Yarışma ya da "Malzeme İyi, Malzeme..."

Akıllı telefonların bilişim, iletişim, eğlence ve görüntüleme gibi pek çok fonksiyonu üstlenmeleri ile insanların davranışlarında da eskiye oranla başkalaşımlar gözlemeye başladık. Hele bir öz çekim (selfie) furyası başladı...

Akıllı telefonların bilişim, iletişim, eğlence ve görüntüleme gibi pek çok fonksiyonu üstlenmeleri ile insanların davranışlarında da eskiye oranla başkalaşımlar gözlemeye başladık. Hele bir öz çekim (selfie) furyası başladı ki, şimdiye hiç olmadığı kadar bir ‘benlik sunumu’ ortalığa saçıldı. Sosyal medya platformlarında her türden fotolar insanların yaşamlarının tüm boyutlarını ortaya koyuyor. Tek boyutunun bireysel güzellik olduğunu ve bunun ‘sonsuza kadar süreceğini’ düşünenler de sadece bu yönlerini resimleriyle arz-ı endam ederek ortaya koymaya çalışıyorlar. Demek ki; bu denli yaygın benlik sunumu görsel teknolojinin gelişimini bekler dururmuş.

Benlik sunumu tarihinin güzellik yarışmalarına dayandığını biliriz. Arka plandaki fikir, görece ‘iyi’ bir gelecek sağlamaktır. Önceleri ‘artist’ olmak üzere başlayan merak, şimdilerde başkaca gelecek beklentilerine de dönüştü. Pandemi, katılımlı yarışmalara bir süre ket vurdu. Diğer yandan artık güzellik yarışmalarının bir endüstri haline geldiğini biliyorsunuz. Giyim konusundaki gelişmeler, modellik yarışmalarına da hız veriyor. İş, gazetenin tirajını veya TV kanalının izleyici sayısını artırmaya gelince, yarışmanın ve tuhaflığın bini bir para oluyor. Güzel çocuk yarışmalarından dansöz seçmelerine, bir kapalı mekânda birbirine tahammül etme yarışmasından yetenek yaratma müsabakalarına kadar gösterinin her türlüsüne tanık oluyoruz. Her yıl birkaç değişik yarışma ile yılın en iyi filmleri seçiliyor. Dünya ölçeğinde yerleşmiş yarışmalar var. Türkiye’de de film ve müzik yarışmalarına her yıl bir yenisi ekleniyor. Her yılın sonunda gazeteler, yılın sporcularını veya yılın iş insanlarını seçiyorlar.

Guinness Rekorlar Kitabı’na girme çabalarının da eşlik ettiği yarışmaların sayısı hızla artıyor. Kimi zaman en uzun bıyık yarışması yapıldığı da oluyor. Sporu düşündüğümüzde ise bu sektörün kendisinin bir yarışma olduğunu hatırlıyoruz. İnsanlar koşuyor, atlar koşuyor, köpekler koşuyor. Bu koşuşturmanın adı bazen spor oluyor, kimi zaman ise kumar.

Bazı yarışmaların iyi ve olumlu katkıları var. Ödül alanlar yeni çalışmalar için teşvik ediliyor. Daha üstün başarılar elde etmeleri yönünde sırtları sıvazlanıyor. Kuruluşlar, bu yarışmaları kazanabilmek için organize oluyorlar. Örneğin çevre düzenleme veya kalite yarışmalarının böyle olumlu katkıları var.

Yarışmaların olumsuz ve sevimsiz etkileri de oluyor. Kazanamayanlar, ruhsal yönden olumsuz etkileniyorlar. Özellikle bu tür çekişmelerden çocukların olumsuz etkilendikleri biliniyor. Birkaç yarışmada alınan olumsuz sonuçlar, bireylerin yaşama karşı ürkek ve çekingen bir yaklaşım edinmelerine neden olabiliyor. Başta çocuklar olmak üzere bu tür yarışmaların bireyler üzerindeki olumsuz etkilerinin sorumluluğunun kime ait olduğu ise belli değil.

Her yıl gerçekleştirildiğini bildiğim yarışmalardan bir başkası, ‘kötü giyim’ konusunda yapılıyor. Dünyaca ünlü magazin dergi ve TV kanalları o yılın en kötü giyinen kadın ve erkeğini seçiyorlar. İlk bakışta olumsuzluk taşıyan bu yarışmanın, muhtemelen insanların iyi, güzel ve özenli giyime yönlendirilmeleri konusunda olumlu katkıları vardır. Kötü giyinme yarışmalarında olduğu gibi bazı müsabakalar, içeriklerinin aksine olumlu gelişmelere de neden olabilir. Bazen bu özelliği dikkate alarak aklımdan yeni ve yaramaz yarışmalar geçiririm.

Örneğin dünyanın, ülkenin veya bölgenin en sevimsiz kişisi seçilse diye düşünürüm. Nasıl bir liste oluşurdu acaba? Kimi zaman aklımdan bir ‘nursuzluk veya fesatlık yarışması’ düzenlemek geçer. ‘Nursuzluk ya da fesatlık’ diyorum çünkü bazı kişilerin içindeki kötülük, yeteneksizlik veya ruhsal sevimsizlik yüzlerindeki ışığa yansıyor. İşin garibi, bu ‘nursuzların’ bazıları şu veya bu nedenle bazı karar ve icra pozisyonlarını işgal edebiliyorlar da.

Belki bu ‘nursuzlara ve fesatlara’ böyle bir yarışmada ödül verilerek silkinip bir miktar kendilerine gelmeleri sağlanabilir. Bazı kişilerin arsızlık, şımarıklık ve dalkavukluk becerilerini ‘onurlandırmak’ için bir ‘yalakalık yarışması ve ödülü’ de son derece uygun olur. Benzer biçimde yılın ‘en yağcı kişi ödülü’ de çok anlamlı ve değerli olacaktır. Nasıl ifade edilir bilmem ama ‘hak etmediği halde makam işgal etme ödülünün’ de ‘çok büyük sosyal yararları’ olacağına inanırım. Üretmeye devam edebiliriz: En çok rant sağlama, en fazla usulsüzlük, en gayretli kitabına uydurma, hak etmeyeni en çok yükseltme gibi sayısız seçenek geliştirmek mümkün… Trajikomik bir ülkede malzeme psiko sosyal ve kültürel ‘iyi ve zengin’ olunca üretmek de kolay oluyor. Malzeme iyi, malzeme…

Haberleri