Yaşam, türlü kategorilerden oluşuyor. Siyasetten ticarete kadar hepimiz her gün değişik roller oynuyor ve statülerimizin gereklerini yerine getiriyoruz. Siyaseti, ticaret gibi anlamamak lazım ama hem ticaretin hem de siyasetin öznesi insan olunca benzeşen yanları da oluyor. Siyaset, siyasetçinin proje ve hizmet sunduğu, vatandaşın ise bu eylemin karşılığını oyla ödediği bir ortamdır. Siyaset ilişkisinde vatandaş, siyasetçi ve bürokrat, sosyal alışverişin sürdüğü bir sistemde buluşurlar.
Siyaset, insanın insanla ilişkisidir. Bu ilişkide vatandaşlar, kendilerine (dolayısıyla sorunlarına ve ihtiyaçlarına) yakın ve özel ilgi gösterilsin isterler. Eğer siyasetçinin vatandaşın dertlerine samimiyetsiz yaklaşımını hissederlerse, desteklerini o kişi ve partiden çekerler. Buna karşılık ancak seçim zamanında vatandaşı hatırlayan bazı siyasetçiler ise tüm ilgisizlik ve özensizlikleri karşılığında yeniden seçilebilmek için başka mekanizmalardan yararlanırlar. Bu mekanizmalar arasında vatandaşa yalan söylemekten tutun da, genel merkezin merkezden atama yöntemlerine kadar her yolu kullanırlar. Bir siyasi partinin vatandaşa karşı ilgizilik ve özensizliğinin birinci göstergesi, onun fikirlerini hiçe saymaktır; bu nedenle parti merkezleri, ön seçim türünde vatandaşın fikrini belirttiği tarz-ı siyaseti hiç sevmezler. Gerçi örgüt içi demokrasinin olmadığı durumlarda ön seçim de hayli anlamsızdır.
Siyaset, genellikle Ankara merkezli bir yaşam biçimidir. Vatandaşın sesi ise Ankara’ya hiç ulaşmaz. Yereli hiç duymaz Ankara’daki siyasetçi. Seçildikten sonra siyasetçi için en sevilmeyen unsur seçmen yani vatandaştır. Bu ilgisizlik, siyasetçinin seçmene “Benim sana sonraki seçime kadar ihtiyacım yok; başka kapıya git” demesidir. Bu nedenle kırgın seçmen her seçimde, bir başka kapıya gider. Ve işte bu nedenle daha 5 yıl tamamlanmadan seçmenin tercihleri başka parti ve siyasetçiler yönünde değişmeye başlar.
Siyasetçi tipini iyi analiz ettiğinizde çok nadir örnekler dışında hepsinin birbirine benzediğini görürsünüz. Farklı partilerdeki farklı siyasetçilerin nasıl olup da aynı ‘yuvarlak lafları’ edebildiklerine şaşarsınız. Sanki tüm siyasetçiler aynı ‘mektepten’ mezun olmuşlardır. Dil aynı, uslup aynı, tarz-ı siyaset ve hatta kılık kıyafet aynı...
Bir diğer komik durum, seçim öncesi siyasetçinin örneğin her hafta halkla toplantılar yapacağına dair verdiği sözlerdir. Bu sözler, sadece vatandaşa verilmez. Sivil toplum kuruluşları ile aylık toplantılar yapılacağına, kentin sorunlarının parti merkezine ve meclise taşınacağına ‘yemin billah’ edilir. Sonra ne olur? Seçilmiş siyasetçi, evini Ankara’ya taşıdığından kente gelinmez olur ve verilen sözler unutulur gider.
Seçilmiş siyasetçilerin sıklıkla unuttuğu bir nokta var. Vatandaşın belleği, adeta bir fil belleğidir. Bildiğiniz gibi; filler asla unutmaz. Seçim sırasında verilen ‘kuş uçuşu’ sözler vatandaşın daima belleğindedir. Bir sonraki seçimde sadece oy alabilmek için verdiği ama zaten kendisinin de inanmadığı sözleri, seçim sonrası anında unutur. Fakat bir sonraki seçimde vatandaş, unutkan siyasetçinin layığını verecektir. (Verir mi? Belki… Bilgi, eğitim ve deneyim düzeylerine ya da bir başka söyleyişle cehalet seviyelerine bağlı…)
Hatalı seçimleri için vatandaşı suçlamamak gerekir. Günlük mücadeleden yorulmuş, yoksulluk sarmalında kahrolmuş vatandaşın seçimine sunulan, doğru seçenekler var mıdır ki; seçmen, yanlış seçimde ısrar etsin! Vatandaşın hatası, siyasetçinin hatasıdır. Seçmene at gözlüğünü takan da siyasetçinin kendisidir.
Şu noktanın altını çizelim. Siyaseti iyileştirmenin yolu, şikâyetten geçmiyor. Hem siyaset hem de sivil toplum alanında gerçek anlamda katılımı artırmamız gerekiyor. Katılım büyüdükçe demokrasi de daha gelişkin ve yaygın hale gelebilir. Konunun can alıcı noktası ile eğitim… Nitelikli eğitim… Kötü siyaset, cehaletten beslenir.
Vatandaşın Siyaset Dünyası
Yaşam, türlü kategorilerden oluşuyor. Siyasetten ticarete kadar hepimiz her gün değişik roller oynuyor ve statülerimizin gereklerini yerine getiriyoruz. Siyaseti, ticaret gibi anlamamak lazım ama hem ticaretin hem de siyasetin öznesi...