Sivrihisar' da pazarı gezerken, ilçede yetişen ürünleri geçmişteki özelliklerini kaybettiklerini, hatta bazı yerli sebze ve meyvelerin, artık yok olduğunu gördük. Oysa geçmişte, Sivrihisar'da yetişen ürünler, hala hafızalarda. Kepen' in, lahana ve pırasası, Koçaş' ın patlıcanı, Geçek' in üzümü, Dümrek' in, nohudu, Okçu fasulyesi, Günyüzü'nün kavunu, İstiklâlbağı mercimeği ve mülk' ün soğanı ve diğer ürünlerin, kendilerine has özellikleri ve damak zevkleri aranan ürünlerdi. Hülasa gübre ve ithal tohumlar icat oldu bölgede yetişen ürünlerimizin, özellikleri de yok oldu.
Ayrıca yerli tohumu üretimi olmasa da, genleri değiştirilmiş ve Türkiye`nin her yıl ihtiyaç duyduğu sebze-meyve tohumluğunun, sadece yüzde 10`unu üretebiliyor Kalan yüzde 90`lık bölüm ithalatla karşılanıyor. Bir avuç tohumun bedeli binlerce YTL ile ifade ediliyor. Üstelik, tohumlara, yılda 87-90 milyon dolar döviz ödüyoruz. Türkiye`de tohumculuk sektöründe faaliyet gösteren 145 şirketten sadece 10`u yabancıdır. 30 firma Türk ve yabancı ortaklı, 105 firma da tamamıyla yerlidir.
Son yıllarda köylü ile ilgili gelişmeler, kaygı verici boyutlara ulaştı. Bir tarafta IMF istekli tarım ürünlerine kota uygulaması, diğer tarafta düşük prodüktivite, gizli işsizlik, eksik istihdam, tabii afetler, özellikle de iklim şartları ve erozyon. Köylüyü zor durumda bıraktı Sonuçta da kırsal kesimden kentlere göç hızlandı. Bu durum çiftçilikte sahip olduğumuz değerlere de zarar verdi.
Ne yazık ki kötü gidiş karşısında siyasi otorite, tedbir almadığı gibi, aldığı bazı radikal kararlarla da kötü gidişe ivme kazandırdı. İthal tohumların fiyatları da, çiftçiyi çıkmaza soktu. İnsanımızın sağlığına da zarara veriyor.
Öte yandan, ziyarette bulunduğumuz Simav'da seracılar, domates tohumunun altında daha pahalı olduğunu söylediler. Tablo bu olunca da, köylünün işi hayli zordur. Yalnız, domates tohumuna yılda, ülke olarak takriben 40 milyon dolar ödüyoruz.
İthal edilen yalnız, domates tohumu değil, İsrail, Fransa, Hollanda, ABD ve diğer ülkelerden de sebze tohumlarını da ithal ediyoruz. Oysa Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nda 115 bin kişi çalışıyor. Türkiye'nin 70 civarında üniversite,30 adet Ziraat Fakültesi,50 adette Tarım Araştırma enstitüsü var. 10 bin civarında da işsiz Ziraat Mühendisimiz mevcut. Ama diğer ülkelerden tohum ithal etmek zorundayız. Ne yazık ki! Bu tutumda ısrara edilirse, tohumda dışa bağımlı bir ülke olarak kalacağız.
Şu bir gerçek ki ülkemiz, sadece tohum alanında değil, her alanda kendi teknolojisini üretmede çok geç kaldı. Evresel düzeyde bilgi üretecek, yeteri kadar eleman yetiştiremedik. Yetişenlere de ya imkân tanımadık, ya da sahip çıkmayarak, başka ülkelere kaptırdık.
Türkiye, her alanda olduğu gibi, tarımda kendi tohumlarına sahip çıkmak, teknolojisini üretmek ve istihdam yaratmak zorundadır. Çünkü Ülkemiz insanın büyük bir bölümü, hala kırsal kesimde ikametgâh etmektedir.
Aslında tarım alanında araştırma yapabilecek, eğitimli gençlerimiz de var ama kendilerine yeterli imkan verilemediği için, arzu edilen yarar sağlanamıyor. Buna rağmen de ,istenen seviye olmasa da özel sektörde, hibrit f1. Sebze tohumu üreten şirketlerimiz, mevcut. Bu şirketlerimiz biber, domates, patlıcan, marul, kabak ve vb. sebze tohumu üretilmektedir.
İsteriz ki Eskişehir'deki Ziraat fakültesi, Tarım İl Teşkilatı, özellikle de "Anadolu Tarım Araştırma Enstitüsü", bölgesel ürünlerimiz üzerinde araştırma yapsın ve daha da geliştirsin. Çünkü Eskişehir'de, bölgesel özellikleri taşıyan ve diğer ülke ve bölgelerde yetişen ürünlerden daha da verimli, kaliteli ve lezzetli, ürünlerimiz var. Özellikle de Sivrihisar'da yetişen Okçu fasulyesi, Koçaş Patlıcanı, Günyüzü Kavunu, Kepen lahana ve pırasası gibi öncelikle ele alınması gereken ürünlerimizdir. Bu ürünler, daha da geliştirilir ve üretilerek de pazarlanırsa, bölge ekonomisine ciddi katkıda bulunur.
Şu bir gerçek ki Tohum ıslah çalışmaları, sebat ve basiret gerektiren bir çalışmadır. Belki bunu başaran işletmelerimiz de var. Ancak insanımızın sağlığı için, yerli sebze-meyve tohumlarına sahip çıkılmalıdır. Üretilen yerli tohumların maliyeti pahalı da olsa, insanımızın sağılığı için, kendi tohumlarımızı üretmek ve tercih edilmek zorundayız.
İşin doğrusu da bu değil midir?
YERLİ TOHUMLARA SAHİP ÇIKILMALI
Sivrihisar da pazarı gezerken, ilçede yetişen ürünleri geçmişteki özelliklerini kaybettiklerini, hatta bazı yerli sebze ve meyvelerin, artık yok olduğunu gördük. Oysa geçmişte, Sivrihisarda yetişen ürünler, hala hafızalarda....