Ankaragücü maçından sonra bir taraftan puan cetvelini, bir taraftan fikstürü inceliyorum. Kasımpaşa ve Manisa haricinde puan olarak altımızda ve yakınımızda olanların hepsiyle oynamışız. Kalan maçlarımızın çoğu ligin tepesindeki takımlarla ve üstelik bu maçların dört tanesini dışarıda oynayacağız. İçeride oynayacağımız Antalya, Manisa ve Beşiktaş maçlarının da kolay olmayacağı ortada. Bu saatten sonra devre arasına kadar alınabilecek her puan bizim için kazanç olacak. Açıkçası lig'in başındaki maçlarda bütün telafi haklarımızı kullanmış, puanları bol keseden dağıtmışız. Keşke deyip farklı senaryolar hayal etmenin bir anlamı olmadığı için klasik deyimle bundan sonra önümüzdeki maçlara bakmalıyız.
Bülent Hoca'nın gelmesiyle üst üste kazanılan iki maç sayesinde şu anda düşme potasının üstündeyiz. Bu iki maçta oynanan oyundan ziyade sahada sergilenen mücadele bizleri umutlandırmıştı. Ancak Ankaragücü maçının ilk yarısında gösterilen anlamsız ve keyifsiz futbol kafamızda soru işaretleri yarattı. Sanki lig'in başındaki ağır ve isteksiz takım tekrar geri gelmişti. On kişi oynadığımız Belediye maçı ile Karabük deplasmanında takım olarak daha sert, daha ısırgan ve daha bir rahatsız ediciydik. Tribündeki herkes güzel bir futbol olmasa bile en azından bu mücadeleyi görmek istiyordu sahada. İkinci yarı Ümit Karan' ın oyuna girmesiyle birlikte biraz dişimizi gösterince buraya bir puan için geldiği her halinden belli olan Ankaragücü tamamen geriye çekildi. Böyle olunca ister istemez ilk yarının niçin düşük tempo ve sadece tek bir pozisyonla boşu boşuna harcandığını düşündük. Savunmamız bu maçta da aksamadı. Özellikle sezon başına göre ciddi bir toparlanma var. Üstelik çok daha dikkatli ve hatasız oynuyoruz. Konsantrasyon üst seviyede, böyle olunca nasıl yendiğine bir türlü anlam veremediğimiz o acayip golleri artık kalemizde görmüyoruz. Buna karşılık ise hücumda yeterince üretken değiliz. Batuhan gibi bir santrfora sahipseniz her iki kanatta da çok etkili olmanız gerekir. Ancak bizde kanatların iyi işlediğini söylemek fazla iyimserlik olur. Sezer'in de, Erkan'ın da ayağına top çok yakışıyor. Onlar da maalesef bunun farkındalar ki çalım üstüne çalım atıp bir türlü toptan vazgeçmiyorlar. Hâlbuki onlardan beklentimiz sadece biraz daha basit oynamaları. Topu ayaklarına aldıklarında rakip hazırlıksızsa direkt kaleye yönelmeleri ki, daha bunu görmek kısmet olmadı. Ya da kenarlardan etkili ve isabetli ortalar yapmaları. Son maçta yapılan ortalar için Batuhan kollarını havaya açıp kuşları, kargaları gösterse ne diyebilirler ki. Bu seviyelere gelmiş bu iki futbolcu kardeşimiz, hücumda hızın ve hızlı hareket etmenin ne kadar önemli olduğunu elbette bizden iyi biliyorlardır. Ama şu anda sadece ikinci vitesteler. Biran önce üçüncü, dördüncü ve hatta beşinci vitese geçmelerini sabırsızlıkla bekliyoruz.
Artık her hafta birbirinden zorlu maçlar oynayacağız. Bu maçlarda kazanılan her puan altın değerinde olacak. Ama bu puanları kimse sahada mücadele etmeden, koşmadan, kovalamadan hatta tekmeye kafa sokmadan bize bırakmaz. Futbolcu kardeşlerimizden çok şey istemiyoruzdur umarım.
Bu arada Bülent Uygun'un talimatlara aykırı bir şekilde menajerlik faaliyetlerinde bulunması suçlamasıyla Profesyonel Futbol Disiplin Kuruluna tedbirli olarak sevk edildiğini öğrendik. Sadece saha içi değil saha dışı gelişmelerde camiayı çok yormaya başladı. Bu sezon Eskişehirspor için gerçekten çok zor geçecek.
ZORLU MAÇLAR BİZİ BEKLİYOR
Ankaragücü maçından sonra bir taraftan puan cetvelini, bir taraftan fikstürü inceliyorum. Kasımpaşa ve Manisa haricinde puan olarak altımızda ve yakınımızda olanların hepsiyle oynamışız. Kalan maçlarımızın çoğu ligin tepesindeki...