TÜRKİYE'DE DOKTOR OLMAK

Türkiye’de, hekimlik yapmakta güçtür. İnsan sağlığı ve sorunlarıyla ilgilenmek, hekimliğin, sürekli bir hizmet olması, çalışma saatlerinin belirsizliği, nöbet, özelikle de, hükümetlerin, planlı olarak yaptıkları, sağlık...

Türkiye'de, hekimlik yapmakta güçtür. İnsan sağlığı ve sorunlarıyla ilgilenmek, hekimliğin, sürekli bir hizmet olması, çalışma saatlerinin belirsizliği, nöbet, özelikle de, hükümetlerin, planlı olarak yaptıkları, sağlık hizmetine ve hekime bakışı açısı, özlük hakları ile ilgili sorunlar, hekimlik yapmayı, daha zor hale getirmiştir. Halkımızda, bunun farkındadır.
Nitekim sağlıkla ilgili, yazılarımızdan sonra gelen, e-maillerde, Okuyucular, doktorların, zor şartlarda görev yaptıklarını, çok fazla hastaya baktıklarını, Performansa, dayalı ücretlendirmenin de kaliteyi düşürdüğü görüşündeler.
Performans adı altında, kamu hastanelerinde ve benzer şekilde hak ediş olarak, özel hastanelerde, sürdürülen, ciro artırma hedefli uygulamaları, hekimi, daha fazla sayıda hasta bakmaya, daha fazla işlem yapmaya yönlendirmektedir. Bu de doktor ve hastaları zor durumda bırakırken, sağlık sektöründe kaliteyi de düşürüyor.
Performans, tıp alanında, gerekenden fazlası demektir. Bu durumda, hastalar, zarar görecek ve sağlık maliyetlerinde, önemli artışlar görülecektir, Oysa sağlık hizmetlerinde, ana amaç bellidir: Hastanın, zarar görmemesidir.
Ayrıca doktorların, aldığı ücret yetersizdir. Bugün doktorların, aylık sabit maaş 2800 liradır. Performanstan elde edilen para, emekliliğe yansımamaktadır. Bu yüzden doktor emeklilik maaşı da 2500 lira civarındadır. Ayrıca performanstan, elde edilen gelir de vergi matrahı hesabına dahil edilmektedir. Bu yüzden, erkenden vergi dilimine girilmekte, hak edilen paraların, çok büyük kısmı, vergilere gitmektedir.
Performans kaygısı nedeniyle, doktorlar bir koşuşturmaca içine girmekte, daha fazla para kazanma adına, bazen gereksiz tahlil ve tıbbi işlemler yapmaya, doktorları daha fazla hasta bakmaya, fazla ameliyat yapma çabası, tıbbi hizmetin kalitesini de düşürmektedir
Siyasi çıkar nedeniyle, her kente, Tıp Fakülteleri açılması, öğretim elemanlarının yetersiz sayıda olması, gerekli fiziksel şartları sağlayacak imkân olmaması, Tıp fakültelerin de dolaysıyla da tıp eğitiminde, kaliteyi düşürdü.
Tıp Fakültelerinde uygulanan performans, tedavi edici hekimliği, ön plana getirirken eğitim ve Ar-Ge çalışmalarını ikinci plana düşürdü. Oysa Tıp Fakültelerinde öncelik eğitim ve Ar-Ge olmalıdır.
Ülkemizde, sağlık alanında bazı olaylar nedeniyle, hastaların, sağlık çalışanlarına, karşı tutum ve davranışları gün geçtikçe kötüleşmekte, her gün onlarca çalışan, hasta ve yakınının, sözlü ve fiziksel şiddetine, maruz kalmaktadır, hatta doktorlar öldürülmeye bile başlanmıştır. Bu nedenle, tüm sağlık çalışanları, can güvenliği korkusu yaşamaktadır
Eğitim sisteminden seçilerek gelen, en zorlu sınavları atlatarak, yıllar süren tıp eğitiminin ardından, mesleğe atılan, hekimlerin, emeğinin karşılığı alamamaktadır. Ancak sağlıkta getirilen, performans adı altında ödenekle, geçimlerini sağlamaktadırlar.Hastalanıp rapor aldıkları veya yıllık izin kullandıkları takdirde,bu parayı alamamaktadırlar..
Sağlık çalışanları arasında, depresyonun, psikolojik rahatsızlıkların, yoğun çalışma şartları sebebiyle fiziki rahatsızlıklar artmaktadır. Hekimler üzerinde, bir toplumsal baskı da var. Son dönemde hekimlere yönelik, ortaya atılan olumsuz söylemler, halkta yaratılan, hekimler 'çok para kazanıyor' algısı, mecburi hizmet dolayısıyla parçalanmış aileler ve gelecek kaygısı, hekimleri depresyona sürüklüyor.
Tam Gün Yasası"nda, Sağlık Bakanlığı, Üniversiteler ve Türk Silahlı Kuvvetleri kadrosunda çalışan tüm hekimler, mesai saati içinde çalıştıkları halde, Maaş+ek ödeme (Performans sağlık tazminatı) alabilecekler, halbuki kurum tabipleri, mesai saatleri dışında ek işler yapmak zorunda kalarak, o da yapabilirlerse, ancak o kadar para kazanabilecektir.
Sağlık Bakanlığı personeline, verilmeye başlanan, "performansa dayalı döner sermayeden ek ödeme" uygulamasından, kurum tabiplerinin yararlanamıyor olması, bu kadrolara olan ilgiyi gün geçtikçe azalttı. Kurumdan, kuruma değişse de, bazı yerlerde, "sadece maaş", bazı yerlerde "maaş+düşük ek ödeme" alan kurum tabiplerinin, çoğu geçinebilmek için, ek işler ve part-time işyeri hekimliği, yapmak zorunda kalmaktadır
Yoğun tempo, performans ve hak ediş zorlaması, fiziki şartlar, bilimsel donanım, mesleki bağımsızlık, eşit ve adil bir ücretlendirme . Bunun yanı sıra şiddete davetiye çıkaran sorumsuz beyanatlar ve söylemler, doktorluk mesleğine ve sağlık hizmeti alan hastaları da zor durumda bırakıyor.
Aslında "DOKTORLUK" kutsal, onurlu ve itibarlı bir meslektir. Her doktor, bilgi, beceri ve tıp teknolojisini, her türlü imkânsızlığa ve engele rağmen, hastalara gerçek anlamda yardımcı olabilmek için kullanır. O nedenle de Performans, yeniden değerlendirilmeli, doktorlara, arzu ettikleri çalışma ortamı sağlanmalı, hak ettikleri ücret de verilmeli, emeklilikle ilgili sorunlarıda, çözüme ulaştırılmalıdır. Çünkü söz konusu olan, insan hayatıdır.

Haberleri