Yeni eğitim öğretim yılı sorunlar daha da artmış olarak başladı

2022-2023 Eğitim-Öğretim Yılı başladı.Başlamasına başladı da nasıl?Sorunlar, dağ gibi yığılmış durumda…Yeni yıl öncesinde ‘’tam gün eğitim yaygınlaştırıldı’’ denildi.Denildi de bu iş öyle demekle olmuyor.Her...

2022-2023 Eğitim-Öğretim Yılı başladı.
Başlamasına başladı da nasıl?
Sorunlar, dağ gibi yığılmış durumda…
Yeni yıl öncesinde ‘’tam gün eğitim yaygınlaştırıldı’’ denildi.
Denildi de bu iş öyle demekle olmuyor.
Her şeyden önce okulların fiziken hazırlanması, daha açık bir anlatımla da ‘’tam gün eğitime uygun’’ hale getirilmesi gerekir.
Gereken yapıldı mı?
Ne yazık ki, soruya olumlu yanıt vermek olanaksız…
Eğitim-Sen Başkanı Faik Alkan’ın sıraladığı sorunlar oldukça fazla…
Sorunları sıralarken yönelttiği sorular da var.
Yöneltilişlerinin üzerinden günle geçti.
Hala, yanıtlarını bulamamış olarak duruyorlar.
Soruların yanıtsız bırakılmaları, ‘’sorunların varlığının kabulü’’ anlamına gelebilir mi?
Elbette ki gelebilir.
Öyle olmasa o sorular çoktan yanıtlanırlardı.
Anlaşılıyor ki, Milli Eğitim Müdürlüğü, daha önceki yıllarda olduğu gibi bu yılda okullara ‘’yıla hazır hale’’ getirememiş.
Ya öğrenci velileri, onlar hazırlıklarını yapabildi mi?
Ne gezer…
Okul için gerekli hazırlıkları yapamadılar.
Nasıl yapacaklardı ki?
Sürekli artan fiyatlar nedeniyle okul giderlerinin tutarı alabildiğine yükselmiş durumda…
Okul için ‘’tam tekmil hazırlık’’ dünyanın parası…
Velilerin hali de ortada…
‘’Alım gücü’’ diye bir şeye sahip değiller.
Aralarında okul giderlerini karşılayabilecek durumda olanların sayısı çok az…
Uzun sözün kısası, öğrenci velileri de yeni yıla ‘’tam tekmil’’ hazırlanamadılar.
Bitti mi?
Elbette ki hayır.
Dahası var.
Okul servislerini ücretleri katlandı.
Doğal olarak her yıl var olan ‘’ulaşım sorunu’’ bu yıl daha da büyük boyutlara ulaşmış durumda…
Artan hayat pahalılığı ve alım gücünün yok olması nedeniyle ortaya çıkan yeni bir sorun var.
O da ‘’beslenme sorunu’’…
Öğrenci Velileri Derneği bu soruna dikkat çekti.
Dernek adına açıklama yapan Arzu Yalçın diyor ki;
“Yapılan araştırmalara ve gözlemlerimize göre ülkemizde her dört çocuktan biri okula aç gitmiş ve birçok öğrenci okulda yemek yemeden günü tamamlamıştır.
Bir litre kutu sütün 20 lira, bir poğaçanın 5 TL, bir meyve suyunun 7 TL olduğu düşünüldüğünde, çocuklarına her gün ayrı bir beslenme çantası hazırlamak durumunda kalan aileler sütü, meyveyi, kuruyemişi geçelim, peyniri, zeytini bile alamaz hale gelmiştir.”
Dediklerine itiraz etmek çok zor.
Acı da olsa hepsi gerçek…
Devamında bir çağrıda da bulunuyor.
 “Özellikle ekonomik krizle birlikte hızlı artan yoksullaşma, öncelikle en hassas durumdaki çocukları etkilemiştir. Türkiye’de bugün her 5 çocuktan biri derin yoksulluk sorunları ile yüzleşmekte, yeterli ve besleyici gıdaya ulaşamamaktadır. Bu noktada yapılacak en acil eylem, dünyada 130 ülkede uygulandığı üzere bir an önce okullarda kamunun öğle yemeği hizmeti sunmasıdır. Bu hizmetin hem Anayasa’da yerini bulan parasız eğitim hakkı,  hem Avrupa Sosyal Haklar komitesince belirlenen ‘Sosyal yardım hakkı ve yoksulluk ve sosyal dışlanmaya karşı korunma hakkı’ gereğince zorunlu olduğunu belirtiyor, yetkilileri bu noktada acil göreve çağırıyoruz.”
Yaptığı çağrı da böyle…
Karşılık bulur mu?
Aslında olumlu karşılık bulması gerekir.
Ancak öyle olmasını beklemek ‘’hayalcilikten de öte bir şey’’ olur.
Sorunlar saymakla bitirilebilecek gibi değil…
‘’Dert bir değil elvan elvan’’ dense olur.
Eğitimin bir ülke için taşıdığı önem tartışılmaz…
Ülkenin bugünü için de geleceği için de yaşamsal önem taşıyor.
Ve ülkemizdeki eğitimin hali ortada…
Eğitim bu halde iken ülkenin geleceği için ümit beslenebilir mi?
İnsanın söylemeye dili varmıyor ama ne yazık ki beslenemez…

Haberleri