Bugün, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramıdır. Bu özel günde, bugüne nasıl gelindiği ve ulusal egemenliğin, ne demek olduğunu bir kez daha anımsamakta yarar var. Çünkü 23 Nisan 1920, sorunlarımızın çözüme kavuştuğu, hem ulusal, hem de evrensel bir değerdir.
Evrensel anlamda, ulusal egemenlik, hâkimiyetin kayıtsız şartsız milletine ait olmasıdır. Yani halkın kendi kendini yönetmesi, kendisini ilgilendiren kararları, doğrudan, ya da temsilcileri aracılığıyla kendisinin alması demektir. Ulusal egemenliğe, halkın yönetimi gibi bakmakta eksiktir. Nitekim Büyük Önder Atatürk, Atatürk, askeri-siyasal-iktisadi bağımsızlığı, ulusal egemenliğin ayrılmaz üç kavramı olarak belirtir.
Atatürk' e göre, " Egemenlik kayıtsız şartsız millet elindedir". Bu sebeple de Parlamento üyeleri de Kayısız şartsız millete karşı sorumludurlar. Parlamento üyelerini de halk doğrudan doğruya ve hiçbir aracı olmadan kendi seçecektir. Üyelerin seçiminde aracılığı ne devletin yürütme kurumu olan hükümet, ne de partiler yapabilir. Çünkü halk, değer verdiği ve kendisinden hizmet beklediği kişileri, bizzat kendisi seçecektir. Ayrıca hükümet ve partiler, kendi istedikleri kişileri, bir liste halinde halka seçtirmek hakkına da sahip değildir.
Peki, bugün öyle midir?
Diğer yandan bağımsızlık olmadan da, ulusal egemenlik olamaz Nitekim Atatürk " Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasi, malî, iktisadî, adlî, askerî, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek manasıyla bütün bağımsızlığından mahrumiyeti demektir. Biz, bunu temin etmeden, barış ve sükûna erişeceğimiz inancında değiliz." demiştir.
Atatürk ve arkadaşlarının, kurmuş olduğu cumhuriyette, Yasama Kurumu, hiçbir sınıfa dayanmayan ve hiçbir sınıfın da temsil edilmediği, millet tarafından doğrudan doğruya seçilen ve vazife ve yetkilerini, millete karşı sorumlu olarak yerine getiren, bir parlamentodur. Hülasa sınıfsız, bir parlamentodur. Çünkü halkı, sınıfların, hükümetin ve partilerin dayattıkları kişileri seçmek zorunda bırakmak, tamamen antidemokratiktir
Bir toplumun, barış içinde yaşayabilmesi ve ulusal egemenliğini koruyabilmesi için, o toplumda, hiçbir ferde ve zümreye üstünlük vermemek gerekir. Şayet bir kesime üstünlük verilir ise, o toplumun, sosyal ve ekonomik yapılarının sınıfların varlığına dayandığını gösterir.
Atatürk, ulusal egemenliğin korunması için halkı teminat göstermiştir.. Nitekim Milli Mücadelenin ilk ateşinin yakıldığı Amasya Tamimi'nde,: "Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." İfadesini kullanmıştır.
Yine Türk Milliyetçiliği, bağımsızlığımızın ve ulusal egemenliğimizin kefilidir. Türk Tarihi'nden, gücünü ve ilhamını alan Türk milliyetçiliğinin en büyük dayanağı Türk Kültürü, Türk Hukuku, Türk Ekonomisi, Türk Coğrafyası ve Türk Düşüncesi'dir
Türk Milliyetçiliği, ırkçı değildir. Tamamen sosyolojik bir kavramdır. Tarihi kaderimizin ortaya koyduğu, geliştirdiği bir şuurdur. Emperyalizme, ve enternasyolizme karşı bir isyan ve reaksiyon olarak doğmuştur. Hürriyet ve insan şahsiyetine değer verir, hedefi de demokrasidir.
Ayrıca da Laik Türk Devrimi, ulusal bağımsızlık ve egemenlik, çağımızın uluslara yaşama ve yükselme yeteneğini veren, en son ve en uygar ilkelerinin bir ifadesi ve Türk Ulusunun, büyük fedakârlıklarıyla sürdürülen ve kazanılan, büyük mücadelesinin eseridir
Son yıllardaki ulusal egemenlikle ilgili gelişmeler, aklıselim insanlarımızı kaygılandırmaktadır. Oysa 23 Nisan 1920'lerin, devrimci kazanımlarının sürdürülmesi, dün olduğu gibi, bugün de zorunludur. Ancak bugün "ulusalcılık", "Milliyetçilik" ve "Atatürkçülük " adeta suç gibi gösterilmek istenmektedir. Oysa dünyamızın, geçirdiği değişimler ve gelişmeler, ulusal egemenliği, savunmayı ve ona sarılmayı daha da zorunlu hale getirmiştir.
Yıllardır, siyasi iktidarlar tarafından, ulusal kazanımlar, AB'ye uyum ve ekonomik veriler için, göz ardı edilmektedir. Oysa millet ve devletin, şeref ve bağımsızlığı bu yolla elde edilemediği gibi korunamaz da. Türk milleti ve çocukları, bunu bir an akıldan çıkarmamalıdır, Nitekim Büyük Önder Atatürk, "... Ne kadar zengin ve refaha kavuşturulmuş olursa olsun, bağımsızlıktan mahrum bir millet, medeni insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık olmaz" demiştir.
23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı Kutlu olsun
ULUSAL EGEMENLİK
Bugün, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramıdır. Bu özel günde, bugüne nasıl gelindiği ve ulusal egemenliğin, ne demek olduğunu bir kez daha anımsamakta yarar var. Çünkü 23 Nisan 1920, sorunlarımızın çözüme kavuştuğu,...