TÜRKİYE'DE, POLİTİKACI SÜREKLİ SORUN YARATTI

Tüm dünyada siyaset ve siyasetçi, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Demokrasi de, partilerin ve siyasetçilerin varlıklarının nedenidir. Siyaset ise sorun çözme sanatıdır. Ancak Türkiye için, aynı şeyleri düşünmek...

Tüm dünyada siyaset ve siyasetçi, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Demokrasi de, partilerin ve siyasetçilerin varlıklarının nedenidir. Siyaset ise sorun çözme sanatıdır. Ancak Türkiye için, aynı şeyleri düşünmek ve söylemek biraz zor. Çünkü Türkiye'de siyaset ve siyasetçi, Türkiye'nin gelişmesinin ve sorunlarının çözümünün önünde ciddi bir engel olduğu gibi, sorun yaratan taraftır da.
Çok partili dönemde bazı politikacılar, milletten çok, yandaşlarına, akraba, dost ve dava arkadaşlarına hizmet etti. Kamu kurum/kuruluşlarının imkân ve olanaklarını, yakınlarının ve dava arkadaşlarının hizmetine sundu. Ya da haksız ve yanlış politikalarla, devlerin imkânlarını çar-çur ettiler.
Özellikle de her iktidar değişikliğinde, bürokrat atamalarında etkili oldular. Devlet makamlarına kariyer sahibi insanları değil de, kendi davalarına hizmet eden veya edecek kişi/kişileri atadılar. Dürüst, çalışkan, başarılı, girişimci ve yatırımcı, gibi kriterlere sahip insanları da hep görevden alarak, adeta cezalandırıldı.
AK Parti, geçen dönemde Eskişehir' de, bürokrasi de mevcut durumu koruda. Doğru da yaptı. Çünkü görevden alınan bürokratların, yerine atanacak olanlar, görevden alınanlar kadar başarılı olmazlardı. İsteriz ki bu dönemde de, Eskişehir' de, çalışan ve başarılı olan bürokratlar yerinde kalsın, duygusal davranan, kurum/kuruluşlarda huzuru bozan ve başarısız olan idareciler de, görevinden alınsın.
Çok partili dönemde, her iktidar, üretimden çok dış ve iç borçlanmayı tercih etti. Bütçe, dış ticaret ve cari açıklar sürekli arttı. Siyasi çıkarları için gereksiz yatırımlar yapıldı. Sonuçta da hepsi atıl kaldı. Devletin katrilyonlarca lirası da çar-çur edildi.
Her gelen iktidar, eğitim sistemini değiştirdi. Konsolide bütçede eğitime ayrılan pay sürekli azaldı. Öğretmen okulları kapatıldı. Her meslekten öğretmen ataması yapıldı. .Öğretmenleri sosyal kültürel, ekonomik ve özlük hakları üzerinde, pek çok vaat yapıldı ama hiçbiri de gerçekleşmedi. Hatta siyaset ve ideoloji okullara kadar girdi. Sonuçta da eğitim sistemi ve uygulanan programlar, yaz-boz tahtasına dönüştü.
Politikacılar, seçimler öncesi kırsal kesime de, pek çok vaatte bulundu ama hiçbiri gerçekleşmedi. Tarım, her geçen gün kan kaybetti. Köylünün ürününe, Ankara'dan taban fiyatı verildi. Maalesef, politikacılar siyasi çıkarı için, maliyet ve fiyat ilişkisini hiç dikkate almaksızın, köylünün ürettiği ürünün fiyatını, sürekli baskı altında tuttu. Son yıllarda bazı ürünlere konan kotalar ise, kötü gidişin tuzu biberi oldu.
Ülkede yasalar ve yönetmelikler varken, icraata, uygulamalara ve yatırımlara "POLİTİK" ve "ELİT" güçler hakim oldu. Milletvekilleri görevlerini, yasama organında icra etmesi gerekirken, devletle ilgili her türlü icraat, uygulama ve hizmetin, içinde veya müdahalede bulundular. Devlette çalışan personelin, her türlü icraatının önünde engel teşkil ettiler. Dava arkadaşları ve yakınlarının kanunsuz işlerini yapmaları için, bürokratları zorlandılar, yapmayanları ise ya görevden aldılar, ya da sürgün ettiler.
Siyasi iktidarın atadığı bürokrat, iktidarın verdiği güçle, görevini yasa ve yönetmeliklere göre değil de ekseriyetle, istediği şekilde gerçekleştirdi. Görevden alınan bürokrat ise, moral çöküntüsü içinde görevinde, ya başarılı olamadı; ya da yapması gerekenleri bilerek aksattı. Kurumlara da, güvensizlik hâkim oldu. Kurum/kuruluşlar da, var olan huzur da ortadan kalktı
Velhasıl yıllardır, Türkiye'de politikacı, mevcut düzeni bozduğu gibi, sorunların çözümünde ve gelişmelerin önünde de engel teşkil etti. Devlete, siyasete, partiler ve demokrasiye de sürekli itibar ve güven kaybettirdiler.
Eskişehir'de de yıllardır, tablo aynı oldu. Siyasi parti il teşkilatları, kentin sorunları ile ilgilenmediği gibi, genel merkezler gibi çalıştı. Eskişehir'i temsil eden milletvekilleri ise kendi aralarında takım ruhu yaratamadılar. Hatta aynı partinin milletvekilleri olmalarına rağmen, birlikte hareket etmediler.
Türkiye ve Eskişehir'de, icraat ve uygulamalarda, başarı bekleniyor, üretimin ve yatırımların ivme kazanılması da isteniyorsa, İsteniyor. Partiler ve milletvekilleri yani herkes, mevcut yasa ve yönetmeliklerle, kendine verilen görevlerini, XXI. yüzyılda, verim ve başarı için olmazsa olmaz konumda olan,"TAKIM RUHU" bütünlüğü içinde, gerçekleştirmek zorundadır. Aksi halde kan kaybı, devam edecektir.

Haberleri