TÜRKİYE VE BATI ÜLKELERİ

      EKMM’ nin, Ocak ayı toplantısında, konuşmacı,  CHP Eskişehir Milletvekili Sayın Cemal Okan YÜKSEL, genel gündem de :"TERÖR ve GÜVENLİK” di.             Sayın YÜKSEL, terörden bahsederken, AK Parti’yi,...

      EKMM’ nin, Ocak ayı toplantısında, konuşmacı,  CHP Eskişehir Milletvekili Sayın Cemal Okan YüKSEL, genel gündem de :"TERöR ve GüVENLİK” di.
             Sayın YüKSEL, terörden bahsederken, AK Parti’yi, ön plana getirdi. Ancak terörün esas nedeni olan emperyalist güçlerden ve Türkiye üzerindeki senaryolardan hiç bahsetmedi. Oysa dünya ve ülkemizdeki terör örgütlerinin arkasında, emperyalist güçler var.
           Nitekim Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan,  Batılı ülkelerini kastederek  "Sizler terör örgütlerine kalkar, bu bölgede her türlü silah yardımını yaparsanız, ondan sonra bunu bir kılıfa koyarak, 'Hayır biz silah göndermiyoruz, mühimmat gönderiyoruz' derseniz, kusura bakmayın, biz bunu yutmayız." Sözleri ile gündeme taşıdı.
             Aslında terörle ilgili, Batı ülkelerinin, desteği yadırganmamalıdır. çünkü yıllardır, batılılar, güçlü bir Türkiye’nin, kendileri için ne ifade ettiğini çok iyi biliyorlar. Bunun içinde, Türkiye’de, etnik ve mezhepsel nefret ile  bir çatışma ortamı yaratarak menfaatlerini, kollamayı ve korumayı, temel bir politika olarak benimsemişlerdir. 
             Ayrıca Türkiye, değişen dünya dengeleri içerisinde, Ortadoğu, Balkanlar ve Orta Asya ekseninde, kilit ülke durumuna geldi. Stratejik önemi daha da arttı O nedenle de Batı ülkeleri, bölgede güçlü bir Türkiye istemiyorlar.
             Yine Batı ülkelerinin, Türk toplumuna karşı giriştikleri savaşlarda, daima din ve etnik faktör, ağır basmıştır. Ayrıca  Batı dünyası, Osmanlı İmparatorluğu’nun, Avrupa içlerine kadar sarkarak oraya yerleşmesini de hiçbir zaman affetmemiştir.
             Osmanlı Devleti’nin, zayıf düştüğü günlerde,  ortaya çıkartılan, “Şark Meselesi” doğrudan doğruya,  Müslüman Türklerin, Avrupa’dan kovulmasını öngören,  dini karakterli bir plandır.  Bu uğurda, büyük propagandalar yapılmış, Balkan toplumlarında, milliyetçilik hisleri kamçılanmış, önce ayaklanmalar, sonra savaşlarla da istenen sonuca ulaşılmıştır.
             Balkanlarda, uygulanan senaryoların benzerleri, yıllardır, Türkiye’ de, etnik yapı üzerinde oynanmak isteniyor. Büyük mal ve can kaybına da neden olan,  Güneydoğu’ daki gelişmelerin, Balkanlarda uygulanan senaryoların bir uzantısıdır.       
            Diğer taraftan, Ortadoğu ile birlikte, Orta Asya ve Kafkasların zengin enerji kaynaklarının, Batı tarafından kontrol altına tutulup kullanılması, hayati önem kazanmıştır. Yakın ve gelecekte,  bölgedeki bu kaynakların, Anadolu üzerinden Akdeniz limanlarına aktarılmasıyla, Türkiye bir enerji merkezi olacaktır.
            Bu gelişme, Türkiye’nin, önemini daha da artıracaktır. Türkiye’nin, bölgedeki önemi, her dönem, Batı’yı rahatsız etmiştir. Batı ülkeleri, çıkarları nedeniyle, bölgede etkili bir Türkiye istemiyor.
             öte yandan Türkiye, Atatürk döneminde, Lozan’ dan itibaren, dış borç almamaya özen gösterdi. Bilakis Osmanlı Devletinin de  borcunu ödedi. çünkü Lord Curzon, “ EĞER İLERDE, BİZE BORç ALMAK İçİN GELİRSENİZ CEBİNİZDEKİ BUGüN KABUL ETMEDİĞİNİZ BüTüN SİYASİ TAVİZLERİ çIKARACAĞIZ” demişti. 
             Yine ABD Başkanı, “ BİZ MALİ GüCüMüZLE, DEVLETLERİ İSTEDİĞİMİZ GİBİ YöNLENDİREBİLİRİZ.” diyerek, bir gerçeği ortaya koymuştu.
                 ABD, Lozan’daki bu senaryosunu,  IMF ve Dünya Bankası ile Türkiye’de yıllardır sürdürdü. Bu sayede, hükümetlerin ekonomik icraatlarına yön verdi. 
              Halbuki bu tür senaryolarla ilgili tarihi uyarılarda oldu Nitekim 1911’de yayınlanan, “Alem-i İslam ve Avrupa” adlı kitapta yer alan “…Yine tekrar ediyoruz ki, zamanımızda bir memleketi, istila yalnız topla tüfekle yapılmaz. Zamanımızı en istilacı ordusu: Avrupa komisyoncuları, tellalları, gezgin ticaret memurlarıdır. Bu barış sever düşmanlara kucağımızı açarsak, İktisadi istikbalimizi kaybetmiş oluruz. İktisadi İstiklale malik olmayan bir millet ise,siyasi istiklalini mihnet yükü gibi taşır gider” ifadeleri yer almıştır.
              Ayrıca Türkiye, Batı’nın, ülkemiz üzerindeki senaryoları karşısında, birlik ve beraberliğini de korumak zorundadır. çünkü Batı biliyor ki, Türklere zararı, yine Türkler verir.  çünkü tarihteki Türk toplumunun kurduğu, 16 devlet, başka toplumlarca değil, kendi insanımız tarafından ortadan kaldırılmıştır.
               öte yandan bugünde, Türkiye’nin, dost bildiği, hatta NATO’ da kader birliği yaptığı ülkeler, Türkiye’de “ETNİK” ve “DİNSEL”  nefret yaratarak, bir çatışma ve dağılma sürecine, sokarak hedeflerini gerçekleştirmek istiyorlar.
             Nitekim Türkiye’ nin,  müttefiki, ABD  ve  AB ülkelerin  yönetimleri, yıllarca PKK’ya , bugünde,  ABD, Suriye'nin, kuzeyinde federasyon ilan eden,Türk hükümeti’nin  de terör örgütü olarak tanımladığı, PYD' ye,  destek veriyor..
                Türkiye’ nin, iç ve dış şer odakları ile mücadelesinde, her türlü sorununu çözümünde,  huzur içerisinde yaşama ve devamlılığının sağlanmasında, birlik ve beraberliğin önemi büyüktür. O nedenle de Türk halkı, ülkemiz üzerindeki senaryolar karşısında, kısır çekişmelerden, uzak durarak, alternatif stratejiler üreterek, birlik ve beraberliğini de koruyarak, dış ve iç şer odakları ile mücadele etmek zorundadır.


Haberleri