UYUŞTURUCU VE EĞİTİM

Emniyet Genel Müdürlüğü, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’na bağlı Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi, tarafından hazırlanan, Türkiye Uyuşturucu Raporu dikkat...

Emniyet Genel Müdürlüğü, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'na bağlı Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi, tarafından hazırlanan, Türkiye Uyuşturucu Raporu dikkat çekti.
Rapora göre, uyuşturucudan yatarak tedavi gören hastaların yaş ortalaması, 28,34 olurken, en küçük kişinin yaşının 12, en büyük kişi yaşının 66 olarak tespit edildi. İlk kullanım yaşı ortalamasının ise 21,5 olduğu belirtilen raporda, tedavi gören hastaların maddeyi ilk kullanım yaşıyla ilgili bilgiler de yer alıyor. Buna göre, tedavi görenlerin yüzde 10,72'sinin 15 yaşından küçük, yüzde 1,59'unun 15-19, yüzde 28,55'inin 20-24, yüzde 14,17'sinin 25-29, yüzde 6,97'sinin 30-34 ve yüzde 4,83'ünün ise 35-59 yaşları arasındadır.
Elbette uyuşturucu ile mücadele aile, okul, kişi/kişiler ve kurum/kuruluşlar bazında yapılacaktır. Ancak bu alanda başarılı olunmak isteniyorsa, toplumun tüm kesimleri, sorumluk almak zorundadır. Çünkü alkol/madde bağımlılığı, insanımızın ve ülkemizin başına gelebilecek, en büyük felaketlerden, beklide en önemlisidir.
Diğer yandan uyuşturucu ile güvenlik güçleri, hayatları pahasına mücadele ediyorlar. Ancak Uyuşturucu ile mücadele, güvenlik güçlerine bırakılmayacak kadar da önemli ve hayatidir. Ayrıca, uyuşturucu ile mücadelede eden kişi/kişiler ve kurum/kuruluşların hata yapmak ve ihmal etmek gibi bir lüksü de yoktur. Onun içinde, uyuşturucu ile mücadele her zaman ciddiye alınmalı, kişi/kişiler, kurum/kuruluşlar ve toplumun diğer kesimleri, uyuşturucu ile mücadeleyi kendi koşullarında ve her türlü imkânı seferber ederek yapmalıdır.
Hiç şüphesiz, her alanda olduğu gibi, uyuşturucu ile mücadelede sosyal, kültürel, kurumsal, ailesel ve dini değerler, en etkin unsurladır. Ancak bu değerlerin, mutlaka eğitimi yapılmalı, sürekli, kalıcı ve sonuç alıcı bir şekilde de gündemde tutulmalıdır.
Alkol/madde kullanımı ile ilgili olarak elde edilen veriler, kulamım yaşının her geçen gün daha küçük yaşlara indiğini gösteriyor. Hatta bu yaşın 11 olduğu da söyleniyor. Bu alanda Emniyet, Milli Eğitim, Üniversite, AMATEM ve aileler ciddi bir çalışma içindeler. Ancak yeterli de değildir. Toplumdaki tüm kesimler, soruna sahip çıkarak ve etkin bir şekilde de mücadele etmek zorundadır.
Uyuşturucu ve alkolle mücadelede, öncelikli olarak görev, anne-baba, öğretmen ve arkadaş gruplarına düşmektedir. Çünkü çocuklar çevresindeki insanları taklit ederler, onların tavır ve davranışlarına en azından özenirler.
Diğer yandan, alkol ve uyuşturucu kullanımında, işsizlik, iletişim eksikliği, geçimsizlik, uyumsuzluk, çocuk ve gençlere yeteri kadar değer vermeme, aile ve okul ortamı, Gözetim ve ikaz eksikliği, geçimsizliği, boşanmalar, Çocuk ve gençlerin çevresindeki insanların alkol ve uyuşturucu kullanması, en önemli etkenlerdir.
Alkol ve uyuşturucu ile mücadelede, pek çok yöntem var. Ancak bu mücadelede "HOŞGÖRÜ" ve DİYALOG" olmazsa olmaz konumdadır. Alkol ve uyuşturucu kullansın veya kullanmasın, çocuk ve gençler, hatta büyüklerle olan ilişkilerde, bu iki kavramı öncelikli tutmak, en önemlisi de ilişkilerde, makul ve tutarlı olmak lazımdır.
Çocuk ve gençlerimizi, anlamaya çalışmak, onu koşulsuz sevmek, kabul etmek, ona, her yönü ile saygı göstermek, Onlara hoşgörülü davranmak ve diyalogu eksik etmeme, ergenlik dönemi ile ilgili gelişmeleri bilmek, sorunları ile yakında ilgilenmek, arkadaşlarını tanımak, alkol ve uyuşturucu ile ilgili problemlerin çözümünde etken olacaktır
Ancak alkol ve uyuşturucu alanındaki problemleri çözmek için, eğitimi baskı aracı olarak düşünüp, çocuk ve gençleri yalnızca "itaat eden" varlıklar olarak görmek yanlıştır. Kaldı ki bu tür eğitim anlayışı, disiplini değil, disiplinsizliği beraberinde getirdiği gibi, sorunları da çözmez. Nitekim Ellen Key' in söylediği gibi, "Bugünkü eğitimin, çocuğa karşı işlediği en büyük suç, eğitmek amacıyla onu rahat bırakmamaktır.
Alkol/madde kullanan kişi(kişiler, sürekli inkâr etmen eğilimindedir. Onlarla tartışmak ve yargılamak yerine, kendine güven duyması için gayret ve caba gösterilmelidir.
Alkol ve uyuşturucu ile mücadelede, en etken unsur ise "EĞİTİM" dir. Bu alanda, aile, okul, toplum ve medyaya, önemli görevler düşmektedir. Çünkü toplumdaki uyuşturucu ve Alkolle ilgili olumlu veya olumsuz her gelişme, bir "EĞİTİM" dir. Kişi/kişiler ve kurum/kuruluşlar, özellikle aile bunun bilincinde olmalıdır.
Ayrıca uyuşturucu ile mücadele de, "EĞİTİM ", sürekli, kalıcı ve sonuç alıcı, en etkin konumdadır. Çünkü Tedavi görenlerin, yüzde 33,59'unun ilkokul mezunu, yüzde 32,86'sının ortaokul mezunu, yüzde 24,28'inin lise mezunu, yüzde 5,55'inin yüksekokul mezunu ve yüzde 1,93'ünün ise hiç okula gitmediği ifade ediliyor.

Haberleri