Yurtdışı yasağının arkasında komik bir durum çıktı...

Yılmaz Büyükerşen’in Çin’de düzenlenen bir toplantıya katılamadığı, kendisine İçişleri Bakanlığı tarafından yurtdışı çıkış izni verilmediği basında yer aldı.Biz de bu sütunlardan bu durumu eleştiren bir yazı...

Yılmaz Büyükerşen'in Çin'de düzenlenen bir toplantıya katılamadığı, kendisine İçişleri Bakanlığı tarafından yurtdışı çıkış izni verilmediği basında yer aldı.
Biz de bu sütunlardan bu durumu eleştiren bir yazı kaleme aldık.
AK Parti İl Başkanı Dündar Ünlü'ye ES TV'deki "Soruyoruz" programında sorduk meseleyi.
Dündar Ünlü "Mesele bildiğiniz gibi değil. Büyükerşen de bu konuda neyin ne olduğu gerçeğini anlatmıyor" dedi önce.
Ardından da:
-"15 Temmuz sonrası Belediye Başkanlarının yurtdışına çıkması İçişleri Bakanlığının iznine tabi tutuldu. Sayın Büyükerşen Çin'e gitmesi gerektiği için Sayın Bakanımız Nabi Avcı'yı aramış. Gerekli iznin verilmesi için aracılık etmesini istemiş. Bakan Avcı "hay hay" demiş ve derhal İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu arayıp, konuyu iletmiş. Süleyman Bey de "Tabii ki" diyerek, Bakanlığın ilgili yöneticilerini bizzat arayıp "Yılmaz Büyükerşen ile ilgili talebi yerine getirin" talimatını vermiş. Yani, hem Nabi Avcı hem de Süleyman soylu meseleyle yakından ilgilenmiş" dedi.
Dündar Ünlü, bunun sonrasında gelişen olayları da şöyle anlatıyor:
-"Bu süreç yaşanırken Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nden bir görevli bakanlıktan yurtdışı çıkış izni için müracaatta bulunmuş. Bakanlık görevlileri de, Büyükerşen'in talebinin bu olduğunu zannedip, o belediye görevlisine gerekli izni vermiş. Hem Nabi Avcı hem de Süleyman Soylu, aksine bir geri dönüş olmadı için meselenin hallolduğunu düşünmüş."
Ünlü bu karışıklığın yaşanmasının ardından Bakan Nabi Avcı'nın Yılmaz Büyükerşen'i arayarak durumu açıkladığını, Büyükerşen'in de kendisine bizzat "Önemli değil. Bürokraside böyle şeyler oluyor. Bizde yıllarca bürokrasinin içinde yer aldık ve bu tür karışıklıklarla karşılaştık" dediğini söylüyor.
Fakat...
Aynı Büyükerşen'in, basında çıkan "Yurtdışı izni verilmedi" şeklindeki haberlere bir açıklık getirme çabası içinde olmamasını, yaşanan süreci gerçek haliyle anlatıp düzeltme gereği duymamasını da bir türlü anlayamadığını özellikle ifade ediyor...
Anlaşılan o ki:
İçişleri Bakanlığı personeli, Büyükerşen'e yurtdışı izni vermek yerine, aynı zamanda yurtdışı izni almak için bakanlığa müracaat eden Büyükşehir belediyesi yetkilisine izin vermiş.
Ne diyelim?
Oldukça şanslı bir bürokratmış o her kimse...

***

İnsan hayatının sorumluluğunu taşımak...

Oğlum yurtdışında yüksek lisans eğitimi yapıyor.
Geçtiğimiz gün konuşmak için aradık.
Telefonu açmadı.
Bir daha aradık, yine açan yok.
İnsan endişeleniyor haliyle.
Öyle ya, sonuçta başka bir ülkede olması akla olmadık düşünceleri ve endişeleri getiriyor.
Yaklaşık yarım saat sonra ardı.
-"Alarm zamanına denk geldi o yüzden açamadım telefonu" dedi.
-"Alarm zamanı da neyin nesi?" diye sorunca anlattı.
Meğer kaldığı yurtta hemen her gün değişik saatlerde 2 ya da 3 kez alarm tatbikatı gerçekleştiriliyormuş.
Alarmın çalmasıyla birlikte her öğrenci odalarından belli bir süratle bina dışına çıkıyor, daha sonra yurt yöneticilerinin talimatıyla odalarına dönüyorlarmış.
Çalan alarmın tatbikat amaçlı olduğunu düşünüp dışarıya çıkmayan ise arkadaşları tarafından ayıplanıyor "Şimdi senin bu yaptığın, bizim hayatımızın sorumluluğunu üstlenenlere karşı doğru bir hareket mi?" diye sorgulanıyormuş.
Orta yerde insan hayatının sorumluluğunu taşımak gibi büyük bir görev var anlayacağınız.
Olası bir yangın anında, bir tek öğrencinin bile burnunun kanamaması adına, her gün üstlenilen bir görev var.
Bize gelecek olursak; aslında hiç gelmeyelim...
Her şey ortada zaten...
Adana'da, o ihmal dolu yurtta yanıp giden o küçük bedenlerin hangi sorumsuzlukların kurbanı olduklarına hiç mi hiç gelmeyelim.
Çünkü bu ülkede katillerin kimliği apaçık ortada...
Hepsinin ortak özelliği, sorumsuz olmaları...

***

Görünen o ki, paylaşım en çok CHP'nin içini allak bullak etmiş....

-CHP il Başkanı Sinan Özkar şehit cenazesi ile ilgili bir paylaşımda bulunup, aynı paylaşımı CHP üyelerine mesaj olarak atıyor.
-Büyükşehir Belediye Başkanı kendisini arayıp "Bu paylaşımı kaldır" diyor ama il başkanı "Kaldırmam" diye diretiyor.
-Üç Belediye Başkanı, sosyal medya paylaşımlarıyla durumu hafifletmeye çalışıyor ama kaldırılmadığı için sosyal medya'daki paylaşımın altında kıyametler kopuyor.
-CHP Genel Başkan yardımcısı "Olmaz böyle bir şey" derken, İl başkanı "Yaptığım paylaşımın arkasındayım" diyor.
-Genel Başkan "Durumdan haberim var. Kendisini kınıyorum" açıklaması yaparken il başkanı "Dememiş öyle bir şey" diyor.
-Parti içinde "İstifa etmeli" sesleri yükselirken İl Başkanı "İstifa etmem. Edeceğimi bekleyenler avuçlarını yalar" diyor.
-CHP'de iki milletvekili nedendir bilinmez topa hiç mi hiç girmiyor.
Sonuç olarak...
CHP il başkanının şehit cenazesi öncesi yaptığı paylaşım ortalığı karıştırıyor karıştırmasına ama en çok da CHP'nin içini allak bullak ediyor...

***

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM...

Pazar günü kiliseye yığılan kasaba halkı tam dualara başlayacakken mihrapta birden şeytan görünür... şeytan kilisede görülür görülmez büyük bir karışıklık olur ve kalabalık kapıya hücum eder..çok kısa bir süre sonra arka sıralardan birinde oturan yaşlı bir adam hariç herkes kiliseyi terk etmiştir..
şeytan kafasını kaldırır ve yaşlı adamı görür..herkesin kaçmasına rağmen o adamın hala orda durup çevresine ilgisiz bakışlar atmasından kıl kapar:))
kafası karışık bir biçimde adama doğru yaklaşır ve sorar;
- sen benim kim olduğumu biliyor musun?
- evet efendim..kesinlikle...
- herkes kaçtı..sen neden hala buradasın? benden korkmuyor musun?,

- hayır efendim...48 yıldır kız kardeşinizle evliyim.

Haberleri