Başlığı görünce kendi kendinize "Bu nasıl bir soru şimdi?" diyebilirsiniz.
Vali, Devletin şehirde ki en büyük mülki amiridir.
Bu tanımlama bile, valilik görevine ne denli bir ciddiyet kattığını ifade etmeye yeter...
Bu yüzdendir ki, çoğu vali "Tam bir Devlet adamı" desinler diye, olabildiğince ciddiyeti üzerinde barındırır.
Bu ciddiyet belki istediği o "Devlet adamı" yakıştırmasının yapılmasına yol açar ama...
Böyle davranan valilerin bir tarafı eksik kalır...
O da Halk ayağı.
Zira...
Devlet adamı görüntüsü çizmek için kendisini zorlayıp, olabildiğince ciddi bir pozisyon içine girenler...
İster istemez halktan uzaklaşırlar.
Hem de, mülki amirlik yaptıkları şehirlerinin halkından.
Kapıları kapatmak, halkla araya mesafe koymak, iki dirhem bir çekirdek giyinip, somurtmak aslında kolay olanı tercih etmektir.
Zor olan ise...
Halka kapıları açıp, insanların içinde dolaşmak ve en önemlisi de...
İnsanlara Valiyi 'bizden birisi' dedirtebilmektir.
Ama nedense, yukarıda da söylediğimiz gibi çoğu vali kolay olanı seçmiştir...
Hem de sırf "Devlet adamı" desinler dile...
Halbuki...
Halk adamı olmak da, en az Devlet adamı olmak kadar önemlidir...
Daha da önemlisi...
Zorlamayla Devlet adamlığı olur olmasına da...
Halk adamlığı biraz zor olunur...
Zira halk adamlığı, tevazu ister, mütevazilik ister,sevgi ister...
Vali her ne kadar Devletin bir görevlisiyse de, var olmasının nedeni şehir halkına hizmettir.
Halka hizmet ise, ancak halkı tanımakla olur...
Lafı şuraya getireceğiz.
Önceki gün vali Kadir Çalışıcı, Eskişehir'in en çok dinlenen Radyolarından birisi olan Radyo Ses'e konuk olmuş.
Hem kendisini, hem Eskişehir'i, hem de yazmış olduğu son kitabı anlatmış programda...
Bu sırada pek çok canlı bağlantı yapılmış programa.
Canlı yayına bağlananlar arasında en ilginç olanı ise, Eskişehir'de okuyan bir Üniversite öğrencisiymiş.
Koray İnce isimli bu öğrenci, Eskişehir'e ilk geldiğinde arkadaşları ile gezerken, gezdiği arkadaşlarından birisinin kendisine selam verdiğini ve bir süre ayaküstü konuştuklarını hatırlatıp;
-"Ben arkadaşıma bu kim? Diye sorduğumda, Eskişehir valisi olduğunu söyledi. Biz başta buna inanmadık ve arkadaşımızın şaka yaptığını zannettik. Hatta kendisine 'Oğlum vali böyle sokakta gezer mi?' diye de takıldık. Sonradan anladık ki, arkadaşımızın konuştuğu Eskişehir Valisi, yani sizmişsiniz? Bu yüzden sizi kutluyorum. Halkın arasında olmanız nedeniyle de sizi takdir ediyorum" demiş.
Sözün kısası...
Vali sokakta da gezmeli, oturup kahvehaneye çay da içmeli.
Bunları yapması devleti zaafa uğratmaz...
Bunları yapması...
O valiyi devlet ciddiyetinden de uzaklaştırmaz.
Aksine...
Devlet ile halkın ardasında ki köprünün ta kendisidir bu... Vali zaten devletin valisi...
Aynı vali halkın da valisi olabiliyor mu?...
İşte asıl mesele bu...
Vali halkın içinde dolaşır mı?
Başlığı görünce kendi kendinize "Bu nasıl bir soru şimdi?" diyebilirsiniz.Vali, Devletin şehirde ki en büyük mülki amiridir.Bu tanımlama bile, valilik görevine ne denli bir ciddiyet kattığını ifade etmeye yeter
Bu yüzdendir...