. Hainliği ortaya attılar. Kürtçülük, Türkçülük, bir takım fitneyi önce soktular sonra da kulaklarına fısıldadılar ki onlar sizin hakkınızı vermedi." ifadeleri bizleri üzdü,” dedi ve bazı açıklamalarda da bulundu.
Ancak Sayın Karataş, tepki çeken sözlerinin ardından, Twitter hesabından, “Doğu Türkistan ve özbek gelinim var. Onların davalarının destekçisiyim. Türklüğümüze, hamdederiz dedim. Bunu anlamayan muannit Türkçü geçinenlerden, ben daha fazla Türkçüyüm ve daha fazla Türk milletini seviyorum" ifadelerini kullandı.
Aslında kim, ne derse desin, Türkler, tarihin hiçbir döneminde, ırkçılık ve ayarımcıık yapmamıştır. Irkçılık nedir bilmeyen, bir millet olmasına rağmen de sürekli dış ve iç şer odakları tarafından, ırkcılıkla suçlandı. Hata kurumlardan, TüRK” kelimesinin kaldırılmasını istediler.
Nitekim Yahudi kökenli George Soros’un, desteklediği, Ankara’da yapılan, “Dünya Demokrasi Hareketi paneli”nde, de kurum adlarındaki “Türk” kelimesinin, kaldırılması, Türk milleti yerine de “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” önerilmişti.
Başkentin, göbeğindeki bu toplantıya, ilk tepkiyi gösteren, Türk Tarih Kurumu’nun, eski Başkanı Sayın Ali Birinci, “Türk kelimesi bazıları için, habis bir ur gibi! Türkler olmasa diğer unsurlar da olamazdı. Herkes, Türk’e borçlu olduğunu bilsin.” demişti.
Bu konferansın, etkisi var mı bilinmez ama Türkiye Cumhuriyeti'nin, her köşesinde vatandaşlarına hizmet veren, kurum tabelalarından, Türkiye Cumhuriyeti'nin kısalması olan "T.C." ibaresinin kaldırıldı.
Bugün de Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) adından, ‘Türk‘ ve Türkiye Barolar Birliği’nin (TTB) adından ‘Türkiye‘ kelimesinin çıkarılması isteniyor.
Bazı siyasiler, sözde aydınlar, köşe yazarları, Türkçülüğü, bölücülükle ifade edereken, Patrik Bartholomeos TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda, vatandaşlık tanımı, " Türk Devletine, vatandaşlık bağıyla bağı olan herkes,, din, mezhep, dil ve etnik köken gözetmeksizin Türk’ tür. Türklük, bütün Türk vatandaşlarının, berabarce varlığının ve dayanışmasının ifadesidir.” diyerek tanımlamıştı.
Yine bir TV programına katılan, Ermeni asıllı Dikran Kevorkyan, ise “Türk vatandaşı değil, Türk’üm... Ben Hıristiyanım. Hıristiyanlığım başka bir şey, bu bayrağın altında yaşamaktan duyduğum gurur başka bir şey......Demek ki benim Türkiye’m, bu hale geldi öyle mi? Bu milleti kim ateşleyecek? Türkiye’yi parçalamak istiyorlar. Türkiye’nin jeopolitik konumunda, zenginliklerinde gözleri var, Kurtuluş Savaşı’nı hazmedemeyenlerin gözleri var.” diyerek politikacılara, özellikle de siyasi otoriteye ve sözde aydınlara, çok anlamlı mesajlar vermişti.
Ayrıca ATATüRK, "Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde yaşayan, Türk dili ile konuşan Türk kültürü ile yetişen, Türk ülküsünü benimseyen, her vatandaş, hangi din ve mezhepten olursa olsun Türk’tür, Türk Milliyetçisidir."demiştir.
Gerçekler ortada iken, Avrupa Birliği’nin, açıklanan ilerleme raporunda, da Türk Ceza Kanunu’ nun 301. maddesi, yer aldı. Avrupalılar, Türklüğe hakarete ceza öngören maddenin değiştirilmesinde ısrar etmişti.
Türkiye’deki işbirlikçiler de AVRUPA Birliği’ nin, bu isteğine, destek verdiler. Avrupa Birliği’nin, ilerleme raporunda, Türklüğe hakarete hapis cezası öngören 301. maddenin, hiç gecikme olmaksızın değiştirilmesi istendi,
Peki, 301. madde ne diyordu?
-Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini, alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar, hapis cezası ile cezalandırılır.
-Hükümeti, devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar, hapis cezası ile cezalandırılır.
- Türklüğü aşağılamanın, yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.
- Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz
Türk kimliği taşıyan insanlara veya devletin kurumlarına, hakaret etmeye, kimin hakkı var? Zaten hakaret içermeyen eleştiriler, yasa da suç sayılmıyor. Hülasa bunların amacı “üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir.”
Sonun da da AB ve iç ve dış şek odaklarının dediği oldu. 301. Madde kaldıırldı.
Oysa diğer Avrupa ülkelerinde de benzer yasalarda benzer hükümler var. Durum bu iken AB, Türkiye’ den, 301. madde’ nin kaldırılmasını istedi. Türkiye’deki kişi/kişiler, bazı siyasiler, köşe yazarları ve sanal aydınlar da aynı düşüncede oldu ama Türk kökenli olmadığı halde, ülkemizde yaşayan azınlıklardan bile, bu duruma tepki gösterdi.
Türk Halkı, dış ve iç şer odakların, her türlü senaryolarına karşı, kimliğini, bağımsızlığını, birlik ve beraberliğini korumak, zorundadır. Aksi halde, Rahmetli Turgut öZAKMAN’ nın, "DİRLİĞİN, BİRLİĞİN, DİLİN, BENLİĞİN, TARİHİN, YURDUN, ADIN, BİR KEZ DAHA GİDERSE, BİR DAHA Hİç GERİ DöMEZ…" uyarısı, hayata geçer. Son pişmanlık da fayda vermez.
. Ayrıca Türk Milliyetçiliği, sosyolojik ve psikolojik esaslara dayanır. Kan değil ruh ve eşit değerler arar. Eşitlik prensibine dayanır. Türk Milliyetçiliği, ırkçılık, kozmopolitizm, mukaddesatçılık, şovenizim, totaliter milliyetçilik gibi akımlara karşıdır. çünkü bu unsurları içeren veya hedefleyen, milliyetçilik, antidemokratiktir.