Uzmanlar, anne sütünün bebeklerin sağlıklı büyüme ve gelişiminde en ideal beslenme kaynağı olduğunu ifade ederken hem bebekler hem de anneler için sağlık açısından birçok fayda sunduğuna dikkat çekiyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Büşra Can Karadeniz ile Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü'nden Prof. Dr. Meltem Erol da özellikle ilk 6 ay bebeğin anne sütüyle beslenmesinin önemine vurgu yaptı. Uzmanlar, ek gıda konusunda bilgi verirken ailelere önemli uyarılarda bulundu.
"Yetersiz kilo aldığını düşündüğü için mama takviyesi yapıyor"
"Yenidoğan beslenmesinde ilk 6 ay çok önemli sadece anne sütü almalarını istiyoruz" diyerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Meltem Erol, "Anne sütü koruyucu içerisindeki immünglobilinler sayesinde erken, geç dönem koruyucu özellikleri var. Erken dönemde bebeklerin gastrointestial sistem ve alt solunum yolu enfeksiyonlarına karşı koruyucu çünkü bunlar bebeklik döneminde ölümlere sebep olabilen ciddi enfeksiyonlara sebep oluyor. Ayrıca uzun dönem etkilerinde de anne sütü almak çocuklarda diyabet, obezite gelişimini engelliyor. Erken dönemde bazı aileler ek gıdaya başlıyor çocukların aç kaldığını veya daha iyi beslenmesi gerektiğini, yetersiz kilo aldığını düşündüğü için mama takviyesi yapıyor. Tek başına anne sütü alma oranı ilk 6 ayda düşük. Mamayla beraber anne sütü almanın ne dezavantajı olabilir; anne sütünün salgılanmasını azaltabilir, bebeğin doygunluk hissini artırdığı için emme istediğini azaltabilir, böylece anne sütünden daha az faydalanmasına sebep olur. Ayrıca ilerleyen dönemlerde çocukluk çağında obezite gelişimine de sebep olabilir. Ek gıdaya geçmek için kriterlerimiz var. 6 aydan itibaren ek gıdaya başlamamız gerekiyor. Çünkü çocuğun ancak sindirim sistemi, enzimleri bunlar 6'ncı ayda gelişiyor. Ek gıdaya başladığımız zaman çocuğun oturur pozisyonda beslenmesi gerekiyor, yutma esnasındaki boğulmaları, aspürasyon dediğimiz riski önlememiz için oturur pozisyonda olması gerekiyor. 6-8 aylık dönemde püre kıvamımda, kaşıktan akmayacak kadar çok sulu değil çok da sert olmayan gıdalarla başlamamız gerekiyor" diye konuştu.
"Bazı ailelerin yaptığı gibi hazır çorbalar, paketli gıdalar kesinlikle önermiyoruz"
Ek gıdaya başlangıç aşamasındaki besinlere yönelik konuşan Prof. Dr. Erol, "İlk ürünler sebze püreleri, ev yapımı yoğurt özellikle ve günlük yapılmasını öneriyoruz. Yeni başladığımız bir ek gıdaya çok az miktarlarda başlıyoruz. 3 gün sonra yeni bir ek gıdaya başlayarak alerji gelişme riskini azaltıyoruz. Ek gıdaya başlarken bazı ailelerin yaptığı gibi hazır bir takım çorbalar, paketli gıdalar bunları kesinlikle önermiyoruz. Sebze çorbalarını ailenin kendisinin hazırlamasını öneriyoruz. İlk vermemiz gereken sebzeler, klasik olarak patates, havuç, kabak, ıspanak yaprağı da koyulabilir 1-2 adet. Meyveler; elma, muz, armut gibi klasik meyveler. Bazen aileler tropikal meyveler, daha farklı, alerji yapma riski yüksek olan meyveleri tercih edebiliyor. Bu da besin alerjisi riskinin daha erken gelişmesine sebep olabiliyor. Ek gıdaya ananasla başlayanlar, kivi yedirenler, kivi biraz alerjik olabilecek bir besin, o tür şeyler yediren aileler de olabiliyor hatta paketli, hazır çorba yediren ailelerle de karşılaşabiliyoruz. Bunlar bazen 4'üncü ayda da olabiliyor. 4'üncü aydan itibaren ek gıdaya geçen olabiliyor veya daha erken aile yemek yerken aile, ‘Merak ediyor' diyor. Anneanne, babaanne tatsın diye bebeğin ağzına ufak tefek yedikleri yemeklerden koyabiliyor. Bu tür şeyleri önermiyoruz. Bağırsak enfeksiyonları açısından, alerjik reaksiyonlar açısından tehlikeli. Bunları ailelere anlatıyoruz, şekerli gıdalar özellikle şekerli meyve suları, kolalı içecekler, tuz, fazla tuzlu gıdalar ve balığın 1 yaşından önce verilmesini önermiyoruz" ifadelerini kullandı.
"Anne sütünün koruyuculuğu toplumda hala fark edilememiş olabilir"
Sözlerini sürdüren Prof. Dr. Erol, "Çocuk 6-8 aylık olduktan sonra biraz daha sert kıvamlı, biraz daha büyüdükçe de 11 aydan itibaren de normal parçalanmış gıdaları alabileceğini söylüyoruz. Anne sütünün koruyuculuğu toplumda hala fark edilememiş olabilir. Bu edenle zaten bebek dostu hastane uygulamaları pek çok hastanede gerçekleştiriliyor. Annelerin emzirme konusundaki sıkıntılarında da laktasyon polikliniklerinde eğitim veriyoruz ki bebek anne sütünü alsın. Mümkünse ilk 6 ay, tamamlayıcı ve ek gıdalardan uzak tutacağız. İçerisindeki koruyucu maddeler, immin globilinler sayesinde enfeksiyonlara karşı kısa sürede koruyucu ileri dönemde de obezite diyabet gibi bir takım kronik hastalıklara karşı koruyucu. İlk 6 ay su bile vermeyeceğiz sadece anne sütü vereceğiz. 6'ncı aydan sonra da sağlıklı, kolay bulunabilir, temiz hazırlanmış gıdaya başlanmasını önereceğiz. Gerektiği zaman pediatri hekimlerine başvurulmalı, biz her zaman ailelere yol gösteriyoruz" şeklinde konuştu.
"Bebeğin ilk 6 ay temel besini anne sütüdür"
Doğum süreci bebeğin beslenmesini ve emzirmeyi doğrudan etkileyen bir faktör" diyen Op. Dr. Büşra Can Karadeniz ise, "Doğumun doğal seyrinde ilerlemesi bebeğin reflekslerinin gelişmesi ve anne sütünün hemen gelmesi açısından önemli çünkü doğum sırasında salgılanan bazı hormonlarımız var. Bunların eş zamanlı, normal seyrinde ilerlemesi bu süreci hızlandırır. Ten tene temasın erken sağlanması ve ilk yarım saatte emzirmeye erken başlamamız sütün daha hızlı gelmesine sebep olur. Ten tene temasla birlikte bebeğin emme reflekslerinin hızlanmasına sebep olur. Bebeğin doğum kanalından geçişi bağırsak florasının oluşmasını destekleyen bir durum. Sezaryen doğumla kesinlikle emziremez diye bir kural olmasa da normal doğumda bu süreç çok daha hızlı olur. İlk 6 ay anne sütü öneriyoruz. Takiplerimizde genelde annelerde şöyle bir hata gözlemliyoruz; ‘Sütüm gelmedi' deyip emzirmeyi bırakıyorlar oysaki relaktasyon poliklinikleri bile var. Mama başlayabiliyorlar, bu bebeğin karnı erken doyduğu için anne sütünün azalmasına sebep oluyor. Biberondan emme daha kolay olduğu için memeyi erken bırakmasına sebep olabiliyor. Mümkün mertebe öncelikle anne sütüyle devam etmemiz lazım, bebeğin ilk 6 ay temel besini anne sütüdür. Hem kendilerinin hem bebeklerinin sağlıkları açısından düzenli takiplere gelmeleri çok önemli" dedi.