Doç. Dr. Şenay Yılmaz’ın açıklaması şöyle:
“Her yıl kasım ayının üçüncü haftasında tüm dünyada KOAH günü etkinlikleri düzenlenmektedir. Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) hava yolu ya da hava keseleri (alveol) anormalliğinden kaynaklanan; nefes darlığı, öksürük ve balgam gibi kronik (süregen) solunum şikayetleri ile karakterize, kalıcı ve sıklıkla ilerleyici olan, hava yollarında tıkanma ile seyreden, erken tanı konulduğunda önlenebilen ve tedavi edilebilen kronik bir hastalıktır. KOAH dünyada 40 yaş üzeri yetişkinlerde %10 oranında görülmektedir. Bu oran farklı coğrafi bölgelerde, farklı maruziyetlere göre değişiklik gösterir. Ancak hastaların % 60-85’i halen tanı almamış durumdadır. Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TUSEB) tarafından yayımlanan 2020 yılı KOAH raporuna göre ülkemizde 4 milyon KOAH hastası olduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizde en sık ölüme neden olan hastalıklar arasında 3. sırada yer almaktadır. KOAH’ta en sık görülen yakınmalar nefes darlığı, öksürük, balgam çıkarma ve yorgunluk hissidir. Nefes darlığı KOAH’ın temel semptomudur ve kısıtlılığın da en önemli nedenidir. Genellikle anksiyete hastalığa eşlik eder. Hastalar nefes almada güçlük, göğüste ağırlık, hava açlığı veya nefes nefese kalmak şeklinde kendilerini ifade ederler. Hastanın yakınmaları, hastalığın ilerlemesi ile daha da artarak kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Bu nedenle 40 yaş üzerinde olan, sigara ve/veya tütün ürünü kullanan, nefes darlığı hisseden her bireyde KOAH düşünülmeli ve bu bireyler mutlaka göğüs hastalıkları uzmanına başvurmalıdır. KOAH hastalarının yaklaşık %80’inde sigara içme öyküsü vardır ve sigara süresi ile miktarı hastalığın şiddetini artırır. Elektronik sigara, nargile gibi diğer tütün ürünlerinin kullanımı ve pasif içicilik de KOAH gelişiminde aynı şekilde etkilidir. Hava kirliliği, biyokütle yakıtlarının (odun, kömür, tezek vb.) dumanının solunması, yetersiz beslenme, enfeksiyonlar ve/veya iç ve dış ortam kirleticilerine pasif maruz kalmaya bağlı olarak doğumdan önce ve sonra akciğer gelişiminin geri kalması riskini artırır. KOAH için risk faktörlerini taşıyan bir kişide, sağlık kurum ve kuruluşlarında basit bir test olan ‘nefes ölçüm testi (spirometre)’ ile tanı kolayca konulabilmektedir. Solunum fonksiyon testi olarak isimlendirilen bu test kullanılarak hava akımında azalmaya yol açan tıkanıklık belirlenebilmekte ve KOAH’ın düzeyi saptanabilmektedir. KOAH’ın tıbbi tedavisinde ise ‘inhaler’ olarak bilinen ve solunum yoluyla uygulanan nefes açıcı ilaçlar ile hava yollarındaki daralmanın azaltılıp hastanın olabildiğince rahatlatılması ve yaşam kalitesinin artırılması amaçlanmaktadır. Bu ilaçların düzenli ve doğru kullanılması gerekmektedir. Solunum yetmezliği olan KOAH’lı hastalarda evde oksijen tedavisi ve/veya solunum cihazı tedavisi gibi tedavilere ihtiyaç olabilmektedir. Hastalığın seyrini kötüleştirecek alevlenmelerden ve zatürreden korunmak için her yıl sonbaharda grip ve ömür boyu bir kez olmak üzere zatürre aşılarının yapılması önemlidir. Nefes darlığınız varsa ve KOAH tanısı aldıysanız tıbbi tedavi yanı sıra solunum rehabilitasyonu programlarına katılabilir veya bireysel olarak egzersiz yapabilirsiniz. KOAH gelişiminin önlenmesi ve hastalığın Türkiye’de ve tüm dünyada ortadan kaldırılması ancak hastalık nedenlerin ortadan kaldırılması ile mümkün olabilecektir. Akciğerlerinizi sağlıklı tutabilmeniz ve sağlıklı nefes alabilmeniz için; sigara ve diğer tütün ürünlerini kullanmayın, soluduğunuz ortamın havasını temiz tutun, düzenli ve dengeli beslenin, düzenli egzersiz yapın, yürüyün, hareketli olun, yaş grubunuza uygun aşınızı olun, iklim değişimine duyarsız kalmayın, KOAH izleminizi aile hekiminize başvurarak düzenli bir şekilde yaptırın, ilaçlarınızı doktorunuzun önerdiği şekilde düzenli kullanın.”