"Gençlerin sorunları toplumun vicdan testidir"

"Gençlerin sorunları toplumun vicdan testidir"
CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal Bilecik Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı, Gazeteci Özlem Gürses 4. Uluslararası Odunpazarı Dinleme Diyalog Dayanışma (3D) Gençlik Festivali kapsamında söyleşide gençlerle buluştu.

4. Uluslararası Odunpazarı Dinleme Diyalog Dayanışma (3D) Gençlik Festivali kapsamında CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal Bilecik Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı, Gazeteci Özlem Gürses’in konuşmacı olarak katıldığı söyleşi gerçekleştirildi. Kanlıkavak Parkı’nda gerçekleştirilen söyleşide ilk konuşmayı Gazeteci Özlem Gürses yaptı. Gürses, “Kendi doğup büyüdüğümüz Türkiye'den daha müreffeh, daha mutlu, daha özgür, daha çağdaş bir Türkiye'yi bu yeni kuşağa bırakamadık. Bunu bir kere itiraf edelim. Geçen 23 sene içerisinde, sabah yine bunu konuşuyorduk. Bir halk geri gitmek ister mi? Başladığı noktadan daha geriye neden gitmek istesin bir toplum? Ama oldu. Hem de halkın bir bölümünün, hem de önemli bir bölümünün rızasıyla oldu bu. Buna çok üzülüyorum. Hayalini kurduğumuz cumhuriyetin, eşitliğin, demokrasinin, kardeşliğin, çağdaşlığın, ilericiliğin 2025 yılında bambaşka bir noktada olmasını beklerdik elbette. Bu yüzden çok düşünüyorum. Gençlere yakın olmaya çalışıyorum, onları anlamaya çalışıyorum. Ben 20’li yaşlarımda ATV’de bir muhabir olarak mesleğe başladığımda, o maaşımla orada burada gezerek, biriktirerek, kredi çekerek, ailemden borç alarak kendime bir ev ve bir araba alabilmiştim. 28 yaşımda bir evim ve bir arabam vardı. Bugün arkadaşlarımız bırakın ev, araba sahibi olmayı, pencere almayı bile hayal edemeyecek durumdalar. Bir de tabii bir idealimiz vardı. Kendimizi memlekete ait hissediyorduk. Memleketi de kendimize ait hissediyorduk. Bir gün bile “Biz Orta Doğu toplumu muyuz?”, “Ülkeye şeriat mı gelir?” gibi soruları düşünmedik. Hep kendimizi o muasır medeniyet vizyonunun bir parçası gibi hissettik. Bir gün bile düşünmedim ben bunu. Ama bugün geldiğimiz noktada, gençler ve aslında hepimiz, muazzam bir kimlik karmaşası içindeyiz. Gençler kendilerini bu ülkenin hikayesine bağlı hissetmiyorlar. Kendi hikâyelerini de gerçekleştiremiyorlar. Aradaki bağ koptu. Bu boşluk duygusu ne yazık ki birçok “uçsuz” genç yarattı” diye konuştu.

ESKİŞEHİR BİR ÖZGÜRLÜK ADASI

Eskişehir’de, çok farklı bir tablonun var olduğunu ifade eden Gürses Eskişehir ile ilgili övgü ile sözlerle bahsetti. Gürses, “Ben Eskişehir’e aşığım ve sık sık vesileyle gelmeye çalışıyorum. Birçok noktasını artık ezbere biliyorum. Siz burada adeta bir ülke kurmuşsunuz. Bir ülke kurar gibi bir kent, bir kültür yaratmışsınız. Ve bu kültür, sokaklardaki insanların yüzündeki gülümsemeye bile yansımış. Sıkıntılar yok mu? Var. Makro siyasetin yarattığı ekonomik buhran nedeniyle sıkıntılar elbette var. Hepimiz aynı ekonomik dertlerle boğuşuyoruz. Ama onun dışında bir kentte yaşamanın getirdiği özgürlük, çok kültürlülük, dünyaya açık bir zihin, hoşgörü, sokaklarını birlikte yaşamak ve paylaşmak. Kentin sanatını, hayvanlarını, parklarını birlikte paylaşmak. Burada olağanüstü bir şey var. Ve keşke bu şahane şeyi 23 sene içerisinde tüm Türkiye’ye yaygınlaştırabilseydik. Görüyorum ki Eskişehir, 23 sene içinde başladığı noktadan bugüne gerçek bir özgürlük adası, gerçek bir kültür adası, gerçek bir medeniyet adası hâline gelmiş” sözlerini kaydetti.

“TÜRKİYE’DE ANAYASA İHLAL EDİLİYOR”

Gürses’in sonrasında bir konuşmada CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal gerçekleştirdi. Tanal, “Aslında bu buluşmalar, toplumsal birlikteliğin ve demokratik kurumların güçlenmesi açısından çok önemli. Ben de ilk geldiğim günü hatırlıyorum. Büyükşehir Belediye Başkanımız, Tepebaşı Belediye Başkanımız ve Odunpazarı Belediye Başkanımız birlikte halkın karşısına çıkmışlardı. Halk sorular soruyor, önerilerde bulunuyordu. Belediye başkanları da bunları not alarak halka hesap veriyordu. Katılımcılık ilkesi açısından örneği az bulunan bir uygulamaydı. Bu nedenle başkanlarımıza huzurunuzda teşekkür ediyorum. Bu uygulama demokrasi, insan hakları, gençlik ve çocuk hakları açısından çok kıymetli. Bugün çok güzel bir parkta, ‘yaşam parkı’ olarak adlandırılan, ancak daha çok ‘kuşaklar arası iletişim parkı’ niteliği taşıyan bir mekânı da ziyaret ettik. Değerli Ayşe Ünlüce başkanımız bizleri gezdirdi. Parkın içinde kütüphane, satranç alanları, kelebeklerin yaşam evrelerini gösteren bölümler gibi birçok unsur var. Trampet çalınmasından eğitim-öğretim alanlarına kadar her detay düşünülmüş. Bu park yalnızca gezmek için değil, aynı zamanda eğitici bir işlev de görüyor. Bugün burada toplumsal sorunları ve bu sorunların çözüm yollarını konuşacağız. Gençliğin hakları, özgürlükleri, ifade alanları gibi pek çok konuyu tartışacağız. Gençlerin yaşadığı sorunlar bireysel değil, toplumsal sorunlardır. Gençlerin sorunları, toplumun vicdanının testidir. Eğer bu toplumda bir vicdan varsa, gençlerin yaşadığı bu sorunların çözülmesi gerekir. Bu mesele partiler üstüdür. Anayasamızın 5. maddesi uyarınca devletin asli görevi, vatandaşın önündeki sosyal ve siyasal engelleri kaldırmaktır. Değerli Belediye Başkanımız da iyi bir hukukçu olarak bunu çok iyi bilir. Eğer bir iktidar veya devlet bu engelleri kaldırmak yerine yeni engeller koyuyorsa, o devlet bir hukuk devleti olamaz. Hukuk devleti, vatandaşın önünü açan, ona huzurlu ve güvenli bir yaşam sunan devlettir. Anayasamızın muradı budur, kanun koyucunun hedefi budur. Ancak gelin görün ki Türkiye’de bu uygulanıyor mu? Maalesef hayır. Türkiye’de anayasa ihlal ediliyor. Gençlerin, çocukların, yaşlıların önündeki engeller kaldırılmak yerine artırılıyor” diye konuştu.

“KİMSESİZLERİN KİMSESİ OLAN CUMHURİYET”

1972-73 yıllarındaki devletimi arıyorum diyen Tanal, O devletin öğrencisine üç öğün sıcak yemek verdiğini hatırladı. Tanal, “Yazlık-kışlık ayakkabısını, eşofmanını, spor malzemelerini temin ederdi. Sabah ve akşam etütleri vardı. Kolej ya da özel ders ihtiyacı duyulmazdı. Harçlık verilirdi, okul aile birliklerinden para toplanmazdı. Zengin çocuklar kantinden alışveriş yaparken, fakir çocukların mahcup olmaması için devlet harçlık verirdi. O devletin imkânlarıyla okudum ben. Ben bir çobanın oğluyum. Merhum babam çobandı. Atatürk Cumhuriyeti budur işte. Kimsesizlerin kimsesi olan Cumhuriyet. Atatürk Cumhuriyeti; kadın-erkek eşitliğidir, çocuk ve kadın haklarıdır, eşitliktir, adalettir, özgürlüktür. Biz bunlardan uzaklaştık. Bugün öğrenci sıcak yemek bile yiyemiyor. Bu konuda kanun teklifi verdik ancak AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi. Nereden nereye geldik” dedi.

“BİLECİK ESKİŞEHİR OLMA YOLUNDA İLERLİYOR”

Bilecik Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı da söyleşi programında konuştu. Subaşı, “Bizler Bilecik’te neler yapıyoruz? Eskişehirliler olarak çok iyi bilir ki, Bilecikliler hafta sonları burada çok fazladır. Çok sayıda Bilecik plakalı araç görürsünüz. Çünkü Bilecikliler buraya akın akın gelir. Sebebi, Bilecik'te sosyal faaliyetlerin azlığı ya da hiç olmaması. Ama tabii ki bizler bunun için ciddi bir mücadele veriyoruz. Önce Tepebaşı Belediyesi ile kardeş belediye olduk. Ardından Büyükşehir Belediyemizle iş birliği yaptık. Bilecik de "Eskişehir olma" yolunda ilerliyor. Bu nedenle büyük bir mutluluk ve onur duyuyorum. Diyoruz ki, biz burayla kardeşiz ve buranın nüfusu, Bilecik’e göre çok daha yüksek. Kıpır kıpır bir alan yaratmaya çalışıyoruz. Buradaki yayalaştırmalardan esinleniyoruz. Odunpazarı’na gidiyoruz, caddeleri, sokakları geziyoruz. Orada esnaflar dışarıya çıkmış, takılar, taşlar satıyorlar. Biz de diyoruz ki, "Bilecik’te böyle bir alan oluşturabiliriz." Çünkü istiyoruz ki gençler Bilecik’te de ortam bulsun. Bilecik’te, çok samimiyetle söylüyorum, ben Mithat Körler konseriyle büyüdüm. Sadece Mithat Körler gelirdi Bilecik’e. Şimdi ise sürekli farklı sanatçılar getirmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken Bilecik’te AK Parti bize inanılmaz tepkiler gösteriyor. “Parayı çarçur ediyorsunuz” diyorlar. Ama ben hep şunu söylüyorum: Eğer o meydanda yaptığımız konserde on bin kişi varsa, ben doğru yoldayım. Eğer meydan boşsa, orada bir yanlışlık vardır” şeklinde konuştu.