ULUSAL DEVLET VE EGEMENLİK

Bugün, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramıdır. Yurdumuzda ve dış temsilciliklerimizde, coşku ile kutlanacaktır. 23 Nisan dünyada kutlanan ilk çocuk bayramıdır. Atatürk’ün, Türk çocuklarına armağan ettiği bu bayram...

Bugün, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramıdır. Yurdumuzda ve dış temsilciliklerimizde, coşku ile kutlanacaktır. 23 Nisan dünyada kutlanan ilk çocuk bayramıdır. Atatürk'ün, Türk çocuklarına armağan ettiği bu bayram şenliklerine, yabancı ulus-ların çocukları da katılmaktadır.
1924 yılı, 23 Nisanında çıkartılan, 112 sayılı yasa ile 23 Nisan günü, "Ulusal Egemenlik Bayramı" olarak ilan edildi. 1929 yılından itibaren ise yine Atatürk'ün isteğiyle bugün, "Çocuk Bayramı ve Çocuk Haftası" olarak kutlanmaya başladı. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, dünyada, hiçbir ülkede bulunmayan iki farklı unsuru, bir araya getiren milli bir bayramımızdır.
Öte yandan Atatürk, çocuklara çok değer verir, gezilerinde okullara uğrar, ders dinler, sorular sorardı. «Bugünün küçükleri yarının büyükleridir.» diyen Atatürk, yönetimin bayram süresince, çocuklara bırakılması geleneğini başlattı.
MİLLİ EGEMENLİK, kişi veya zümre egemenliği ile yani monarşik veya oligarşik yönetim biçimleriyle bağdaşamaz. Nitekim Atatürk, "Bir millet, varlığı ve hakları için bütün kuvvetiyle, bütün fikri ve maddi güçleriyle alakadar olmazsa, bir millet kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını temin etmezse, şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz... Bu sebeple teşkilatımızda milli güçlerin etken ve milli iradenin egemen olması esası kabul edilmiştir. Bugün bütün cihanın milletleri yalnız bir egemenlik tanırlar" demiştir.
Yine Büyük önder Atatürk' e göre, milli emeller, milli irade yalnız bir şahsın düşüncesinde değil, bütün millet fertlerinin arzularının emellerinin bileşkesinden ibarettir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, bir halk hükümetidir. Milletin menfaatlerine ait hususlarda millet fertleriyle hükümet arasında vazife itibariyle iştirak vardır. Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir., taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkûmdur.
Ülkemizde hakkaniyet, eşitlik ve adaletin, istikrarının ve korunmasının sağlanması, ancak tam ve kesin manasıyla milli egemenlikle eşdeğerdir. Dolaysıyla hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası, milli egemenlik ve tam bağımsızlıktır.
Büyük Önde Atatürk,"Tam bağımsızlık dendiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde, bağısızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek manasıyla bütün bağımsızlığımızdan mahrumiyet demektir. Biz bunu temin etmeden barış ve sükûna erişeceğimiz inancında değiliz" demişti.
Büyük Millet Meçlisi, Türk Milletinin asırlardır süren aramalarının özeti ve onun bizzat kendisini idare etmek şuurunun, canlı bir timsalidir. Ancak son yıllarda, TBMM' yaşanan gelişmeler, aklıselim Türk insanını kaygılandırıyor.
Son yıllarda, ülkemize zarar verecek gelişmeler var. Dış ve iç şer odakları, milli egemenliğimize, ülke bütünlüğümüze, birlik ve berberliğimize zarar vermek için her türlü yolu mubah sayıyorlar. Özellikle de "DİNSEL" ve "ETNİK" nefret ve ön yargıyı, hayata geçirmek için de büyük gayret ve caba harcıyorlar.
1975 Helsinki, Sonuç Belgesi' nin, İnsan Hakları ve özgürlüklerini temel alan 7' inci maddesine yönelik bir modelle, bazı ülkelerin demokratikleştirilmelerini amaçlamaktadır. Ancak Batı ülkeleri, bu modelle tetikleyeceği insan hakları, temel hak ve özgürlük istekleri, ülkemizin parçalanmasına ve milli egemenliğimize yöneliktir. Nitekim bu modelle, Sovyetler Birliği, savaşsız, işgalsiz ve müdahalesiz bir biçimde çökertildi. Yugoslavya da böyle parçalandı.
Şu bir gerçek ki, Batı ülkeleri, geçmişte olduğu gibi, bugünde,"SEVR" anlaşmasının maddelerini somutlaştırmak için, yerli işbirlikçilerle işbirliği içindedirler. Maksatları da açık ve nettir. Türk varlığını, Anadolu'da bitirmek ve önlerindeki en büyük engel olan Türk milli devletini de tasfiye etmektir.
Diğer yandan, "Kopenhag Kriterleri"nde: "Ulusal azınlıklar, etnik, kültürel, dilsel ve dinsel kimliklerini, her türlü asimilasyon girişiminden, ayrı olarak, koruma ve geliştirme hakkına sahiptir ve dilsel ayrılığı olan etnik topluluklar, azınlık sayılacak, kendi dillerinde serbestçe eğitim öğretim ve yayın hakkına sahip olacaklardır." Hükümleri, değerlendirildiği zaman, içinde bulunduğumuz yüzyılın gereği, uygarlık donanımlarıdır. Ancak bu kavramlar kullanılarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, yüz sene önce dayatılan, SEVR sömürgeciliği, yeniden hayata geçirilmek isteniyor.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, bu tehlikelerin anımsandığı ve milli egemenliğimizin, pekiştirildiği bir bayramdır. Kutlu olsun...

Haberleri