Bugün, YGS sınavı var. Üniversitelere, 1 milyon 511 bin 980'i YGS, 75 bin 430'u ise sınavsız geçiş olmak üzere ÖSYS'ye toplam 1 milyon 587 bin 410 kişi başvuruda bulundu. Bu sayı, 2009 yılında 1 milyon 451 bin 350 olarak gerçekleşmişti. 2010'da YGS' ye başvuranların sayısı, geçen yıla göre 161 bin 856 artarak, başvuru oranı bin 195 arttı. Liselerden başvurularda ise 61 bin 834'lük bir artış yaşandı
2010 yılında, üniversiteye giriş sınav sistemi de değiştirildi. 2010 yılından itibaren iki aşamalı bir sınav sisteminin uygulanacak. İlk sınav bugün gerçekleştiriliyor. İkincisi ise Haziran ayında yapılacak. Haziran ayındaki sınava katılmaya hak kazananların istedikleri oturuma katılabilecekler, sınavda alanlara göre belirlenecek, ders gruplarından belirli sayılarda ve belirli bir süre verilerek, sorular yöneltileceğini, derslere göre soru sayılarının, bu yıla göre daha fazla olacağını da belirtildi. Alanlara göre alt puan türleri oluşturulacaktır.
YGS`de ikinci ve daha yüksek baraj puanı geçen adaylar da LYS`ye girme hakkı kazanacaklar. Sözel, Sayısal ve Eşit Ağırlık YGS puanlarından herhangi birinden barajı aşıyor olmanın yeterli olabileceğini söyledi. Mesela, YGS`de sadece Sözel`den barajı geçen bir aday LYS`de sayısal alan ile ilgili testlere de girebilecek.
Türkiye'de, eğitim eşitsizliği, gelir eşitsizliğinden daha yüksektir. Bu derece eşitsizliğin olduğu ülkemizde, insanımızın, kendisini gerektiği şekilde yetiştirerek, ÖSS' yi kazanması ve yükseköğretim imkânlarından yararlanması çok zordur. Bazı özel okulların, ortalamayı adaletsiz olarak yükseltmesi, devlet okullarındaki öğrencileri, mağdur ediyor.
Öte yandan YGS ye giren öğrencilerin tümü, 4 yıllık programlara gitmek istiyor. Bu programlara gidemediği takdirde, 2 yıllık programları tercih ediyor. Meslek lisesinden mezun bir öğrenci de, 4 yıllık bir programlara gitme şansı düşük olduğu için de sadece, 2 yıllık programlara yönelmek zorunda kalıyor.
Üniversite giriş sınavının, öğretimin üzerinde de olumsuz etkileri var. Beden eğitimi, müzik, resim gibi pek çok dersten soru sorulmuyor diye, öğrenciler, hatta veliler bu derslere yeteri kadar ilgi göstermiyorlar. Oysa Japon' ya da "RESİM DERSİ" , en önemli dersler arasındadır. Hatta anadil çalışmaları ile de eşdeğerdir.
Her üniversiteye giriş sınavlarında olduğu gibi bu yılda, YGS öncesi dikkat çeken bir gelişme de, "Türbelere" ziyaret edilerek başarı beklenmesi idi. Bu durum eğitimde, niçin başarısız olduğumuzun da en bariz göstergesi oldu.
Oysa Allahu Teala ," n Allah' ı bırakıp da dua ettikleriniz, size yardım etmeye muktedir olamazlar. Onlar kendilerine bile yardım edemezler" buyurmuştur.
Yine Allah Resulü, " ... İSTEDİĞİN ZAMAN ALLAH'TAN İSTE, YARDIM DİLEDİĞİNDE, ONDAN DİLE" demiştir.
Türk halkı, bu tablo ve başarısızlık karşısında, eğitim sitemini sorgulamak ve üzerine düşeni de yapmak zorundadır. Başarısızlıklar karşısında, "devlet, ya okulları, ya da dershaneleri kapatsın" demekle de sorun bitmiyor. Çünkü eğitim, bir kazanç ve siyasi çıkar kapsı olarak düşünüldüğü sürece, gençlerimizin, Üniversite giriş sınavlarında ve hayata başarılı olması veya sorunlarına çözün bulması da mümkün değildir.
Ülkemizde, üniversiteye giriş sınavları, dershane sektörünün de nedenidir. Her yıl da sayıları artıyor. Nitekim 2002 yılında, 2 bin 122 dershane varken, 2009-2010 öğretim yılında sayıları 2 kat artarak 4 bin 193 dershaneye ulaştı. Bu dershanelere giden öğrenci sayısını ise 1 milyon 174 bin 860 oluşturuyor, Ödedikleri ücret ise 7 milyar dolar olduğu söyleniyor.
Üniversiteye girişteki kitle, heterojen bir kitledir. Sınava girenler arasında fen lisesi, Anadolu, klasik ve meslek lisesi mezunları var, Bu okullardan mezun olanları, tek bir sınavla, adil ve doğru bir biçimde değerlendirmek ve yerleştirmek haksızlıktır.
Diğer bir yanlışlıkta, sistemi değiştirmek yerine, kontenjanları artırma felsefesidir. Nüfus artışının, hızlı olduğu ülkemizde, ne kadar üniversite açılırsa açılsın talebi karşılamak mümkün olmayacaktır. Son yıllarda, 25' in üzerinde yeni üniversite kuruldu, değişen hiçbir şey olmadığı gibi, kalite daha da düştü
Türkiye' e, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, yükseköğretime girişi, eğitim sistemi içinde çözmek zorundadır. Çünkü üniversiteye hazırlık da, sınav anında ve sınav sonrası yaşanan stres ve adaletsizlikler, insanımızın ruh sağlığını bozuyor. Pek çok insanımızı da hayatın başında, yaşamdan uzaklaştırıyor. En kötüsü de insanımız, hayatın ve işin başında, adaletsizliği ve haksızlığı yaşıyor, bunun eğitimini de alıyor. Hülasa YGS ve LYS sınavları da çağdaş eğitime yakışmıyor.
Tüm adaylara, YGS' de başarılara diliyoruz...
YGS VE LYS ÇAĞDAŞ EĞİTİME YAKIŞMIYOR
Bugün, YGS sınavı var. Üniversitelere, 1 milyon 511 bin 980’i YGS, 75 bin 430’u ise sınavsız geçiş olmak üzere ÖSYS’ye toplam 1 milyon 587 bin 410 kişi başvuruda bulundu. Bu sayı, 2009 yılında 1 milyon 451 bin 350 olarak...