Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal Eskişehir’de konuştu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmeler sonrasında Eskişehir’de Beylikova’da bulunan Nadir Toprak Elementi rezervinin Amerika Birleşik Devletleri’ne ham madde olarak satılacağı yönünde iddialar atıldı.
Oluşan gündem ile ilgili Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Eskişehir’de açıklamalarda bulundu. Uysal, “Türkiye'nin farklı farklı yönlerden, özellikle son Erdoğan'ın ABD ziyaretiyle de ortaya çıkmış, bir yönüyle de Eskişehir'imizi ilgilendiren dünyada yeni yeni yapılanmaların, gelişmelerin olduğuna da şahit oluyoruz. Özellikle nadir elementler hususunun uluslararası küresel rekabette devletler arasında bir büyük mücadele sahası haline gelmiş olduğunu görüyoruz. Demokratik meşruiyeti zayıflamış hükümetlerin, arka kapılar arkasında kendi ülkelerinin birtakım menfaatlerini yabancı ülkelere sevk ederek kendi iktidarlarını sürdürme gayretleri içerisinde olduğunu bölgenin diğer ülkeleri üzerinden de okuyabiliriz. Ümit ve temenni ederiz ki Türkiye'nin sahip olduğu tüm bu yerel kaynaklar yine Türk milletinin refahı için işletilir, yine Türk milletinin geleceğini tahkim etmek için işletilir. Adeta kayıt dışılığın bir usul haline getirildiği, Türkiye'de yolsuzlukların bilinçli bir politikayla beraber adeta sistematik hale getirildiği bu sürecin sonucunda Türkiye'de yoksulluğun derinleştiğine şahit oluyoruz. Geçmişte de birkaç vesileyle ifade ettim. Türkiye'de tarihinde olmadığı kadar yolsuzluklar sistematik hale getirilmiştir. Sadece bir veriyi sizlerle paylaşsam, bütçenin 2024 yılında yüzde 62'si Kamu İhale Kanunu dışında keyfi olarak sarf edilmiştir. Yolsuzluklar, usulsüzlükler, öncelik sıralamalarının yanlış teşhis edilmesi dolayısıyla Türkiye kaynaklarını heba etmektedir. 23 yıldır öncelik sıralamalarının yanlış belirlenmesi dolayısıyla ve kötü niyetle, adeta bir kravatlı soyguna muhatap kılınarak Türkiye'nin kaynakları yağmalanmıştır. Kirli kaynaklarla siyaseti finanse edenler, yolsuzluğun kitabını yazmış olanlar bugün Cumhuriyet Halk Partisi başta olmak üzere muhalefetin kimi belediyeleri üzerinden kamuoyunda sureti haktan görünerek yolsuzlukla mücadele ettiklerini bir büyük utanmazlık içerisinde iddia da edebilmektedirler. Biz Demokrat Parti olarak Türkiye'nin içine sıkışacağı şu parantezi de reddediyoruz: "Bunlar gitsin, bunların yaptığı usulle biz yağmalayalım" anlayışını reddediyoruz. O nedenle, Türkiye'nin önümüzdeki süreçte bir arınmayla beraber Türkiye'de ifade ettiğim gibi işleyen bir demokrasiyi kurmak, işleyen bir hukuk düzenini kurmak Türk milletinin birliğinin, beraberliğinin en önemli teminatı olduğu kanaati içerisindeyim” ifadelerini kullandı.
“Muhalefet Parti Belediyelerine Yargının Sopasını Kullanıyor”
İktidarın muhalefet parti belediye başkanlarını kendi saflarına katmak için yargı sopası kullandığını savunan Uysal, belediyelerin üstün bir performans sergilemesi gerektiğini söyledi. Uysal, “İktidarın, yerel seçimden itibaren tehditlerle muhalefetteki il belediye başkanlarını kendi safına katabilmek için yargı sopasını da kullanarak, devletin bütçe sopasını da kullanarak, havuç-sopa politikası içerisinde kendi safına çekmesinin gayreti var. Şöyle haritayı gözümüzün önüne aldığımızda, ülkenin özellikle Ankara'dan batısında iktidarın birkaç belediyesi var. Onun dışında daha çok muhalefet belediyeleri bulunuyor. 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni adeta ele geçirme mantığı içerisinde, kazandıkları andan itibaren Türkiye'de oradan oluşturulmuş birtakım fonlarla kendi siyasetlerini dizayn ettiler. Şimdi bu manada belediyelerin ellerinden gitmiş olmasının kendi adlarına "İstanbul'u kaybetmek, Türkiye'yi kaybedeceği manasına gelir" diye Sayın Erdoğan zaman zaman ifade etti. Muhalefetteki belediyelerin bu manada sahip olduğu bütçe imkanlarını bile kullanmaktan, onun üzerine kısıtlar koymaktan, Büyük Millet Meclisi'nde farklı farklı düzenlemeler yaparak belediyelerin hareket sahasını daraltmaktan iktidarın bir temel stratejisi var. Bunu muhalefet belediyelerinin olduğu bölgelerde gözlemliyoruz. Ama maalesef, bütün bu kısıtlara rağmen milletimizin her şeye rağmen, asgari düzeyde de işleyen (işlemiş olsa) Türkiye'deki kamu düzeni içerisinde tanımlanmış maddi imkanlardan başlayarak, belediyelerimiz üstün bir performansı da göstermek mecburiyetindedir. Eskişehir'e benim gelmemden daha tabii bir şey olamaz. Eskişehirli sayılırım. Ben aslen Afyonkarahisarlıyım. Ama siyasi mücadelemiz içerisinde de başta Eskişehir, tüm bölgedeki dostlarımızla beraber çok yakın diyaloglarımız, hukuklarımız oldu. Askerliğimi bile Bozüyük'te yaptım, onu da ifade etmiş olayım. O açıdan her vesileyle görüyoruz, Eskişehir bölgemizin hem ekonomik olarak hem de başta üniversitelerimiz olmak üzere önemli bir çekim merkezi olduğunu” şeklinde konuştu.