AKP iktidarı, "Kürt açılımı", "demokratik açılım" ve "Milli Birlik Projesi" kavramları ile PKK ve yandaşlarına, aşırı tolerans tanıdı. AKP iktidara geldiğinde, Abdullah Öcalan' a "SAYIN" demek suçtu, bugün ise gelinen nokta ortada.
Nitekim Mahmur Mülteci Kampı Demokratik Halk Meclisi tarafından, hazırlanan gerçek niyetlerini de ihtiva eden mektuptaki şartlar, PKK ve yandaşlarının, anahtar teslimi bir Kürt devleti isteklerinin de ikrarıdır.
Peki, nedir bu istekler?
*İmralı'daki tecride son verilmesi ve Öcalan'ın yol haritasının açıklanması,
*Askeri operasyonların durdurulması, çatışmalı ortamın son bulması,
*Kürt sorunun barışçıl ve demokratik siyasi çözümünün önünün açılması.
*Kürtlerin iradesini esas alan diyalog ve müzakerelerin gerçekleştirilmesi,
*Özgür, eşit ve birlikte yaşam için Kürt kimliğinin anayasayla güvenceye alınması.
*Kürtçe 'nin, her yerde özgürce konuşması, öğretilmesi ve geliştirilmesi,
*Çocuklara Kürtçe isimlerin verilmesi, Kürtçe eğitimle büyütülmesi.
*Kürtlerin tarihi, kültürü, sanat ve edebiyatının geliştirmesi ve korunması,
*Kürdistan'ın, köy, kasaba ve şehirlerinde özel harekâtçı, korucu ve polisin baskı ve zulmünden uzak, yeterli imkânlara kavuşmuş ve güvenlik içinde yaşayabilmek için koruculuk sisteminin kaldırılması.
*Türkiye'nin, Kürt bölgesinde kendi öz irademizle yaşamayı ve kendi güvenliğimizi kendimizin sağlayacağı toplu bir yerleşim yerinin yapılması ve dönüşümüzün BM denetiminde olması.
Talepler, AKP iktidarı tarafından, nasıl karşılanır bilinmez ama bu tür talepler ancak zafer kazanmış bir ordunun, muhataplarına dayattığı barışın şartları olabilir. Ayrıca istekler, talep değil bir dayatmadır. İnsani değil, tamamen siyasidir. Daha açıkçası anahtar teslimi bir özerklik veya Kürt devleti istiyorlar.
Hedef ülke bütünlüğü ve Anadolu'daki Türk varlığıdır. ABD, AB, PKK ve yandaşları, Çeşitli adlardaki açılımlar, hatta uyum yasaları ile de hedefe ulaşmak istiyorlar. Kürt açılımı veya "Demokratik açılım, bir türlü açılmadı ama "Bu açılımın mimarı ABD mi, yoksa Türk hükümeti mi" tartışması hala devam ediyor.
Ayrıca Kürt Açılımı ne PKK terörünü bitirir, ne de Pan Kürdist bir militan milliyetçiliğin önüne geçebilir. Çünkü hedefleri, Türkiye Cumhuriyeti, özellikle de Türk varlığıdır. Nitekim Kürt siyasetçi-yazar İbrahim Güçlü Kürtlerle, Türklerin Türk üniter ulus devleti içinde, birlikte yaşamalarının olanaklı olmadığını saptadıktan sonra, "Yeni bir devlet ve toplum modelinin saptanması için, çalışma başlatırdım. Bu yeni devlet ve toplum modelinin, uluslar, ideolojiler, dinler, mezhepler, sınıflar üstü olan federal bir sistemde daha olanaklı olacağından hareketle, yeni bir toplumsal sözleşme ve anayasa çalışması başlatırdım. Bu anayasanın, devleti yeniden federal bir model içinde tanımlayan bir kimlikler anayasası olmasını benimsetirdim" diyerek, gerçek niyetlerini net ve açık olarak ortaya koymuştur..
Diğer yandan Pan Kürdistlere göre: "Türkiye Cumhuriyeti'nin paradigmasına ve senaryosu gereği, Kürtlerin varlığı inkâr edilmektedir. Bir Kürdün, Kürt kimliğiyle başbakan olması olanaklı değildir. Bu nedenle de yeni bir devlet ve toplum paradigmasına, senaryosuna ihtiyaç vardır." görüşündeler. Oysa bugüne kadar, devletin en üst görevinden, tabana kadar devletin her kademesinde Kürt kökenli vatandaşlar görev almıştır.
Kürt açılımı ile ilgili gelişmelerde, ABD parmağı var mı bilinmez ama ABD Büyükelçisi Ross Wilson, ABD'li General Charles Wald ve Soros'un kurduğu Açık Toplum Enstitüsü' nün politika analizcisi Mike Amitay' ın raporu ortadır. Bu rapordaki görüşler ve öneriler, Türklerle, Irak Kürtlerinin 13-15 Nisan 2009'da Washington'da yaptıkları toplantıdaki görüşmelere ve Phillips' in Türkiye ve Irak'taki görüşmelerine dayanıyormuş
Raporda, "Erişimi genişletin", "Transit işlemleri hızlandırın", "Transit işlemleri hızlandırın", "Algıyı değiştirin", "Araştırma geliştirmeyi genişletin." "Kerkük sorununu çözün.", tavsiyeleri yer aldı. Ayrıca aynı raporda, "DTP' li tutukluları serbest bırakın.", "Yasal reformları üstlenin. Yargıyı ıslah edin.", "İş olanakları yaratmaya odaklanın", Sosyal servisleri geliştirin" Ankara, Öcalan'la konuşmayı reddedebilir, fakat DTP etkin birer muhatap olabilir. Erdoğan'ın, DTP' yle görüşmesini ve geniş kapsamlı görüşmeler için bir kanal olarak görmesini sağlayın" gibi tavsiyeler yer aldı.
AK Parti iktidarı, "KÜRT AÇILIMI" nda, bu raporu dikkate aldı mı veya alacak mı zaman gösterecektir. Ancak rapordaki ifadeler, adeta Türkiye' ye ültamoton gibidir. Bu durumun, ne mazereti, ne de kabul edilir bir tarafı vardır. Ayrıca AKP iktidarı, tarafından verilen tavizlerle, ABD, AB, PKK ve yandaşları, adeta şımartıldı. İsteklerinin de ardı da kesilmiyor. Bu tablo Atalarımızın," Yüz verirsen astar ister." sözünü hatırlattı.
YÜZ VERİRSEN ASTAR İSTERLER...
AKP iktidarı, "Kürt açılımı", "demokratik açılım" ve "Milli Birlik Projesi" kavramları ile PKK ve yandaşlarına, aşırı tolerans tanıdı. AKP iktidara geldiğinde, Abdullah Öcalan a "SAYIN" demek suçtu, bugün ise gelinen nokta...