2025-2026 Dönemi Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü İmzalandı. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) ve Türkiye Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Hak-İş) heyetlerinin 27 Şubat 2025 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na tekliflerini vermesiyle başlayan kamu işçileri toplu iş sözleşmesi görüşmeleri süreci uzlaşıyla sona erdi.
Yaşanan gelişmeyi İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Gürol Yer, haftalık basın toplantısında gündeme getirdi.
Yer, “1 Mart 2025 Tarihinde başlangıcı olan ve 2 Ağustos 2025 tarihinde çok uzun müzakereler neticesi sessiz sedasız imzalanan. 2025/26 kamu toplu iş sözleşmeleri çerçeve protokolünde esas beklenti olan maaş artış oranlarında 2025 ilk 6 ay yüzde 24, ikinci 6 ay için yüzde 11. 2026 yılı ilk altı ay için yüzde 10, ikinci altı ayı için yüzde 6 zam olarak uygulanacak toplu iş sözleşme süreci sonu. Önü reklam arkası hüsran olarak tarihe geçmiştir. Yetkili Konfederasyonların önceki açıklamalarının, rest çekmelerinin ve teklif metinlerinin yanından bile geçmeyen. Son anda parıltılı cümlelerle kurdukları kazanımlarıyla ilgili tablolara, kendi yayınladıkları geçim endeksi, mutfak masrafı ve gerçek enflasyona bakıldığında Sendikaların kabul ettiği ve imza altına aldığı rakamların hiçbir gerçeklikle alakası olmadığı çok net görülecektir. Maalesef yine bir gece yarısı operasyonu bir nasihat durumu ve sonunda esas imza atacaklar değil, görevlendirdikleri ikincil sorumluların imzalaması ve sessiz sedasız bir duyurma. Konunun vahamet boyutu ve kamu işçisinin görmezden gelinip kandırıldığının, layık görülen ücret ve rakamlar yanında bu anlaşmayı duyurma usulü bile olumsuzluğu görmeye yeterlidir diyoruz. Süreç içinde bir dikkat çekmek istediğimiz nokta ise Siyasi İktidarının 23 yıllık döneminde Anayasal hak olarak Sendikalarca değişik işkollarına alınan 22 Grev Kararının “Anayasa Mahkemesi; Grev ertelemesi anayasa aykırıdır” kararlarına rağmen. İdari bir yetkinin hak gaspına ve patron kollamacılığına dönüştüğünü bu süreç bize göstermiştir. Keyfiyet, her yasa ve kanun ile konunun önüne geçmiştir diyoruz. Buna itiraz etmesi gereken konfederasyonlar yine burada öne çıkmaktadırlar. Sistem buna da çözümü bulmuş. Her alanda olduğu gibi yandaşlık üzerine kurgulanmış. Kamu memur sendikacılığında olduğu üzere kamu işçi sendikacılığı da bilinen tabir ile çift sarıya dönüştürülmüş sendikalar eliyle emekçilerin hak gaspları çok net yapılmıştır, yapılmaktadır” diye konuştu.
“Nefes Alamaz Duruma Geldiler”
Çalışanın grev hakkının itirazsız bir şekilde askıya alındığını aktaran Yer, ülkenin yaşadığı ekonomik şartların belli olduğunun altını çizdi. Yer, “Bir taraf lüks, debdebe, parıltı Diğer taraf asgari ücret mahkumiyeti, sadaka oranlı emekli maaşları, işsizlik, yetersiz beslenme Bunun yanında sahte diplomalar, sorgulanamayan, sahiplenilmeyen insanlarımızın sorumsuzca yitip gitmeleri, yanında olan yandaş olana dokunulamaz duygusu gerçekten ama gerçekten insanlarımızı nefes alamaz duruma getirmiştir. Her gün onlarcasını duyduğumuz toplumsal cinnet durumları, sokak güvensizliği, aile trajedileri ve yanan yıkılan ocaklar, sanal kumarın intihara sürüklediği insanlarımız, iflas etmiş çiftçi, çaresiz köylü. Sınırsız yetki sıfır sorumluluk olan bir düzen. Olumsuzlukları görmeyen, duymayan, işitmeyen bir irade ve yanına ekledikleri sanal uçuyoruz, dünya bizi kıskanıyor nidaları. Tüm bu süreçler içinde sürpriz olmayan ve 566 bin gerçek rakamlı kamu işçisinin emeğinin, alın terinin hakkı olan 8 ay sonunda emrivaki ve emanete ihanet eden sendikal varyasyonla bağıtlanan bir toplu iş sözleşmesi hayal kırıklığı, boşa çıkan beklentiler ve gelecek üzere yapılan umutlu hesapların hüsranla bitmesi olarak sonuçlanmıştır” sözlerini kaydetti.