Eskişehir Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grubu Başkan Vekili Ahmet Sivri en son gerçekleştirilen Büyükşehir Belediye Meclisi’nde yaptığı konuşmada “Büyükşehir Belediyesinden Eskişehir’e yakışır, daha büyük vizyonlu projeler beklerdik” ifadelerini kullanarak Büyükşehir Belediyesi’ne eleştirilerde bulundu. İYİ Parti İl Başkanı Serdar Ulucan Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik eleştirileri değerlendirdi.
Ulucan, “Ahmet Sivri’nin Büyükşehir Belediye meclisinde bu şekilde konuşması, kendi yapamadıklarını ve eksikliklerini büyükşehir belediyelerinin ya da diğer belediyelerin üzerine yıkarak kendi hatalarını örtme çabasından ibarettir. Yıllardır Eskişehir’de, kentin gelişimine çok önemli katkı sağlayacak Kuzey-Güney Çevreyolu projeleri konuşulmasına rağmen, iktidarın bu projeleri hayata geçirmediğini görüyoruz. Yerel belediyeler açısından baktığımızda ise, yapılan yatırımların ve hatta bakanlıklardan gelen belediye yatırımlarının dahi iktidara yakın belediyelere yönlendirildiğini, muhalefette olan belediyelerin bu konuda geri bırakıldığını görüyoruz. Özellikle Türkiye’nin en büyük kenti olan İstanbul üzerinden ve genel olarak tüm büyükşehirler özelinde baktığımızda; tasarruf tedbirleri, yolsuzluk ve rüşvet davaları gibi gerekçelerle belediyelerin adeta çalışamaz, iş yürütemez hale getirildiğini, belediye çalışanları ve yöneticileri üzerinde ciddi bir baskı ve mobbing uygulandığını da görüyoruz. Asıl büyük hata ve yanlış ise 2014 yılında, yine mevcut iktidar tarafından getirilen Bütünşehir Yasasıdır. Bu yasa ile Eskişehir Büyükşehir Belediyesi sınırları içine dahil edilen 12 kırsal ilçedeki köylerin mahalle statüsüne geçirilmesi sonucu, bu bölgelerin tüm yükü Büyükşehir Belediyesi’nin üzerine bırakılmıştır. Bu durum, Büyükşehir Belediyesi’ni ciddi anlamda zor bir konuma sürüklemiştir. Burada da mevcut iktidarın kendi yanlış ve yetersiz uygulamalarının faturasını belediyelere kesmesi doğru değildir” diye konuştu.
“Öncelik, Her Zaman Eskişehir’dir”
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin iki yıla yakın sürede çok büyük ve yüksek rantabl bir proje vizyonu ortaya koyamamış olmasının eleştirilebileceğini ifade eden Ulucan, iktidarın belediyelerin işini engellediğini savundu. Ulucan, “Mevcut iktidarın belediyelerin iş yapmasını engelleyen ciddi zorluklar ve dayatmalar uyguladığı da ortadadır. Bu nedenle tahterevalli siyaseti bir kenara bırakıp, “siz şunu yaptınız, siz bunu yapmadınız” söylemleri yerine, şehrin merkezinde yer alan küçük sanayi projesi gibi somut sorunlara odaklanmaları gerekir. Sayın Valimizin de dahil olduğu bir platform kurulmuştur. Öncelikle bu platform üzerinden somut adımlar atılarak çözüm üretilmelidir. Bizler İYİ Parti olarak, gerek mevcut iktidarın, gerek Büyükşehir Belediyesi’nin ya da ilçe belediyelerinin ortaya koyacağı her doğru projede, üzerimize düşen sorumluluğu almaya ve yanlarında durmaya hazırız. Çünkü bizim için öncelik, her zaman Eskişehir’dir” sözlerini kaydetti.
“Toplum Yoksulluğa İtilmektedir”
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 1 Ocak 2026’dan itibaren geçerli olacak yeni asgari ücreti belirlemek için ilk kez toplandı. Asgari ücrettin belirlenirken göz önünde bulundurulması gereken unsurlar ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Ulucan, toplumun giderek daha fazla yoksulluğa itilmekte olduğunu kaydetti. Ulucan, “Asgari ücret, 2025 yılı itibarıyla yaklaşık 22.104 lira seviyesinde belirlendi. Oysa biz, 2025 yılının başında asgari ücretin 28.000 lira olması gerektiğini, o dönem Aralık ayındaki Meclis grup toplantımızda genel başkanımız aracılığıyla açıkça dile getirmiştik. Bugün gelinen noktada açlık sınırı 30 bin lira, yoksulluk sınırı ise 90 bin lira seviyelerine ulaşmış durumda. Buna rağmen asgari ücrete yapılması konuşulan olası artışların kamuoyunda 27-28 bin lira civarında beklentilerle sınırlı kaldığını görüyoruz. Mevcut ekonomik tabloya baktığımızda, vatandaşın açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşamak zorunda bırakıldığı, temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı, geçim mücadelesi verdiği ve sosyal adaletin olmadığı bir düzenle karşı karşıya olduğumuz açıktır. Asıl meseleye baktığımızda ise, 2017 referandumunun ardından geçilen ve Türk tipi Cumhurbaşkanlığı sistemi olarak adlandırılan tek adam rejimiyle birlikte, bitmeyen yaklaşık 8 yıllık bir ekonomik kriz süreci yaşandığını görüyoruz. Bu süreçte vatandaş, çalışan, işçi, emekli ve çiftçi her geçen gün kaybetmekte, toplum giderek daha fazla yoksulluğa itilmektedir. Bu sistem değişmeden, liyakatin esas alınmadığı mevcut yapı devam ettikçe ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilmedikçe, ne kadar zam yapılırsa yapılsın, bu artışlar çeşitli vergiler ve farklı uygulamalar yoluyla vatandaşın cebine girmeden geri alınacaktır. Bu gidişatın durdurulması ve sorunların çözülmesi için, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş artık acil bir ihtiyaçtır” diye konuştu.