Meme kanserinde erken teşhis hayat kurtarıyor

Meme kanserinde erken teşhisin hayat kurtardığını belirten uzmanlar, kadınları düzenli kontrollerini ihmal etmemeleri konusunda uyarıyor.

Her yıl Ekim ayında düzenlenen "Meme Kanseri Farkındalık Ayı" dünya çapında 2,3 milyon kadını etkileyen hastalığın taranmasını ve önlenmesini teşvik etmeyi amaçlıyor. Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser türü olarak hem dünyada hem de ülkemizde önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ediyor. Uzmanlar, her sekiz kadından birinin yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riski bulunduğuna dikkat çekerek, erken tanının hastalığın tedavisinde en kritik unsur olduğunu belirtti. Erken evrede tespit edilen meme kanserinde tedavi başarısının oldukça yüksek olduğuna işaret eden uzmanlar, 20 yaş üzeri kadınlarda düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yapılmasını, 40 yaş üzerindekilerde ise iki yılda bir mamografi kontrolünün ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca sağlıklı yaşam alışkanlıkları, moral ve motivasyon da meme kanseriyle mücadelede önemli rol oynuyor.

Meme kanserinin tüm dünyada en sık görülen kanser türlerinden bir tanesi olduğunu belirten Medicana Konya Hastanesi Nükleer Tıp Bölümü'nden Prof. Dr. Oktay Sarı, "Ülkemizde de yaklaşık her sekiz kadından birinde hayatı boyunca meme kanseri ortaya çıkma ihtimali bulunmaktadır. Bu tabii ki üzücü bir durum. Ama sevindirici olan şu ki erken tanı konulduğu zaman tedavinin başarı şansı oldukça yüksek olmaktadır. Meme kanserinde taramalarda ne yapılıyor; Taramalarda 20 yaş üzeri kadınlarda mutlaka her ay düzenli kendi kendine meme kontrolünün yapılması çok çok önemli. 40 yaş üzeri kadınlarda ise 2 yılda bir düzenli aralıklarla mamografi kontrollerin yapılmasını önermekteyiz. Bunun dışında ultrasonografi de tanıda önemli bir yöntem. Tabii bazen meme kanserinde genetik geçişler de olabilmekte. Ailevi meme kanseri varlığı var ise taramalara daha erken yaşta başlamak gerekir. Ama 40 yaş öncesinde mamografi tavsiye edilmiyor. Ultrasonografi ile tanımların yapılması gerekmekte" dedi.

"Meme kanseri ile mücadelede en önemli yöntemlerden birisi moral motivasyon"

Nükleer tıpta neler yaptıklarını anlatan Prof. Dr. Oktay Sarı, "Biz PET/BT adını verdiğimiz yöntem ile kanserin vücuttaki yayılımını tespit etmeye, evrelendirilmesine katkıda bulunmaya çalışmaktayız. Bunun yanı sıra tedavinin başarı şansını da PET/BT yöntemi ile değerlendirmekteyiz. Tedavi ve yanıtın en önemli yöntemlerinden biri de PET/BT olarak bilinmektedir. Bunun dışında Sentinel Lenf Nodu Sintigrafisi ile koltuk altı lenf bezlerinin gereksiz yere çıkarılmasının önüne geçmeye çalışmaktayız. Bizim meme kanserinde mücadelede en büyük silahlarımız erken tarama, toplumu bilinçlendirmek ve yakınlarımızı teşvik etmek. Bunlar bizim en önemli silahlarımız. Bunun yanı sıra obezitenin alkol ve sigara kullanımının meme kanserinde önemli risk faktörleri olduğunu da unutmamalıyız. Meme kanseri ile mücadelede en önemli yöntemlerden birisi moral motivasyon. Biz hastalarımızın moral motivasyonunun yüksek olmasına, bu vesileyle bağışıklık sistemlerinin yükselmesine sebep olmaya çalışmaktayız. Moral motivasyonun yanı sıra sağlık ekibi ile hasta arasındaki koordinasyon, etkileşim çok önemli. Ve ayrıca yine moral motivasyonu sağlayan birtakım uğraşlar, fiziksel egzersizler, psikoterapi ya da sanatsal uğraşlar gibi yöntemleri de önermekteyiz. Unutmamalıyız ki erken tanı bir kişinin yaşama bağlanması demektir" ifadelerini kullandı.

"Erken teşhis olduğu zaman hem hastanın yaşam kalitesi artıyor hem de sağlıklı yaşam süresi artıyor"

Ekim ayının meme kanseri farkındalık ayı olduğunu hatırlatan Medicana Konya Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Okuş, "Meme kanseri niye önemli. Çünkü kadınlarda en sık görülen kanser türü. Dünyada her yıl 2.3 milyon kadın yeni meme kanseri tanısı almakta. Yaşamları boyunca her sekiz kadından biri meme kanseri olmakta. Bu da kadınlar için ciddi bir sağlık sorunu anlamına geliyor. Meme kanseri kadınlarda çok önemli. Kadınlarda en sık görülen kanser, yaklaşık yüzde 25-30'u meme kanseri. Onun için ne yapmalı, bazı önleyici tedbirler alınabilir. Ama bunlardan en önemlisi erken teşhis. Erken teşhiste kastımız ne; kanserin belirtilerinin yani kadın tarafından fark edilmeden onun yakalanması, erken evrede yakalanması. Bu da nasıl olur; ancak tarama programlarıyla olması mümkün. Tarama programından kastedilen de hastanın belli yaş aralığında hiçbir şikayet olmadığı dönemde klinik olarak muayene olması, mamografi ve benzeri tetkiklerin, hekimlerin gerekli gördüğü tetkiklerin yapılmasıdır. Böylece hastalar daha erken teşhis olur. Erken teşhis olduğu zaman hem hastanın yaşam kalitesi artıyor hem de sağlıklı yaşam süresi artıyor. Bir de sağlık sektörüne binen yük azalıyor, hastalığın tedavisinin maliyeti azalıyor" şeklinde konuştu.

"Kireçlenmeleri fark ettiğimizde hastalarımız için tedavi süreci de kolaylaşıyor"

Mamografinin hem tarama programlarında hem de tanısal amaçlı kullanılan bir radyolojik tetkik olduğunu söyleyen Medicana Konya Hastanesi Radyoloji doktorlarından Uzm. Dr. Nesrin Atcı, "Mamografi, memenin röntgenidir aslında. Burada x ışınları evet kullanılıyor ama radyolojideki en düşük radyasyon oranına sahip yumuşak doku dozunda biz x ışını kullanıyoruz. Yani cihazlarımızın alara prensibine göre optimize edildiğini hastalarımızın bilmesini istiyorum ve hastanın alabileceği en düşük radyasyon dozunda bir radyasyona sahip olduğu için tüm dünyada kullanılan bir radyolojik inceleme. Şimdi bu tarama programları bizde ulusal tarama programımızda Sağlık Bakanlığı'nın Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) ünitelerinde yapılan 40-69 yaş arası kadınlarımızı 2 yılda bir tarıyoruz ülkemizde. Tabii biz bunun dışında ne yapıyoruz. Bizim gibi hastane ortamlarında kadınlarımızı tarayabiliyoruz. Radyolojik anlamda mamografi ile 40 yaş üstü hastalarımızı tarıyoruz. Ama hastanın şikayeti varsa 40 yaş altında da mamografiyi kullandığımız yerler olabiliyor. Mamografi de ne görüyoruz biz, meme kanserinin erken evresi dediğimiz mikro kalkülasyon aşamasında kireçlenmeleri görüyoruz. Bu kireçlenmeleri fark ettiğimizde hastalarımız için tedavi süreci de kolaylaşıyor. Yani bunların tedavisinde belki ameliyat olmadan sadece bir hormon ilacıyla hastalıktan kurtulmuş oluyorlar. Yani önlenebilir bir kanser türü mü, aslında önlenebilir ne kadar erken teşhis kullanırsak ve bu erken teşhisi mamografi ile sağlıyoruz" diye konuştu.
Uzm. Dr. Nesrin Atcı sözlerini şöyle tamamladı: "Adet gören kadınlarımız, 40-50 yaş arası kadınlarımız oluyor genelde bunlar. Adet bitiminde giderlerse mamografi çekimine çok daha konforlu bir şekilde çekim gerçekleştirilmiş olur. Bu bağlamda tabii ki kadın çok önemli. Mutlu kadın, mutlu aile, mutlu toplum diyoruz ve kadınlarımız lütfen sağlıklarını ihmal etmesinler, gerekli kontrollerini yaptırsınlar diyoruz."

Sağlık Haberleri