UYARILAR DİKKATE ALINMALI

Siyaset, bilim, hukuk, basın ve edebiyat dünyasının, önemli isimlerinden bir grup aydın, hükümetin yeni anayasa çalışmalarında, "Türklük" ifadesini çıkarmak istemesine ve terör örgütü elebaşı Öcalan ile pazarlık masasına...

Siyaset, bilim, hukuk, basın ve edebiyat dünyasının, önemli isimlerinden bir grup aydın, hükümetin yeni anayasa çalışmalarında, "Türklük" ifadesini çıkarmak istemesine ve terör örgütü elebaşı Öcalan ile pazarlık masasına oturmasına karşı, "Türk Milletine Çağrı" adıyla bildiri yayınladı.
Bildiride: "Türk milletinin aklıselimine sesleniyor, tarihin, bu dönemecinde Türk milleti adına, hareket edenleri uyarıyoruz" denildikten sora, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, kurucusu ve sahibi olan Türk Milleti'nin adı, vatandaşlık tarifinden ve Anayasa'dan çıkarılamaz. Irklara ve mezheplere ayrıştırılamaz. Anadolu coğrafyasında Selçuklu ile başlayıp Osmanlı ile devam eden Türk Milleti'nin, kesintisiz egemenliğini esas alan, büyük Atatürk'ün kurduğu, milli devlet yapısı ortadan kaldırılamaz" denildi.
Aydınlar Ocağı Başkanı Sayın Ahmet Çolak ise "Türk milleti, şu anda her türlü propagandanın etkisiyle, uyuşturulmuş vaziyette. Kendisini, ne kadar Türk hissetmeyen varsa, onların koalisyonunu görüyoruz karşımızda. ..Türk'e de, saygı duymuyorlar. Bu ülkede kendisini, Türk hissetmeyen insanlar olabilir ama bu ülkenin büyük çoğunluğu Türk'tür ve kendisini Türk hissediyor. Bunlar bir kenara konulmuş, kendisini Türk hissetmeyenler adeta birleşmiş vaziyette, yılların hıncını, Türk milletinden çıkarmaya çalışıyorlar" dedi.
Aslında atalarımızın dediği gibi, Perşembenin gelişi, çarşambadan belli idi. Nitekim geçmiş yıllarda, Uşak'ta, 'Ne Mutlu Türk'üm Diyene' yazısı nedeniyle, minibüslere para cezası kesilmesi, Kahramanmaraşspor'un Başkanının, "Kahır içindeyim! Türk Bayrağı yasaklandı! İşgal yıllarında Fransız gavurunun bile yapmadığını, Elinde bayrak olan taraftar, polis tarafından stada sokulmadı, üstlerinde bayrak aramaları yapıldı. " sözleri hala hafızalardadır.
AB ise Türk milliyetçiliği" ni, "Etnik Ayrımcılık" olarak tanımlıyorlar. Nitekim "AVRUPA" Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg, Türkiye'de "azınlıklar" ile ilgili yayınladığı raporunda, okullarda öğrencilerin söylediği "Ne Mutlu Türk'üm diyene" sözünü eleştirdi ve bununla "etnik ayrımcılık" yapıldığını öne sürdü.
Bugün, bir grup aydın gibi, bu tür gelişmeler karşısında, duran ve düşündüklerini cesurca kamuoyu ile paylaşan, Eskişehir Barosu Başkanı Sayın Rıza Öztekin ve İstanbul Barosu Başkanı Sayın Ümit KOCASAKAL, Ankara Barosu Başkanı Sayın Metin FEYZİOĞLU gibi, cesur insanlarımız var.
Eskişehir Barosu Başkanı Sayın Rıza Öztekin, "MİLLİYETÇİLİK etnik bir yapıyı ifade etmez, vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes, Türk'tür diyor anayasamız. Yurtseverliktir, ülkesini sevmektir, vatanını sevmektir. Bunun ayaklar altına alınması mümkün değildir. Her konuşmalarında, 'Biz milletten irademizi aldık' demelerine rağmen milleti bu şekilde değerlendirmelerini biz anayasanın açıkça ihlali olarak görüyoruz. Evet anayasa açıkça ihlal edilmiştir, zaten anayasa başka yönlerden de ihlal edilmiştir. Direneceğiz, yeni anayasanın çıkmasına izin vermeyeceğiz. Feodal yapıya, özerkliğe, Türklük kelimesinin çıkmasına, başkanlık sistemi kuvvet ayrılığının, yok edilmesine müsaade etmeyeceğiz" dedi.
İstanbul Barosu Başkanı Sayın Ümit KOCASAKAL ise"... günümüzde, işgallerin artık top ile tankla değil, zihinlerle yapıldığını savunduktan sonra, "Önce zihinsel ardından, o toplumun değerleri, kimyası ile genetiği değiştirilerek, tek bir kurşun dahi atmadan ülke işgal edilmiş oluyor. Bu işgaller yapılırken, bildik taktikler uygulanıyor. Demokrasi, özgürlük, barış ve kardeşlik değerleri kullanılarak bu işgaller yapılıyor. Türkiye şu anda işgal altında bir ülkedir. İşte bu işgali, bu değerlerin kimyasını bozarak zihinlere girerek yapıyorlar. Muhafazakârlığı da kullanarak, bunu yapıyorlar. Ben bunlardan daha muhafazakârım." demiştir.
Ankara Barosu Başkanı Sayın Metin FEYZİOĞLU ise, "Ulus devlet, yabancıların ülkemize gelip, kapitülasyonlarla yer altı ve yer üstü zenginliklerimizi ve insan gücümüzü sömürmesini engeller. Ulus devletler yabancı yatırımcılarla, iş yaparlar, ama yabancılara teslim olmazlar. Kendi toplumlarının menfaatlerini başkalarının menfaatlerinden üstün tutarlar. Konu ulus devletle ilgilidir. Çünkü ulus devletler üzerinde yaşadıkları toprak parçasını ülke olarak benimserler, parçalanmasına ve bölünmesine izin vermezler. Türkiye Cumhuriyeti bir ulus devlet olarak kurulmuştur. İşte zaten yapmak istedikleri de ulusu bölmek ve parçalamak yoluyla Türkiye Cumhuriyeti'ni, kaynaklarını ve topraklarını birilerine peşkeş çekmektir" diyerek kaygılarını kamuoyu ile paylaştı.
Türk milleti, adı konmayan örtülü bir savaşla karşı karşıyadır. Hedef, açık ve nettir. ABD, AB, Rusya ve komşu ülkeler, Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya' daki çıkarları için, bu bölgelerde, etkili ve güçlü, bir Türkiye istenmiyor. Türk halkı, tehlikeye karşı, içte ve dıştaki, şer odakları ile mücadele etmek, ülkesine, Türklük gurur ve şuuruna, sahip çıkmak, zorundadır. Çünkü BAŞKA BİR TÜRKİYE YOKTUR. Yarın ise çok geç olabilir.

Haberleri