Türkiye' de, ilginç olduğu kadar çelişkili ve dikkat çeken gelişmeler oluyor. Siyasi otorite, bir tarafta "ERMENİ SOYKIRIMI" nı kınayan ülkelerin, Parlamentolarına tepki gösterilirken, diğer taraftan, Türk insanına, yılladır kapalı olan bugün nasıl oldu ise İşçilere açılan, Taksim Meydanında, "sözde soykırım" safsatası için izin veriliyor. Sivrihisar' daki Ermeni Kilisesi' nin, Restorasyonun için de ilgiller gayret gösteriyor.
Ayrıca araştırmacılara göre, Doğu ve Güneydoğu'da "Zazalar", "Türkmenler", "Azeriler", "Araplar", "Süryaniler", "Keldaniler", "Ermeniler", "Yezidiler", ayrıca sayıları az da olsa "Çerkez", "Çeçen ve Abaza" kökenli toplulukların da yaşadıkları halde, adeta bu bölgelerde, yalnız Kürt kökenli vatandaşlar yaşar gibi bir hava yaratılıyor. Bu toplulukların adı bile geçmiyor.
Öte yandan PKK ve yandaşları, Zazaları Kürtlerin bir alt-grubu olarak kabul edip, ve Zazaça'yı da Kürtçenin bir lehçesi gibi, gösterilerek, saflarına çekmeye çalışıyorlar. Bu yaklaşıma, devletin bir kuruluşu olan TRT-6 (Şeş) de alet edildi. TRT-6 programlarında, Zaza diline de "Kürtçe' nin, lehçesi" olarak kamuoyuna lanse edildiği söyleniyor.
Diğer yandan Mardin Artuklu Üniversitesi bünyesinde açılan "Türkiye'de Yaşayan Diller Enstitüsü"nde görevlendirilen Kürt akademisyenler, siyasi Kürtçü tezlere uygun bir şekilde hazırlayıp, YÖK'e sundukları bir raporda, Zazaları Kürtlerin bir alt grubu olarak göstermiştir. Tunceli üniversitesi' nde, 2009-2010 akademik yılının bahar döneminde, üniversite öğrencilerine yönelik haftada bir saat seçmeli Kürtçe, Zazaca ve Anadolu Sevgi Felsefesi derslerinin verilmeye başlandı.
Araştırmacı Sinan SUNGUR' a göre de, Zazalar, Kürtlerden ayrı bir halktır. Zaza dili, Kürtçü unsurların iddialarının aksine Kürtçe'nin bir şivesi değildir. Kürtçe ile dilbilimsel yönden bir yakınlık göstermemektedir. Alevi Zazalar, Dersim (Tunceli), Erzincan, Sivas Sünni Zazalar ise Elazığ, Diyarbakır, Bingöl, Siverek (Şanlıurfa) kentleri kapsamında yoğunlaşmışlardır. Kürtler ise anılan kentlerde azınlık durumundadırlar. Türkiye sınırları dışında bulunmayan Zazalar, ülkemize özgü bir etnik grup olup, Anadolu'nun yerli halkı sayılırlar.
Tablo bu iken, AKP hükümetince, "açılım" projesi çerçevesinde Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde okullarda uygulamaya konulması amaçlanan "Kürtçe Dersi" dayatmasıyla, TRT-6 (Şeş)'in programlarında, Zazalar "Kürt" olarak göstermesi, ister istemez acaba Zazalar Zazlar devletin eliyle Kürtleştirilmek mi isteniyor? Sorusunu gündeme getiriyor.
Malatya Katliamından sonra hazırlanan Milli Güvenlik Kurulu Raporda, ikinci grup olarak Kürtler gösteriliyor. Bu raporda da sayıları 3 milyon civarında olan Zazalar Kürt nüfusa dahil edilmiştir. Bu durumda dahi Kürt nüfusu 12 milyon 600 dir. Ancak bu sayının 2.5 milyonu ciddi derecede Türkleşme sürecinde ve bazı yerlerde Kürtlüğünü kabul etmeyen bile çıkıyor. Hal böyle olunca da 3 milyon Zazanın dışındaki Türkiye' deki Kürt nüfus, 7.100 bin civarındadır.
10 Kasım 2009 günü TBMM' de, "demokratik açılım" kapsamında yapılan konuşmalarda, CHP Milletvekili Sayın Onur ÖYMEN' in, sözleri çarpıldığı gibi, DTP ve AKP'li politikacıların yanı sıra, köşe yazarlarının çoğu da Dersim olayını, gündemdeki "Kürt açılımı"na katkı için kullanmaya çalıştılar. Özellikle DTP, konuyu alabildiğine istismar etti.
Hülasa Türkiye üzerindeki ABD ve AB senaryoları örtülü olarak uygulanıyor. Bu senaryoların hayata geçmesi içinde her gelişmeden istifade ediliyor. Hatta doğru tespitler bile saptırılarak katkısı sağlanmaya çalışılıyor. Hatta bazı tarihi gerçekler bile bu senaryolardan dolayı saptırılıyor. Yakın tarihimizdeki ve Dersim (1937) ve Şeyh Said (1925) Zazalara ait olan isyanların, çok hatalı bir şekilde resmi ve askeri literatüre de "Kürt isyanları" şeklinde yansıtılmıştır. Oysa bu isyanların, Kürtçülükle hiçbir alakası olmadığı da söyleniyor.
Hülasa yıllardır, emperyalist güçler, Kürt ve Ermenileri ülkemiz üzerindeki hedeflerini gerçekleştirmek için "TAŞERON" olarak kullanmışlardır. Yakın tarihimizde Doğu ve Güneydoğu bölgemizde yaşayan, Zazaların", "Türkmenlerin", "Azerilerin", "Arapların", "Süryanilerin", "Keldanilerin", "Ermenilerin", "Yezidilerin", ayrıca sayıları az da olsa "Çerkez", "Çeçen ve Abazalar yok sayılarak, Kürtlerin yaşadığı bölge olarak gösterilmiştir. Oysa Kürtlerin, bölgesi dışında en yüksek oranda ve sayıda Kürt İstanbul'da yaşamaktadır. Bir başka deyişle, İstanbul nüfusunun yüzde 14,8'i (yaklaşık 1,9 milyon) Kürtlerden oluşmaktadır.
Tablo bu iken Doğu ve Güneydoğu' da, Kürt etnik kimliği ön plana çıkarmak, bölgedeki diğer etnik gruplara haksızlık olup, bu tür girişimler de tamamen ülkemizi bölmeye yöneliktir.
ZAZALAR VE KÜRTLER
Türkiye de, ilginç olduğu kadar çelişkili ve dikkat çeken gelişmeler oluyor. Siyasi otorite, bir tarafta "ERMENİ SOYKIRIMI" nı kınayan ülkelerin, Parlamentolarına tepki gösterilirken, diğer taraftan, Türk insanına, yılladır...