Düşündüğü için sağ olsun; 10 Şubat Çalışan Gazeteciler günü dolayısıyla Basın mensuplarıyla bir araya gelmek istemiş Büyükerşen.
İşte "Fırsat bu fırsat" diyerek başlıyoruz sormaya...
-"Çeşmelerden Kalabak suyunu akıtacak mısınız?" diye...
-"Bak şimdi?" diye tepkiyle başlıyor konuşmaya.
Devamında da;
-"Benim ağzımdan böyle bir vaat duydunuz mu?" diye soruya soruyla karşılık veriyor.
Sonrasında ise...
-"Bunu ESKİ genel müdürü söyledi. Hatta, bardakla su içti. Ben de Basında gördüm. Kendisini çağırıp "Niye bu tür şeyler söylüyorsun" diye de çıkıştım. Biz bir gölet yapıyoruz. Gerçi şimdi istimlâkler nedeniyle mahkeme durdurdu. Bizim amacımız, çeşmelerden içilebilecek nitelikte su akıtmak. Aslında şu anda bile içilebilir ama, tadı acı. Kalabak suyu ve Kalabak suyuna bağımlılık varken kimse çeşmeden su içmez. Aslında yabancı ülkelerde, bizim çeşmelerden akan su niteliğinde su içiliyor" diyor.
-"Yani?" diye sorumuzun cevabını bekliyoruz Büyükerşen'den...
-"Yanisi falan yok. Kim bunu dediyse ondan sorun cevabı" diye konuşuyor.
Bu kez ESKİ de hem izinli Genel müdür, hem de Vekaleten Genel müdür olduğunu hatırlayıp;
-"Hangi Genel müdüre soralım?" dediğimizde gülümseyip;
-"Siz soracağınızı bilirsiniz" diye geçiştiriyor...
Konuyu yakalamışken bırakmak istemiyoruz...
ESKİ'DEKİ GENEL MÜDÜRLÜK MESELESİ
HUKUKSAL BİR SÜREÇTİR
-"Ne olacak bu ESKİ genel müdürlüğü meselesi" diyoruz.
Başından beri bu konu ile ilgili hiçbir şey söylemediğini ifade ediyor Büyükerşen.
-"Bundan sonra da söylemem" diyor.
Konunun hukuksal bir süreç olduğunu, neyin ne olacağına hukukun karar vereceğini belirtiyor.
-"Ya izne ayrılan müdür görevde kalmaya ısrar ederse?" diyoruz.
Bu kez yine aynı sözleri tekrarlayıp;
-"Hukuk karar verecek" yorumunda bulunuyor...
Zorluyoruz tabii meseleyi...
-"İyi de ESKİ önemli bir kurum. Böyle yönetimsel sorunlarla gündeme gelmemeli" dediğimizde, hemen cevabı da yapıştırıyor Büyükerşen;
-"Evet hizmetle gelmeli" diyor...
HAYATIMDA HİÇBİR GÖREVE
TALİP OLMADIM Kİ?
Konunun bir yere bağlanması için, adaylık meselesine geçiveriyoruz.
Aday olup olmayacağına ilişkin cümleyi daha tamamlamadan;
-"Benim adaylığımı mı, ESKİ Genel müdürünün adaylığını mı soruyorsun?" diye bir espri yapıyor.
-"Zira ESKİ de görev yapanların aday olma istekleri olabiliyor" diye de sürdürüyor espriyi.
Biz "Sizin adaylığınızla ilgileniyoruz" dediğimizde ise;
-"Her defasında soruyorsunuz. Olmadı yorum yapıyorsunuz. Bir kere daha söyleyeyim. Ben bugüne kadar hiçbir görev için talipli olmadım. İlk Rektör atandığımı Televizyondan, ikinci kez atandığımı Ankara'dan gelen bir telefonla öğrendim. Rahmetli Ecevit'in ısrarı ile Büyükşehir adayı oldum. Çevre "Devam et" dedi, devam ettim. O yüzden, seçimlere daha bir yılı aşkın süre var. Siyasi konjöktür ne olur bilemem. Vatandaş "Devam et" der mi? Demez mi? Bilemem. Vatandaş istese bile, seçildiğimde görev yapamayacağım bir ortam olacak belki. Bakalım zaman ne gösterecek" diyor.
TRAMVAY HAT UZATIMINI ENGELLEMESELERDİ, ŞİMDİ BAŞKA YÖNLERE UZATMA BİLE YAPILIYOR OLACAKTI
Sorular ardı arkasına geliyor tabii.
Örneğin;
-"Bütün hizmetlerin tamamlanmasını seçim öncesine kasıtlı mı getiriyorsunuz?" sorusu soruluyor.
-"Ne alakası var. Örneğin Tramvay hat uzatımı. AKP engellemeseydi, şimdiye bitmiş, diğer yönlere uzamasına başlanılmıştı. İhale hazırlıyorsunuz. Bir yılda bitileceği ortaya çıkıyor. Seçimler erkene alınsaydı ne olacaktı? Bitmemiş olacaktı. Bunu söyleyen yalan söylüyor.
-"Ya Trafiğin hali?" diye soruyoruz...
-"O'nu Trafik Müdürlüğüne sorun. Trafik akışının sağlanmasında tam anlamıyla görev yapılmıyor" diyor.
-"Açılan Bulvar niye yok?" denildiğinde ise;
-"Şehir merkezinde Bulvar açabilmek için Trilyonlarca lira para gerekiyor. Merkezin imarının bu halde olması benim suçum mu?" diye cevaplıyor.
ADAY OLUP KAZANIRSAM, HER KÖYÜ "KÖY-KENT" YAPARIM
Konu birden, yürürlüğe giren Büyükşehir yasasına geliyor.
Yasanın son derece sakıncalı olduğunu anlatıyor uzun uzadıya Büyükerşen.
Hem Belediyelerin, hem de bu yasa ile Belediyeler bünyesine alınan yerleşim yerlerinde ki insanların büyük sıkıntı yaşayacağını söyleyip;
-"Her şehrin kendisine göre yapısı var. Eskişehir, bir İstanbul ve Kocaeli gibi birbirine geçmiş yerleşim yerlerinden oluşmuyor ki?"diyor.
Kendisine, bu yasadan sürekli yakınmasının sanki "seçildiğinde hizmet götüremeyecekmiş" havası yarattığını hatırlatıyoruz.
-"Alakası yok" diyor.
Devamla da;
-"Eğer aday olup seçilirsem, sınırlarımıza dahil edilen her köyü, tıpkı Avrupa da ki gibi yaşanılır, tertemiz, insanca yaşayabilecekleri birer Köy-kent yaparım. Bunu gerçekten yaparım" diye konuşuyor.
BURHAN SAKALLI
DOĞRULARI SÖYLEMİYOR...
Son olarak, Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı'nın, dönüşüm konusunda ki suçlamalarına geliyor konu.
Burhan Sakallı'nın doğruları söylemediğini belirtiyor önce...
Devamla da;
-"Küçük sanayi sitesini 'Ben yapayım' dedi. "yap" dedik. Gitti projecilerle anlaştı. Adamlar, bölge esnafı ile toplantı yapıp, anlatacaktı durumu. Baktık, aynı adamlar Büyükşehir'e gelmiş. Ne oldu? Diye sorduğumuzda, Burhan Sakallı'nın toplantıya katılmadığını söylediler. Çağrıdık bütün esnafları Büyükşehir'e. Hepsi "Biz durumu anladık. Odunpazarı Belediyesi bu işten yan çizdi, işi sizin üstünüze attı" dediler. Şimdi ise, tek katlı binaların olduğu Gündoğdu bölgesini 'Afet riski' altına sokup, dönüşüm yapmaya kalkıyor. Tek katlı binaların olduğu bölgede nasıl bir afet riski var, önce bunu söylesin" diyor.
ODUNPAZARI'NIN KIZILİNLER PLAN TANITIMINDA ESKİŞEHİR HAVAALANI YOK AMA, ALTINTAŞ VAR...
Bu arada aklına geliyor bir mesele.
Şoförüne "Arabada resimler var. Bir getirin" diye talimat veriyor Büyükerşen.
Gelen fotoğraflardan biri, Odunpazarının Kızılinler için yaptığı planlamanın bir tanıtım broşürü.
Herkese gösterip;
-"Bakın burada hangi havaalanını göstermiş?" diye soruyor.
Bakıyoruz; Kütahya'da ki Altıntaş havaalanı işaretlenmiş.
-"Ayıptır" diye başlıyor Büyükerşen. Senin şehrinde Havaalanı var ama, sen kalkıp Kütahya Havaalanını gösterip, 'Buradan geleceksiniz' diyorsun. Adam sormaz mı" Senin şehrinde havaalanı yok mu diye?" Var dediğinde ise "Bunu niye koymadın?" diye sormaz mı?" diyor.
Sonuç itibarıyla 3,5 Saat sürüyor Büyükerşen'in söyledikleri...
Belli ki dili de bir hayli şişmiş.
Çıkarken, bir paket tutuşturuluyor gazetecilerin ellerine.
-"Bu ne?" diyoruz...
-"İçinde kahve var?" yanıtı geliyor...
-"40 yıl hatırı olsun diye mi?" diye soruyoruz...
Büyükerşen "Yok için sonra da fal bakın" esprisiyle tamamlıyor sözlerini.
.......
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Üç mahkûm cezaevi yolundadır. Her birine, hapiste geçirecekleri günler için
bir eşya getirmelerine izin verilmiştir. Otobüste, biri diğerine döner ve
sorar:
- Eeee sen ne getirdin?
Diğer mahkûm bir boya kutusu çıkarır ve
- Bununla her şeyi boyayabileceğim
der.
İkinci mahkûm bir deste iskambil kağıdı çıkarır.
- Bunlarla poker oynayabilir, fal bakabilir veya herhangi bir kağıt oyunu oynayabilirim.
üçüncü mahkuma merakla sorarlar:
- Sen ne getirdin?
Adi Temel olan üçüncü mahkûm bir kutu çıkarır ve gülerek:
- Bu orkideleri getirdim
der. Diğer iki mahkûmun kafası karışmıştır.
Merakla sorarlar:
- Bunlarla ne yapabilirsin ki?
Temel sırıtır ve elindeki kutuyu göstererek,
- Kutuda yazdığına göre, bunlarla ata binebilir, yüzmeye gidebilir, hatta paten kayabilirmişim...
Yılmaz Büyükerşen ile 3,5 saat...
Düşündüğü için sağ olsun; 10 Şubat Çalışan Gazeteciler günü dolayısıyla Basın mensuplarıyla bir araya gelmek istemiş Büyükerşen.İşte "Fırsat bu fırsat" diyerek başlıyoruz sormaya
-"Çeşmelerden Kalabak suyunu akıtacak...