"Aile hekimleri çok büyük sıkıntılar yaşıyor"

SES Eskişehir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Berna Yıldız, aile hekimlerinin sıkıntılarına dikkat çekti.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eskişehir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Berna Yıldız, her geçen gün artan aile sağlığı merkezinin hem sistemsel de hem de çalışanların sorunlarını sıraladı.

Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği ile ilgili eleştirilerde bulunan Yıldız, aile hekimlerinin üzerindeki hasta yükünün çok fazla artığını ifade etti.

Yıldız, “Aile hekimlerimiz ve orada çalışan sağlık personelimiz, aile sağlığı merkezlerinde geçen sene çıkan eziyet yönetmeliğinden sonra uzun zamandır çok büyük sıkıntılar yaşıyor. En başta hasta yükü çok fazlalaştı. Çünkü aile hekimlerinin üzerine bir sürü rapor bindi. Aile hekimlerimiz bunlara "angarya raporları" diyor. Askerlik raporları, evlilik raporları ve ehliyet raporları hep aile hekimlerinin üzerine bindi. Bunlar ekstra poliklinik hizmeti oluşturdu ve aile hekimi ile hastayı ekstra yüz yüze getirmeye başladı. Aile hekimlerinin takip etmeleri gereken bir sürü kronik hasta ve rapor var. Şeker, obezite ve yaşlılıkla ilgili takip etmeleri gereken hasta raporları da aile hekimlerimizin üzerine binmiş durumda. Aile hekimlerimize kota getirildi. Aile hekimlerimiz ağrı kesiciler, antibiyotikler ve mide koruyucular gibi bazı ilaçları yazamıyor. Çok yazarlarsa aile hekimlerinden kesinti oluyor. Az yazarlarsa hastayla yüz yüze geliyorlar ve hasta "Bunu kullanmam gerekiyor." diyor. Yıl sonuna doğru aile hekimlerinden yüzde 35 gibi bir vergi kesintisi olmaya başladı. Bu durum aile hekimlerine ekstra bir yük olmaya başladı. Çünkü aile hekimlerinin kendi giderleri var ve devletin bunlara verdiği bütçe çok az. Kendi kiralarını, kendi giderlerini ve ekstra masrafların hepsini aile hekimleri ödüyor. Artı olarak, "gruplandırma personelleri" dediğimiz bazı personeller var. Bunlar kadrolu olmadıkları için bir kısmını da aile hekimleri ödüyor. Kiralar almış başını gidiyor ve aile hekimleri bunları da ödemek zorunda kalıyor. Yeni işe başlayan bir aile hekimi hizmet vereceği binayı tutmak, buna ekstra kira ve masraf ödemek, içinde hizmet vereceği eşyaları almak zorunda kalıyor. Bu durum, yeni aile hekimine çok büyük bir yük ve masraf getiriyor. Aile hekimlerine bir de şimdi sevk sistemi getirdiler. Aile hekimlerine bazı hastaları sevk edebilme kotası açtılar. Fakat bu durum hastalarda "Ben gideyim, aile hekimi beni istediğim yere sevk etsin." şeklinde bir algı yarattı. Böyle bir şey yok ancak hastada böyle bir algı oluşmaya başladı. Aile hekimi değerlendirir ve uygun görürse o kota minvalinde hastayı sevk eder. Fakat hasta "Ben giderim, beni sevk eder." diyor. Özellikle hastanelerde sıra bulunamayan ve sevk olunamayan bazı bölümler var; hastalar bu istemle gelmeye başladı. Aile hekimi "Yok, yapamam." dediği zaman bu sefer çok büyük bir şiddet ortamı oluşmaya başladı. Çünkü hasta "Böyle bir hakkım var, neden yapmıyorsun?" diyor “ sözlerini kaydetti.

“Kurumlar Yine Bir Ticarethaneye Dönüşmeye Başladı”

Bu arada aile hekimlerinin hastaları çok fazla çoğalmaya başladı ve buna da bir kota getirildi. 3.000'in üzerinde hastası olan aile hekimlerinden hastaları almaya ve gelişigüzel dağıtmaya başladılar. Bugün kendi mahallenizdeki aile hekiminizdeyken bir bakıyorsunuz ki uzaktaki, Emek'teki bir aile hekimine aktarılmışsınız. Ben kendim de bunu yaşadım; mahallemdeki aile hekimime muayene olamıyorum. Bu durum, hekim ve hastanın iş birliğiyle olması gereken bir şeydir. Çünkü bunun da bir sürü sonucu var. Benim isteğim olmadan beni Emek'teki bir yere sevk ettiğiniz zaman; yaşlı olabilirim, kronik hastalığım olabilir veya benim oraya gidebilecek bir ekonomik gücüm olmayabilir. En yakınımdaki aile hekimine muayene olmam gerekirken neden gidip en uzaktaki aile hekimine muayene olayım? Aile hekimlerimizin sayısı da çok az. Şu an sağlık hizmetinin yüzde 40'ını aile sağlığı merkezleri üstlenmiş durumda. Fakat buna mukabil, bütün hekimler arasında sadece yüzde 15 oranında aile hekimi hizmet vermektedir. Bu da büyük bir hasta yükü oluşturmaktadır. Aile hekimlerinin üzerinde çok büyük bir baskı var. Bu yüzden şiddet ortamı artmaktadır. Aile hekimlerine yüklenen misyon "ne kadar çok hasta, o kadar çok para" anlayışına dönüştü. Kurumlar yine bir ticarethaneye dönüşmeye başladı. Bu durum, aynı zamanda hastaya ayıracağınız muayene süresinin çok az olması demektir. Yani bir hastaya 5 dakika zaman ayırdığınızda hastayı doğru dürüst tedavi edemezsiniz. Bu durumda, aynı yeni doğan yoğun bakımlarındaki gibi ölümler çoğalır. Çünkü hastayı yeteri kadar dinleyemezsiniz, teşhis ve tanı koyamazsınız, bir üst kademedeki hastanelere sevk edemezsiniz. Bu sistem yine hastayla hekimi karşı karşıya getiriyor. Böyle bir durum da var” diye konuştu.

Sağlık Haberleri