Toplumların, hayatını etkileyen değişim ve yenilik, gelenek ve kültür gibi kavramlar, kurum/kuruluşlar, açısından da geçerlidir. Ülkemizdeki Kurum/kuruluşların da gelenek ve kültürleri vardır veya en azından olmalıdır.
Değişim ve yenilik adına, hep örnek almaya çalıştığımız, gelişmiş toplumlar, bu kavramların hayatlarını etkilemesine, öncülük ederken, aynı zamanda yüzlerce, yıllık tarihe sahip şirketlerinin, Kurum/kuruluşlarının, gelenekleri ile de övünürler.
Kurum/kuruluşların, gelenek ve kültürlerini, yok sayan bir değişim ve yenilik sürecinin, ne öngörülen amaçları gerçekleştirmesi, ne de topluma, huzur ve başarı, getirmesi mümkün değildir.
Ayrıca değişim ve yeniliklere kapalı, sadece gelenek ve kültürleri ile işi götürmeye çalışan, toplum ve kurum/kuruluşlar da uzun süre ayakta kalabilmesi, söz konusu olamaz. Başarılı olabilmiş ve gelişme kaydedebilmiş, toplum ve kurum/kuruluşlara, baktığımızda, bu iki olgu arasında, çok iyi bir denge kurmuş olduklarını görürüz.
Ülkemizde, sayıları çok olmasa da bu dengeyi sağlayabilmiş; bir taraftan gelenek ve kültürlerini oluşturup, bu gelenek ve kültürler ışığında, sahip olduğu etik değerler ve bilgi birikimi ile başarılı çalışmalar yapmış, diğer taraftan da değişim ve yeniliğe, her zaman açık olmuş, konusuyla ilgili gelişmelere, öncülük etmiş kurum/kuruluşlar bulunmaktadır.
Bu kurumlarımızdan biri de Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüdür.
Cumhuriyetin, önemli kurumlarında olan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, kendisine has, bir yapısı, kurumsal gelenek ve kültürü var.. Özellikle de personel arasındaki dayanışma, kurumdaki hiyerarşi, diğer kurum/kuruluşlara, örnek teşkil edecek niteliktedir.
Yıllardır Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü' nün, her kademesinde ve Eskişehir Tapu Kadastro 17. Bölge Müdürlüğü'nde, 44 yıl çalışan, Sayın Burhanettin SARIKAYA, emekli olması nedeniyle, veda yemeği verildi. Geniş bir katılımın olduğu yemekte, duygulu anlar yaşandı.
Elbette mesai arkadaşı ve dost olmak, özellikle de dost kalabilmek, hiçte kolay değildir. Çünkü dost demek, kardeş demek, zor günlerinde de yanında olan, madden uzakta olsa bile, manen, hep yakınında olan demektir.
Ayrıca hayatta ve meslekte, en samimi dostluklar, hakiki sevgi ve saygı üzerine inşa edilir. Bu da ancak gönüllerimizdeki, ilâhî aşk'tan nasip almakla mümkündür. Zira arzu edilen böylesi güzel dostluklar, kalplerimizde, yer etmiş, güzellikler neticesinde, ortaya çıkar.
Hayatta, dost demek, bir yanlışa düştüğünde, seni çekinmeden ikaz edecek, gerekirse yakandan silkeleyecek, 'nedir bu hal' diyebilecek kişi/kişilerdir.
Bazı kişiler, iyi gün dostudur, ihtiyacına cevap verdiğin müddetçe yanındadır, sıkıntıya düştüğünde, bin bir mazeretle uzaklaşır, Bazıları da, zor günlerin dostudur. İyi günde de kötü günde, yanındadır. Derdinle dertlenir, çare aramak için, koşuşturur durur. Sayın Burhanettin SARIKAYA, bu dostlardan biridir.
Sayın SARIKAYA, iş hayatında, o kadar çok güzel insan tanıdı, o kadar güzel şeyler öğrendi ki, bunları, yemekte, dile getirmesi imkânsızdı, Ancak insan, ayrılık zamanı gelmişken, zamanın çoğunu geçirdiği, acı, tatlı, birçok olayı yaşadığı, çok şeyi paylaştığı insanlarla, vedalaşmak zorunda kalıyor. Ayrılığın, tek acı yanı da budur...
İnsanların,her zaman dostlarına ihtiyacı vardır. Çünkü insan, her zaman yanı başında, dostlarını görmek, derdini açmak ve paylaşmak ister. Ayrıca psikolojik sıkıntılar, peş peşe oluşarak, işin içinden çıkılmaz bir hâl oluşturabilir. İşte bu anlarda, insanın, en büyük ihtiyacı "dost"tur.
Elbette dostların, tayini çıktıktan veya emekli olduktan sonra, kimi, Anadolu'ya dağılır. Kimi de, ani ve acı bir sürprizle, ebediyete intikal eder.. Ancak hiç biri unutulmaz, hep hatırlanırlar.. Sayın SARIKAYA' da, kurum ve dostları tarafından, hep hatırlanacaktır.
İnsanlar, sevdiklerine veda eder, hep iyi dilekler, temenniler dökülür kelimelere ama elveda diyemezler asla... Kolay değildir, meslektaşlara ve dostlara 'elveda' etmek, Çünkü sözcükler bile, yetersiz kalır. Ancak o an geldiğinde, en samimi arkadaşınız, hatta yakınız bile olsa, vedalaşmak zorundasınız.
Sayın SARIKAYA, yıllardır mesai arkadaşlıları ile birlikte görev yaptı. O nedenle de hiç unutmayacak, bir yolculuk bu... Mesai arkadaşları ile var oldu. İmkânsızları ve zoru hep birlikte aştılar. Başarı ve başarısızlıkları birlikte paylaştılar, Mesai arkadaşları, artık yollarına, onsuz, devam edecekler. Ama O, kurumda çalışanların, başarılarını, büyük bir gururla izliyor olacak. Yarın, onlar için, yeni bir gün... Şartlar ne olursa olsun, yürümeye devam, edecekler,
Sayın SARIKAYA, " Meslektaşlarımın, bana verdiği desteği unutmayacağım, sizleri tanıma fırsatı verdiğiniz için de ayrıca çok teşekkür ederim, yolunuz, hep açık olsun... Hoşça ve sevgiyle kalın" dedi ama düzenlenen yemek, veda değil, bir hoş seda oldu.
Seni unutmayacağız, güzel insan... Unutma! Her gidiş, bir ayrılık değildir. Emekli de olsan, yüreğin, hala bıraktığın yerdedir...
VEDA DEĞİL BİR HOŞ SEDA
Toplumların, hayatını etkileyen değişim ve yenilik, gelenek ve kültür gibi kavramlar, kurum/kuruluşlar, açısından da geçerlidir. Ülkemizdeki Kurum/kuruluşların da gelenek ve kültürleri vardır veya en azından olmalıdır.Değişim...