ULUS DEVLET

Türkiye’ de "ULUS DEVLET" ve "ANAYASA" tartışmaları, kaygı verici boyuta ulaştı. Gündemde olan anayasa, ver al anayasası olacak gibi. Oysa Ulus devlet, meşruiyetini bir ulusun, belli bir coğrafi sınır içindeki egemenliğinden...

Türkiye' de "ULUS DEVLET" ve "ANAYASA" tartışmaları, kaygı verici boyuta ulaştı. Gündemde olan anayasa, ver al anayasası olacak gibi. Oysa Ulus devlet, meşruiyetini bir ulusun, belli bir coğrafi sınır içindeki egemenliğinden alan devlet şeklidir. Ulus devlet modelinde devleti oluşturan tüm vatandaşların, ortak bir dil, ortak bir kültür ve ortak değerleri paylaşması esastır.
Türkiye Cumhuriyeti, bir ulus devlettir. Ayrıca bireyin etnik yapısına göre kurulan bir devlet değildir. İnanç ve etnik kimlik üzerine kurulmadı. .Ulus devlet, tüm etnik yapıların hepsini kapsar. Ulus devlet olmasa, etnik kimlik, inanç kimlikleri, ortaya çıkardı.
Türkiye Cumhuriyeti din, dil, ırk ve etnik köken temelleri üzerinde değil, siyasal bilinç ve ideal beraberliği zemininde kurulmuştur. Türk milliyetçiliği, din ırk, köken, bölgeselcilik, mezhep, kavimcilik anlayışlarına karşıdır. Türkiye, ırk, kan ve kafatası esasına göre yöneltilen bir devlet değildir. Ülkenin sorunlarının çözümüne, ırk temelinde değil de yurttaş temelinde düşülmelidir. Türkiye'nin, bölünmesine ve parçalanmasına yönelik tüm düşünceler ve gelişmelerle mücadele edilmelidir.
Şu bir gerçek ki Ortadoğu'yu yeniden şekillendirmek isteyen güçler, ulus devlet ve güçlü Türkiye istememektedir. Ayrıca ulus devlete karşı olanlar, etnik ayrımcılık peşinde koşanlar bu düzenleme isteyenlerdir. Dini cemaatler de bu düzenlemeyi istemektedirler. Bu şer odakların Ulus devlet eskidi, ilerici değil, Ulus devlet anlayışı dünya'da kalkıyor düşüncesi doğru değildir. Bugün ulusal ve milliyetçi olamaya, dünya da tek devlet yok.
Türk halkı, artık gerçekleri görmelidir. Ulus Devleti kaldırıldığında aşiretçilik, etnik kimlik, inanç kimlikleri olarak ortaya çıkar. Bu gün "KÜRT" sorunu altında yatan bu gerçektir. Ayrıca etnik ve dinsel ayrımcılık, ulusal devleti ortadan kaldırır ve ülkeyi böler.
Nitekim Ziya Gökalp, " Ulus, ne ırka, ne kavma, ne coğrafya'ya, ne siyasete, ne de kişisel isteğe bağlı, bir topluluk değildir. Ulus, dilce, dince ahlâkça üç güzel sanatlarca ortak olan, yani aynı eğitimi almış bireylerden birleşik bulunan bir topluluktur" demiştir. Hal böyle iken son yıllarda, Türkiye'de, ulusalcılık, milliyetçilik ve vatandaşlık kavramlarına ilişkin zihinleri karıştıran bir karmaşa yaşanıyor.
Son yıllarda, "MİLLİYETÇİLİK" ve "ULUS DEVLET" üzerine çok şey söylendi. Hatta senaryolar çizildi ama, olaylara hep sağduyu hakim oldu. Oysa milliyetçilik ve ulus devlet gibi ortak değerler, kültürümüzün ve eğitimimizin bir parçasıdır.
Türk Milliyetçiliği, Sosyolojik ve psikolojik esaslara dayanır. Kan değil ruh ve eşit değerler arar. Eşitlik, prensibine dayanır. Türk Milliyetçiliği, ırkçılık, kozmopolitizm mukaddesatçılık, şovenizim, totaliter milliyetçilik gibi akımlara karşıdır. Ayrıca bu unsurları içeren veya hedefleyen milliyetçilik, antidemokratiktir.
Elbette ülkemizde, milliyetçilik olacaktır. Türk milliyetçiliğinde, millet olmanın en önemli unsurudur. Çünkü ne fert, ne aile ne de meslek, Türk milletinin dışında ve üstünde kendi başına bir değer taşımaz. Türk milliyetçiliği, başka milletlerin haklarına riayet eder. Emperyalizm ve sömürgeciliğe karşıdır. Hümanist bir nitelik taşır. Irkçı değildir. Yapıcı ve yaratıcıdır. Sağduyu ve adalete dayanır. Beşeri dayanışmaya değer verir.
Türk insanı, her zaman Türkiye'nin, bir ÜNİTER" ve "ULUS" devleti olduğunu düşünmek, bünyesindeki, tüm etnik kökenli insanlarla birlikte, bir millet olduğunu bilmek ve Türk milliyetçiliğine de bu perspektiften bakmak zorundadır. Türk Milliyetçiliği, tarihi kaderimizin ortaya koyduğu, geliştirdiği bir şuurdur. Tamamıyla da, Milliyetçilik temelleri üzerine kurulmuştur. Emperyalizme ve enternasyolizme karşı bir isyan ve reaksiyon olarak doğmuştur. Hürriyet ve insan şahsiyetine değer verir, hedefi de demokrasidir
Milliyetçi, İslamcı, Atatürkçü, sağcı, solcu, liberal, olarak, ya da etnik duygularla öfkelenmek, oluşan sorunları da, araştırmadan, düşünmeden ve danışmadan, ulu orta konuşmak, insanımızı, karşı karşıya getirir, Önümüzdeki en büyük düşman da budur.
Dış ve iç şer odakların istediği de bu değil midir?
Ülkesini seven, sağcı, solcu, İslamcı, laik, zengin, yoksul, Alevi, Sünni, , köylü, şehirli, genç, yaşlı, kadın, erkek, herkes ulus devleti savunmak zorundadır. Çünkü farklı kökenlere, inançlara ve düşüncelere sahip olmalarının, ortak ulusal çıkarlarını, savunma ve koruma ideali, etrafında kenetlenmelerine engel oluşturmaz. Ulus Devlet ve Milliyetçilik kavramları ortadan kalktı mı, Türk halkı, hem haysiyetini hem bağımsızlığını kaybeder.
Nitekim Atatürk' ün, " Esas Türk Milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla temin olabilir. Ne kadar zengin ve refaha kavuşturulmuş olursa olsun bağımsızlıktan mahrum bir millet, medeni insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık olmaz" demiştir.

Haberleri