Toplumumuzda "Veren el alan eli görmeyecek" inancı vardır.
Bunun anlamı, "eğer bağış yapıyorsan, sadaka ve fitre gibi yardımlarda bulunuyorsan, bunu kesinlikle hiç kimsenin haberi olmadan yap" demektir.
Dahası...
Bunun anlamı, "Eğer yardımda bulunuyorsan, sadaka ve fitre gibi yardımlarda bulunuyorsan, bu yaptığını bangır bangır bağırma. Bunun reklamını asla yapma" da demektir.
Eğer...
Bir taraftan yardım ve bağış yapıp, diğer taraftan da bunun herkes tarafından duyması için çaba harcıyorsan, yaptığın bağışın da yardımın da sevapsal anlamda hiçbir değeri olmadığını anlatır bu inanç.
O yüzden...
Yardımda bulunmak da, bağışta bulunmak da, hatta fitre ve zekat da gizli yapılmalıdır.
Hal böyleyken...
Herkesin malumu olduğu üzere 15 Temmuz darbe girişiminde yaşamlarını yitiren ve yaralanan insanlarımız için devlet bir yardım kampanyası başlattı.
Milli Eğitim müdürlüğü ve bazı okul müdürleri, kendi çalışanlarına sürekli cep mesajı atarak, bu kampanyaya para yardımında bulunmalarını istiyormuş.
Dahası...
Yatırılan bağış miktarının dekontunun da getirilmesini belirtiyormuş çektiği mesajda.
Şimdi...
Milli Eğitim Müdürlüğü ve Okul müdürlerinin, açılan bu yardım hesabını mesajla duyurmalarında ve isteyenlerin bu hesaba yardımda bulunabileceklerini söylemelerinde hiçbir sıkıntı yok.
Ancak...
Bu hesaba yardımda bulunulmasını şark koşarcasına bir dil kullanılmasında ve dekont istenmesinde büyük bir sıkıntı ar.
Çünkü...
Bağış adı üzerine zorla yapılmaz ve yaptırılmaz.
Çünkü...
Bağışın adı üzerinde dekontu falan olmaz.
Çünkü...
Veren el alan eli bilmez...
O halde bu şekilde bir yönteme niçin başvurulur?
Hemen söyleyelim: Birileri durumdan vazife çıkartıyor ve bu çıkarttığı vazife doğrultusunda "Personelimden şu kadar bağış topladım" demek için bunun mükâfatının resmen hayalini kuruyor.
O yüzden...
15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı bir ülkede, herkesin darbe girişimiyle ilgili ortak düşünceleri oluşmuşken ve insanlar belli oranda birlik ve beraberlik çizgisi üzerinde toplanmışken, bu tür hareketlere ve bu tür fırsat meraklılarına ne gerek olduğu merak uyandırıyor...
.....
Mesele hala aynı yerde....
"Büyükşehir Belediyesinin arkasında vergi dairelerine ait binalar var.
Yanında da lojmanlar.
Şimdi her ikisi de boş vaziyette.
Bu iki binanın çevresinde de tek ve iki katlı binalar.
Çoğunluğu eski ve görünümleri de pek hoş değil.
Dahası...
Bu binalar bu boş halleriyle bu bölgede büyük sıkıntı yaratıyor.
Çevrede bulunan esnaflar buranın bu halde olmasından dolayı büyük bir tedirginlik yaşıyor.
Hatırlanacağı üzere, söz konusu boş binalar ile çevresindeki bir- iki katlı eski binaların yıkılarak, Büyükşehir belediye binası ile Hamamyolu arasında güzel bir meydan yaratılması gelmişti gündeme.
İlk teklif, geçtiğimiz yıllarda AK parti Milletvekili Salih Koca'dan gelmişti.
-"Bu Vergi dairesine ait binalar ve lojmanları yıkalım. Çevresindeki dükkân ve ev konumunda bulunan binaları da kamulaştırmak suretiyle ortadan kaldırıp, Belediye binası ile Hamamyoluna kadar uzanan adayı küçük bir meydan haline getirelim" önerisinde bulunmuştu Salih Koca.
Teklif kamuoyunda tartışılmış, düşünce genel olarak olumlu bulunmuştu.
Sonra ne olduysa oldu.
Konu birden gündemden düşüverdi.
Aslına bakacak olursanız, hem o bölgedeki çöküntü alanının ortadan kalkacak olması, hem de Eskişehir'e minik de olsa bir meydan kazandırılması güzel bir fikir niteliğindeydi.
Yapılabilirliği de vardı bu önerinin.
Sonra ne olduysa oldu.
Bu düşünce kamuoyunun gündeminden düşüverdi.
Aslında...
Büyükşehir belediye Meclisinde bulunan AK partililer ile, büyükşehir belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen bu düşünce çerçevesinde bir görüşme de yapmıştı.
Hatta...
Yılmaz Büyükerşen de bu düşünceye sıcak bakmaya başlamıştı.
Sonra:
Sonrası yok işte!
Orada kaldı her şey.
O boş binalar da orada öylece duruyor.
Mini de olsa, belediye binası ile Hamamyolu arasında, o boş binaların yıkımı ile ortaya çıkacak ve yapılacak bir düzenleme ile Eskişehirlilerin gerçekten yararlanabileceği bir meydan göz göre göre ya-pı-la-mı-yor..." diye bir yazı kaleme almıştık geçtiğimiz Nisan ayında...
O günden sonra şu gelişmeler yaşandı...
-Büyükşehir belediye binasının arkasında bulunan vergi dairelerine ait iki binadan biri yıkıldı, diğeri yıkılmak üzere.
-Vatandaş ve bazı svil toplum örgütleri "burası meydan ve yeşil alan haline getirilsin" isteklerini sesli olarak dile getirdi.
-Büyükşehir belediye Başkanı "burayı bana verin, ek belediye binası yapıp, mevcut belediye binasıyla entegre haline getireyim" dedi.
-Büyükşehir meclisindeki AK parti çoğunluğu, bu alanın kamu binaları alanı olması kararı aldı.
-Büyükşehir Belediye başkanı "Hiç olmazsa yeşil alan olsun" diyerek, alınan kararı yeniden görüşülmesi için veto etti.
Yani...
Nisan ayında yazdığımız yazıda Eskişehirlilerin gerçekten yararlanabileceği bir meydan göz göre göre ya-pı-la-mı-yor" demiştik ya...
Mesele hala o dediğimiz yerde durup duruyor.
Yani...
Ya-Pı-La-Mı-yor...
.....
İtirafçıların ortak yönü...
Fetö terör örgütü içinde yıllarca hizmet etmiş, sonradan da bu örgütle bağını kestiğini söyleyen insanlar var ya.
Hani şu her gün bir televizyon kanalına çıkıp, örgütle ilgili bildiklerini anlatanlar.
Bunu yaparken, iktidara yağ çekmeyi unutmayıp, diğer partileri de bir şekilde bu işin içine dahil etmeye çalışanlardan bahsediyorum...
İşte bu insanların çok ortak yönleri var.
Birincisi: Hepsi bu hareketin içine çok iyi amaçlı bir örgüt olduğuna inandığı için girmiş.
İkincisi: Cemaatin iyi hizmetleri hep bu insanların örgüt içinde olduğu zaman yapılmış.
Üçüncüsü: Cemaatin kötü hareketleri hep bu insanlar o örgütten ayrıldığı zaman olmuş.
İnsan dinlerken, Fetö ve örgütüne mi, yoksa bunlara mı, yoksa her ikisine mi lanet okuyacağına karar veremiyor...
......
BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Coca- Cola'nın pazarlama temsilcilerinden biri Ortadoğu'daki görevinden büyük bir hayal kırıklığıyla dönmüş. Niye başarılı olamadığını da arkadaşlarına anlatmış...
- Beni Ortadoğu'ya ilk gönderdiklerinde iki sorun vardı. Ben Arapça bilmiyordum. Halkta da okuma yazma öyle yüksek değildi... Bu yüzden onlara vermek istediğim mesajı yan yana 3 resim halinde düzenledim.
Birinci resimde bir Arap... Çölde kumların üstünde sürünüyor, susuzluktan kavrulmuş, ölüyor.. İkinci resimde kumlar arasında bulduğu Coca- Cola'yı içiyor.. Üçüncüde adam dipdiri.. Ayakta... Canlı ve neşeli...
- Eeeeee. Harika fikir .. Anlamadılar mı?
- Anladılar tabii. Sorun da bu.. Araplar sağdan sola okuyorlarmış meğer...
Veren el alan eli görmeyecek hocalar!
Toplumumuzda Veren el alan eli görmeyecek inancı vardır.Bunun anlamı, eğer bağış yapıyorsan, sadaka ve fitre gibi yardımlarda bulunuyorsan, bunu kesinlikle hiç kimsenin haberi olmadan yap demektir.Dahası
Bunun anlamı, Eğer...